Doğu Türkistan Urumçi'de, 24 Kasım'da, karantinada olduğu belirtilen bir apartmanda çıkan yangında, resmi rakamlara göre 10 kişi hayatını kaybetti.

bundan dolayı Türkiye'de yaşayan Uygurlar da sabah saatlerinde İstanbul'daki Çin Konsolosluğu önünde nöbet başlatmak istedi.

Sabah saat 05.00'te Konsolosluk önüne gelen Uygurlar, polis müdahalesiyle karşılaştı.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülere göre Uygurları Konsolosluk kapısı önünen uzaklaştırmaya çalışan polis, "Bağırma" diyen bir Uygur kadını "Birazdan hepinizi süpüreceğiz aşağıya" diye tehdit etti. Polis, "Bu şekilde konuşmanız hiç hoş değil" kadına "Yapma ya!" diye yanıt verdi. Uygurlara "Yürü aşağı, sabahın köründe bağırttırma insanı" diye bağıran polis, "Hangi hakla bağırıyorsunuz" diyen kadını itekledi. Ardından çevik kuvvet polislerini çağıran polis yetkilisi, oturma eylemine başlayan Uygurları "Gözaltına al, sınır dışı edeceğiz sizi" diye tehdit etti. Eylemin Konsolosluk önünde yapılmasını engellemeye çalışan polis, "Benim muhatabım Çin" diyen Uygura "O zaman Çin'e git" diye bağırdı. Uygurların "Çin'e geldik, burası Çin işte" yanıtı üzerine ise "Türkiye Cumhuriyeti'ne saygılı davran" diyerek parmak salladı. Polis yetkilisi daha sonra çevik kuvvet polislerine "Gazla müdahale et, yok mu gaz" talimatını verdi.

"Zalim Çin hesap ver" pankartı ve "Yangında 10 değil 44 insan öldü" dövizi taşıyan kitle bir süre çevik kuvvet kalkanları önünde oturma eylemi gerçekleştirdikten sonra basın açıklaması yaptı. Açıklamada Çin'deki Uygurların karantina koşullarında aç kaldıkları ve dünya ile iletişimlerinin kısıtlandığı söylendi.

Bir Uygur, "Sabahın köründe, kimse kalkmamışken Çin Konsolosluğu önüne geldik. Niye? Biraz geç gelirsek aşağıdan yukarı çıkamayacağımızı bildiğimiz için kimse gelmeden gelelim dedik. 'Boş Konsolosluk önünde niye duruyorsunuz' diyorsunuz. Eminim ki bu kameralar Pekin'de, Şangay'da, Çin İstihbarat Büroları, Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından izleniyor" diye konuştu.