San Diego Eyalet Üniversitesi’nde görev yapan FETÖ’cü Profesör Ahmet Kuru, Euronews’e konuştu.

FETÖ’cü profesör, Ayasofya’nın yeniden cami dönüştürülmesinin Batı’da negatif bir imaj oluşturduğunu ve Ayasofya'nın yeniden camiye dönüştürülmesinin muhafazakarlar tarafından Kemalist devrimin rövanşı olarak algılandığını söyledi.

Bu tepkinin de dayatmacı reform anlayışının bir sonucu olduğunu dile getiren Kuru,

“Türkiye benzeri Müslüman çoğunluklu ülkeler daha fazla karşılıklı anlayış, çok kültürlülük, azınlıklık haklarına vurgu yaparak zulüm gören Müslümanlara destek olabilirler. Çin’deki Uygurlardan Hindistan’daki Müslümanlara, oradan Filistinlilere ezilen Müslümanlar var. Batı’da da Müslümanların durumu garanti altında değil. Bir Avrupa’da cami açmak istediğinizde mahalleden yardım almanız gerekiyor. Eğer Batılılılar sizinle bir medeniyet savaşı verdiğinizi düşünüyorsa orada izin vermezler. Ve böyle bir ortamda Türkiye’nin Ayasofya’yı yeniden cami yapması uluslararası medyada yansıtıldığı şekliyle, kılıçlı hutbeleriyle negatif bir imaj olmuştur.” dedi.

Batıcı Kuru’dan Osmanlı’ya hakaret

Batıcı zihinle her şeyin Batı’dan geldiğini düşünen Kuru, röportajda Osmanlı’ya hakaret ediyor, “vasat güç” olduğunu, hiçbir şey ortaya koyamadığını iddia ediyor. Osmanlı’nın felsefi ve akademik bir altın çağının olmadığını dile getiriyor.

Taliban Kuru’yu baya üzmüş

Afganistan'da ABD’yi hezimete uğratıp ülkeyi İslam düzeniyle dizayn etmeye çalışan Taliban için Kuru, her ne kadar ılımlı mesajlar verse de Afganistan'da otoriter ve baskıcı bir idarenin uygulamaya konmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

Hilafet imkansızmış

Mevcut hilafet doktrininin Şii hanedanlar tarafından sarılan, Bağdat'ta sembolik bir makam olarak varlık mücadelesi veren Abbasi halifesinin talebi üzerine 11. yüzyıldan itibaren kurgulanan, otantik dini temellerden yoksun siyasi bir yorumdan ibaret olduğunu söyleyen Kuru, 1924'te hilafetin kaldırılması tartışmalarının seküler değil, dini temelde yapıldığına vurgu yapıyor ve bugün ilan edilmesi durumunda halifeliğin Müslümanları ortak bir liderlik etrafında toplamasının imkansız olduğunu söylüyor.

Hilafeti ilan etmenin hiçbir şey ifade etmeyeceğini ve ancak Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti gibi olacağını yani ancak iki ülkenin tanıyacağını dile getiriyor.