Avukatlarımdan birinin bildirdiğine göre Venezüella, Endonezya’ya 10 milyon dolar gönderdi. Venezüella hükümeti ve başkan Maduro, Endonezya hükümeti ve insanıyla dayanışma içinde olduğunu gösterdi. Endonezya’da deprem ve tsunami sebebiyle bir çok insan kayboldu ve hayatını kaybetti. Venezüella’nın içinde olduğu zor şartlara rağmen yardım için bir fon oluşturuldu. 10 milyon dolarlık yardım sembolik olarak önem arz ediyor. Venezüella ve Endonezya arasındaki dayanışmayı gösteriyor.

Bu hafta para ile alâkalı iyi, komik ve enteresan haberlere rastladım. Mart ayında hakkımda bir hüküm verildi. Eylül 1974’te St. Germain’de bulunan Drugstore’a gerçekleştirilen saldırıdan sağ kurtulanlara ve ölenlerin ailelerine ödenmek üzere 895.001 Euro’luk bir cezaya çarptırıldım. Gördüğünüz üzere tarih son derece eski. Bu bana karşı girişilen yasadışı saldırılardan birisi daha. Bu cezadaki 1 Euro, sembolik bir rakam, ödenmesi gerekmiyor. Fransa İçişleri Bakanlığı’nın bir birimi tarafından yazılan bir mektup bana ulaştı. Mektupta, mağdurlara ve ailelerine verilmesi gereken 895 bin Euro’nun İçişleri Bakanlığı tarafından ödendiği yazıyordu. Ben çok memnunum, benim için problem yok. Fakat İçişleri Bakanlığı bu ödemeyi niçin yaptı? Bir garanti fonu vardı. Sanıyorum, 2011’deki Türk avukatlarımın da katıldığı duruşmada garanti fonu hukukî bir şekilde devreye girmiş, mağdur ailelerine ödeme yapmıştı. 

1997’de bir davada mahkûm edildikten sonra milyonlarca franklık ödeme yapmıştık. Bunu ödememe hakkım olduğunu biliyordum. Bu para Siyonist dernekler ve Siyonist avukatlara gitmişti. Oysa onlar mağdur değillerdi. 

Hatırladığım kadarıyla hakkımda daha önce 4 milyon Euro ve 1 milyon 100 bin Euro’luk cezalar kesilmişti. Şimdi, cezanın İçişleri Bakanlığı tarafından ödenmesi benim için problem teşkil etmiyor; ama bu meselede Siyonist dernek ve avukatların dahli olabileceğini düşünüyorum. Dönemin İçişleri Bakanı Gérard Collomb kirli bir adam, bir hain. Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Macron’u yarı yolda bıraktı. Nüfus bakımından Fransa’nın en önemli şehirlerinden birisi olan Lyon’un belediye başkanı seçilmek için aday oldu. İçişleri Bakanlığı’ndan belediye başkanlığına geçişi siyasî olarak bir düşüş değil, Lyon Belediye Başkanlığı bir gücün, bölgesel bir başbakanlığın ifadesi. Bu paranın onun döneminde ödenmesi son derece enteresan. Avukatlarımdan birisi bu hafta bir faksla bu ödemenin akıbetini sordu; cevapta Gérard Collomb tarafından ödendiği yazıyordu. 

Bana bir takım katkılarda bulunan biri var. Babası Sırbistanlı bir Ortodoks, annesi İranlı bir Şii. Bu arkadaş Lyon bölgesel seçimlerinde aday oldu. Bana imzalı kitaplar gönderdi. Bir saygınlığı var. Son seçimlerde seçilemedi; çünkü Collomb’un adamları adaydı ve bir kaç yüz oy farkla seçildiler. Burada da kirli işler döndü. Bu kişi Andréa Kotarac. Bay Kotarac, seçimlere hile karıştırıldığı ve yenilenmesi yönünde denetleme talebinde bulundu. Daha sonra çıkan kararda seçimlere hile karıştığı fakat Kotarac’ın seçilmesine yeterli olmadığı belirtildi. Dolayısıyla bu seçimleri kazananlar kirli işler ve hilelerle kazanmıştır. Bu bir gerçek; işte Fransa’nın durumunu tam olarak ifade eden bir hadise. Sistem bu şekilde işliyor.

Başka bir mesele ise şu; Türkiye’ye karşı ekonomik ve finansal bir savaş yürütülüyor. Tüm politikalarını kabul etmesem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçek bir Müslüman, bir vatansever olduğunu, Türkiye’nin bağımsızlığı için mücadele ettiğini ve bu sebeple onu desteklediğimi bir çok defa belirttim. Sistemin sahiplerinin onun karşısında olduğunu görüyoruz. Niçin? Çünkü o Siyonist ajanı bir hain değil, emperyalistler için çalışmıyor. İnsanlar, Siyonistlerin ve ABD’nin koruması altında Gülenciler ve onların yanında olanlar tarafından manipüle ediliyor. Bu sadece Türkiye’ye has bir durum değil. Bu global siyasî sistemin, kapitalizmin ve emperyalizmin tavrı ile alakâlı. Homoseksüellerin haklarına bile saygı gösteren; ama ülkelerin kendi hukuklarına, insan haklarına saygı göstermeyen bir sistem var. Bu şartlar ancak birlikte hareket ederek, dayanışma içinde atlatılabilir. Mesela Türkiye’nin benzer şartlara sürüklendiği Venezüella ile dayanışmasıyla. 

Türkiye’deki gönüldaşlarımla birlikte mücadelemizi sürdüreceğimizi ümid ediyorum. Emperyalizme, Siyonizm’e, adaletsizliğe, manipülasyonlara ve hukuksuzluklara direnmeliyiz. Mukaddes topraklarımızı Siyonistlere karşı müdafaa etmeliyiz. Ben anti-semitik değilim, Musevîlerin de haklarını müdafaa ediyorum. Siyonizm’e karşı mücadele eden Musevî yoldaşlarımız da oldu. Mücadelemiz Siyonistlerle. 
 
Allahü Ekber!
14.10.2018


Baran Dergisi 614. Sayı