Dünyanın her yerinde bir takım hareketlilikler yaşanıyor. Fransa’da kendilerine sarı yelekliler adını veren bir grup tarafından gösteriler yapılıyor. Bu oluşum artırılan vergileri ve akaryakıt zamlarını protesto ediyor. Bu zamlar arabalarıyla çalışanlar başta olmak üzere milyonlarca insanı son derece sert bir şekilde etkiliyor. İnsanların hayat şartları zorlaşırken Fransa için de son derece zor bir dönem.

Bu haftanın, bence en önemli haberi ise baba George Bush’un ölümü. Bush son derece enteresan bir adamdı, son yüzyıldaki hiç bir Amerikan başkanına benzemiyordu. Jimmy Carter’ın başkanlık döneminin ardından 1981 senesinde Beyaz Saray’a girdi. Jimmy Carter dürüst bir adamdı, belki de ABD’nin en iyi başkanıydı. Kendisi bir denizaltının birinci kaptanıydı. Döneminde barışçıl bir politika seyretmiştir. Bush, Carter’ın yerine gelen Ronald Reagan ile birlikte, onun yardımcısı olarak Beyaz Saray’a girdi. Reagan ikinci seviye bir Hollywood aktörüydü, bir çok filmde seyrettim iyi bir oyuncu olduğu söylenemez. 1940’ların sonu ve 1950’lerin başında, Amerikan aşırı sağcıların Komünistlerin suçlanmasında kullandığı şahitlerden biriydi. Amerikan senatörlerinden McCarthy’nin öncülüğünde Komünist Partililer ve komünist aktörler ile yönetmenler mesnedsiz suçlamalara muhatap kalmıştı ve Reagan o dönemde muhbirlik yapıyordu. 1981 senesinde ise gerçek bir vatansever olan Carter’ın yerine başkan seçildi ve baba George Bush’u da Beyaz Saray’a soktu. 

Bush, ailesinden kalan büyük bir servete sahipti. Şirketleri Irak Basra’da petrol işi yapıyordu. Irak’a ait topraklar içerisinde, oraya gönderdiği bazı CIA ajanlarını tanıma fırsatım oldu. Basra bölgesine Osmanlı senelerce hükmetti, ardından İngiliz hakimiyetiyle birlikte kurulan ve şimdi de devam eden Kuveyt Emirliği dönemi... Amerikan ajanları bölgede bulunuyor ve neler yaşandığına dair raporlar hazırlıyorlardı. 

1959 senesinde Irak’ta bir devrim gerçekleşti. Bağımsızlık için kraliyet ailesi iktidardan indirildi. Irak ordusunun Kuveyt üzerine işgal plânı yoktu. Kuveyt Emirliği Bağdat tarafından gönderilen generaller vasıtasıyla Irak’a milyonlarca dolarlık maddî destek sağlamıştı. Dolayısıyla, Irak’ın Kuveyt’i işgal ve istila etmesi gibi bir durum söz konusu değildi. 1950’li yıllarda bölgede İngiliz ve Amerikan petrol şirketleri önemli imtiyazlara sahipti. Bunlardan birisi de Bush’un petrol şirketiydi. Bundan 30 sene sonra, Reagan’ın başkanlığının akabinde Amerikan başkanı seçildi. Sekiz sene başkan kalan Ronald Reagan adeta bir toplumsal iletişim uzmanı, akıllı bir adamdı. George Bush, CIA ile bağlantıları sebebiyle başkan yardımcısıydı. 

Bush, başkanlığa seçilir seçilmez ilginç şeyler yapmaya başladı. 1989’da seçildikten sonra ilk olarak Panama’ya müdahalede bulundu. Bu müdahale sonrasında Panama cumhurbaşkanı Noriega tutuklandı; fakat öncesinde enteresan şeyler yaşandı. Noriega, Panama’nın Vatikan Büyükelçiliği’ne sığındı. ABD’nin talebine rağmen Vatikan teslim etmeyi reddedince, konsolosluk etrafına dev kolonlar koyarak müzikle işkence yaptı ve üç gün sonra teslim etmeyi kabul ettiler. Noriega ile aynı cezaevinde kaldık, özel bir hapishanede.

İktidara geldikten sadece iki sene sonra 1991’de ise büyük bir savaşa sebeb oldu; Körfez Savaşı. Şunu unutmamalıyız ki, Saddam inanılmaz hatalar yaptı. Kuveytliler tarafından provoke edilmesinin ardından Kuveyt’i işgal etmesi gibi. Kuveyt Emiri, Saddam Hüseyin ile daha önce dayanışma içerisinde olan birisiydi. İran-Irak Savaşı sırasında Irak’a milyarlarca dolarlık yardımda bulundu; fakat savaş sonunda verdiklerini geri istedi. Saddam’ın Kuveyt’i işgal teşebbüsüne Arap devletlerinin tamamı karşı çıktılar. ABD de bu işgali kullandı. Suriye, Irak’a müdahale etmek ve Kuveyt’i özgürleşmek için maddî destek verdi. O dönemde ben de Şam’da bulunuyordum. Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esad, Bağdat’a özel bir elçi gönderdi. Saddam’a acil şekilde işgalden vazgeçmesi söylendi. 

Irak’a bir tuzak kuruldu. ABD tarafından Suudi Arabistan’da bir ordu oluşturulurken, Irak’ı işgal için hazırlıklar yapıldı. Saddam Hüseyin güçlü idi, İran ile savaşmıştı, bunun getirdiği cesaretle Kuveyt’e girdi. Oradaki Arap güçlerinin hiç biri Irak ile karşı karşıya gelmek istemiyordu. Daha sonra Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından Irak bombalanmaya başlandı. Büyük çoğunluğu sivil olmak üzere binlerce insan Amerikan bombardımanlarında hayatını kaybetti. Ardından Bush, Amerikan ordusunun Irak’a girişini durdurdu, Irak’a girmediler. Büyük çoğunluğu sivil hedefler olan bir çok yer havadan bombalandı. Karadan müdahale için hazırlık yapıldı. Özel Kuvvetler görevlendirildi; çünkü Saddam’ın nerede olduğu ve ordunun tam olarak nerede konuşlandırıldığı bilinmiyordu. Başlangıçta maksadın sadece Kuveyt’i özgürleştirmek olduğu söylenmesine rağmen Özel Kuvvetler, illegal olarak gizli bir şekilde Irak’a girdiler. Irak’ta uzun yıllardır iktidarda olan Baas rejimini devirmelerinin Panama’daki kadar kolay olmayacağı belliydi; çünkü Irak organize bir devletti. Dolayısıyla ABD I. Körfez Savaşı’nda tam olarak başarılı oldu denilemez. 

Baba George Bush’un yarım bıraktığını, oğlu George Bush iktidara geldiğinde bir adım daha ileriye götürdü. Dick Cheney iki operasyonun da kilit ismiydi. I. Körfez Savaşı’nda savunma bakanı, ikincisinde ise başkan yardımcısıydı. Kendisi Amerikan emperyalizmi için önemli bir şirketin de yöneticisiydi. Oğul George Bush 2001’de iktidara gelirken, 2003’te İkinci Körfez Savaşı’nda Irak tamamen işgal edildi; fakat Amerika’ya karşı direniş sona ermedi. Bu direniş İzzet İbrahim el Duri tarafından örgütlendi.

Irak’ı işgal etmek için kimyasal silahların bahane edildi ve yalanlar uydurulduğu herkes tarafından bilinirken resmî ağızlardan da yıllar sonra açıklandı. Geçtiğimiz günlerde ölen baba George Bush, 2003 Irak’ın işgalinde, Dick Cheney’in oğluna kimyasal silahlar hususunda yalan söylediğini belirterek suçladı. Irak işgali sırasında Şiilerin büyük bir çoğunluğu ABD ile işbirliği yaptı. Amerikan ajanı bir hükümet kuruldu. Şiilerin bir kısmı İran ile işbirliği yaptı ve İran Devrim Muhafızları tarafından korundu. Baas ve Müslüman direnişi senelerce devam etti. Türkiye’deki gönüldaşlarım bu direnişe senelerce destek verdi. 

Amerikan emperyalizmi neticede Trump gibi bir adamı iktidara getirdi. Yanlış anlaşılmasın başından beri olduğu gibi Trump’ı hâlâ destekliyorum. Çünkü onun gibi düşündüğü açıkça söyleyen, söylediğini yapan bir adam bizim için en iyisi. Mesela Trump’ın Amerikan Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıması meselesi bütün hainlerin fâş olmasını sağladı. 

Baba George Bush’un kimsenin ajanı olmadığını sadece Amerikan vatanseveri olduğunu düşünüyorum. Amerika’nın çıkarlarını korudu. Suudi Arabistan ile iyi ilişkiler geliştirdi. Bazı aptallar bu çerçevede Usame bin Ladin’in Amerikan ajanı olduğu gibi şeyler zırvalıyor. 11 Eylül’de mücahidler Dünya Ticaret Merkezi’ni ve Pentagon’u vurdu, uçaklardan biri de hedefe ulaşamadan havada imha oldu. Yahudiler, bunun CIA tarafından tezgâhlandığı yalanını ürettiler. Halbuki bu kesinlikle doğru değildi.
 
Tercüme: Faruk Hanedar
01.12.2018


Baran Dergisi 621. Sayı