“Kıyamet kopsun; yeter ki adalet yerini bulsun!” Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün etkileyici bir cümlesidir bu. “Bağımsız Türk yargı ve yargıçlarına” kimse emir veremeyeceğine göre, kitapta böyle yazıyor çünkü, bakan beyin bu cümlesi emir değildir ve mefhum-u muhalifinden, bu sloganik cümlenin “olumsuz” halinin cari olduğunu da düşünebilir!
[2017’nin sonu ile başlayıp 2019’un başlarında biten bir dolandırıcılık hadisesi var. DONUKSA GIDA isimli şirket üzerinden hayvan yetiştiricilerinin dolandırılması; ismi geçecek sanıklar, ismi geçecek bir vakfın temsilcisi olduklarını söyleyerek ismi geçecek müştekiler ile et alımına başlıyorlar. Müştekiler, yüksek miktarda olan bu ticari anlaşma için şirketin adresine gidiyorlar, görüyorlar, ismi geçecek vakfın ismi geçecek heyet başkanıyla konuşuyorlar, ticari önlemlerini aldıktan sonra da işe başlıyorlar. Ödemeler önce yapılıyor; fakat sonra birtakım bahaneler öne sürülüp nakit ödemeden çek ve senete dönüldükten sonra ise işin rengi değişiyor. Çekler, senetler karşılıksız çıkıyor. Bildiğiniz düz dolandırıcılık işi ortaya çıkıyor. Tafsilatıyla yazacağız bu meseleyi.]
Elimde İstanbul Anadolu Adliyesi 17. ACM mahkemesine ait, soruşturma numarası 2020/85602, esas numarası 2021/13369 olan 4 Mart 2021 tarihli iddianame var. İddianamenin yanında ifade tutanakları ve duruşma zabıtları da mevcut. 8 Temmuz 2021 günü ilk duruşması yapıldı iddianamenin, Cahit Demirel, Hamit Avcı, Fatih Dündar, Gamze Kaya, Hülya Tepeli, İbrahim Adıgüzel, Hakan Adıgüzel, Hüseyin Güleç, Mustafa Keskin ve Günay Dündar şüpheli sıfatıyla TCK 158/1h maddesinden (Tacir, Şirket ve Kooperatif Yöneticilerinin Dolandırıcılığı) yargılanmaya başlandılar; ikinci duruşma günü (evrak ikmali sebebiyle) 1 Aralık 2021 olarak tayin edilmiş.
Dosyayı elime almamım bir sebebi aslında bu; 2018 senesinde başlayan DOLANDIRICILIK İHBARI dosyasının 2021 senesinin Temmuz ayında ilk celsesi yapılıp, sonraki celsesi için sene sonuna gün veriliyorsa, bu davanın 2022 içinde de bitme ihtimali yok demektir; ki, “KIYAMET KOPSUN” sloganının “olumsuz halinin” anlaşıldığını düşünmek mümkün hâle geliyor.
"Soruşturma, Kovuşturma veya Yargılama Hedef Sürelerinin Belirlenmesi ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik" 23.06.2017 tarihli 3015 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmış ve 01.09.2017 tarihinde yürürlüğe girmiş, savcılıklar tarafından 1.10.2018 tarihi itibariyle uygulanmaya başlanmıştır. Yönetmeliğe göre, soruşturmalarda yağma gibi suçlarda 3 ay, kovuşturmalarda ceza davalarının tamamı için 10-13 aylık süre “hedef”lenmiş olsa da “dolandırıcılık” suçuyla açılan bu davanın, 2020 tarihli soruşturma numarası taşıması, çoktan “hedef süre”nin aşıldığını göstermektedir. Üstelik bahsi geçen “hedef süreler”, azami olup daha önce bitirilmesi gerektiğini ihtar ediyor!
Dosyaya eğilmemizin diğer bir sebebi ise, bahsi geçen sanıkların neredeyse tamamının isminin karıştığı, bir takım basının yanlı olarak haber verip sonra sustukları, bir kısım basının ise hiç görmediği ve aslında üzerinde dikkat ve rikkat sahibi olarak durulması gereken bir vakada da başrolde olmaları!
Evet, 2019 itibariyle, mağdur olan zatın videosunun internette görülmesiyle farkına varılan “KASAP AMCA DOLANDIRICILIĞI”ndan; İstanbul Sarıgazi’de Ardahan/Çıldır doğumlu Günay Dündar tarafından, Gaye Kaya ve Hüseyin Güleç ortaklığıyla kurulan DONUKSA GIDA isimli şirket üzerinden yürütülen ve 2017-2019 yılları arasında Anadolu’nun muhtelif illerinde pek çok hayvan yetiştiricisinin dolandırılmasından bahsediyoruz.
DONUKSA GIDA üzerinden gerçekleştirilen dolandırıcılık hadisesinde bahsettiğimiz isimler dışında, numarasını verdiğim iddianameye de, zannımızca sevk maddesi sebebiyle girmeyen ama tüm şikayetlerde bir şekilde bahsedilen bir isim daha var: MEHMET FATİH ÇITLAK!
TCK/ 158-1h maddesinin ne olduğunu av. İlkay Uyar Kaba şöyle anlatıyor:
“- Hükmün uygulanabilmesi için öncelikle bir şirketin olması, failin ise o şirketin yöneticisi veya şirket adına hareket etmeye yetkili temsilcisi, şirket müdürü olması ve suçun, şirketin faaliyeti sırasında, bu faaliyetle ilgili olarak işlenmesi gerekir.
Bu nedenle öncelikle ticari faaliyeti olana bir şirketin bulunup bulunmadığı, şirketin kurulup tüzel kişilik kazanıp kazanmadığını, suçun işlendiği tarihte failin şirket yöneticisi veya temsilcisi olup olmadığı, işlenen fiilin ticari faaliyetle olana bağlantısı araştırılmalıdır.”
Görüldüğü gibi DONUKSA GIDA ve idarecileri, temsilcileri dolandırıcı olarak nitelenebilir ama Mehmet Fatih Çıtlak bu sevk maddesi gereği dosyayla ilişkilendirilemez, çünkü şirket ile hiçbir bağı yoktur; müştekiler ismini vermis olsa da! Savcı, böyle düşünmüş olmalı!
“KASAP AMCA DOLANDIRICILIĞI”ndan kamuoyunu haberdar eden Malatyalı yetiştirici ve vergi rekortmeni tacir Mahmut Çelik’in sağır sultanın bile duyduğu iddiaları üzerinden ancak 2021 yılı başında iddianame yazıldığı gibi, “et piyasasında” 300 milyon liraya yakın olduğu tahmin edilen dolandırıcılık hadisesinin aktörleri, bahsettiğimiz İstanbul Anadolu Adliyesi 17. ACM’deki dosyada, diğer soruşturma ve şikayetler olmasına rağmen TUTUKSUZ YARGILANMAKTADIRLAR!
Dolandırıcılık hadisesinde başrolde olan Hamit Avcı, Mahmut Çelik iddianamesinde 11. ACM hakimi tarafından tutuklanmış fakat üst mahkeme olan 12. ACM eliyle bir ay dahi dolmadan tahliye edilmiştir.
M. Fatih Çıtlak’ın dolandırıcılık hadisesiyle ilgi ve irtibatının ne olduğu tam anlaşılmamakla birlikte diyelim, müştekilerin onun vakfı adına gelen insanlarla iş yaptıklarını, kendisiyle görüştüklerini söylemeleri ama M. F. Çıtlak’ın “hadiseyle hiçbir ilgim yoktur” beyanıyla yetinilmesi ve soruşturma hakkında herhangi bir açıklamanın yapılmıyor olması, M. F. Çıtlak’ın “toplumdaki konumu” bir yana “dolaylı akrabaları” sebebiyle yaralayıcı bir haldir, diye düşünüyoruz.
M. F. Çıtlak, kendi beyanıyla “7 tarikatten icazetli” bir “şeyh”dir, Cerrahi tarikatında uzun süre bulunmuş olmasına rağmen, son yıllarda “postnişin” olarak Mevlevi “ayinleri sergilemektedir.” Cumhurbaşkanının oğlu Bilal Erdoğan’ın hanımının da dayısıdır. Böyle irtibatlara sahip birinin üzerindeki “dolandırıcılık” iddialarına dair soruşturmanın, tersi durumdan da haberimiz olmayabilir; ama en azından kendisi hakkında “KYOK” olarak neticelendirilmemiş olması, “KIYAMET KOPARTACAK” bir durumdur, kanaatindeyiz.
Faraza, M. F. Çıtlak’ın akrabalarının bu durumdan haberi yok, soruşturmanın bitirildiğini zannediyorlar mesela, bu da yeterli değildir bu satırların yazarı için! Çünkü, İstanbul A. A. 17. ACM’de görülmeye başlanan davanın müştekisi var ortada!
Geçtiğimiz ağustos ayında çıktığımız Batı Karadeniz seyahati esnasında uğradığımız yerlerden biri, AMASYA idi. Oradaki bazı gönüldaşlarla kısa bir görüşmede bulunma imkânı oldu. “Genel Durum” haricinde özelde de Amasya’yı konuştuk. Görüşmemiz esnasında bir dolandırıcılık vakasından bahsettiler. Evet, DONUKSA GIDA dolandırıcıları oraya da uğramışlar. “Bu firmanın yaptıklarını herkes kadar biliyorum, doğruyu söylemek gerekirse, elimde sadece çıkan haberler var, karşılıklı ticari anlaşmazlık olarak görüyordum hadiseyi.” dedik. Anlattılar orada. Bahsettiğimiz evrakları da gönderdiler, karşılıklı bir anlaşmazlık olmadığına, birilerinin vurguna geldiğine ikna oldum.
Anlatılmayan, saklanan bilgiler de olabilir, hadise farklı bir mecraya akabilir, denebilir. Elbette ki mümkün; ama bana bilgiyi veren gönüldaşım, sıradan biri değil “gönüldaşım” ve ne varsa odur anlattığı, yani doğrudur. Dosyada müşteki olarak gözüken Bekir Gümüş’ü tanımıyorum, gönüldaşımın kefaleti ve müştekinin bize yakınlığı, bu dosyayı ele alıp “kamuoyunu” bilgilendirme çabamın esasıdır. Bekir Gümüş ayrıca, Amasya Ak Parti kurucusu ve 2011 yılına kadar da Suluova İlçe Başkanıdır, halen de parti içinde faaliyette bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir avukatı kendisiyle temas içinde olsa da, 2018 tarihli suç duyurusunun 2021'de ancak iddianameye dönüşmesi, boşa geçen iki celse ile sürmesi ve onlarca alt yetiştiriciyi mağdur eden, haklarında başka soruşturmalar da olan sanıkların tutuksuz yargılanmaya devam etmesi, YETERLİ DEĞİLDİR!
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de, DONUKSA GIDA DOLANDIRICILIĞI ile alakalı soruşturma ve davaları bir an önce müşteki mağdurların haklarını garanti altına alacak şekilde neticelenmesi için “bizzat takipçi” olmak zorundadır. Çünkü cumhurbaşkanının dolaylı akrabasının ismi geçmektedir, her türlü istismara açık kapı olan bu halin “bağlanması” elzemdir.
İBDACILAR ve “yakınlarının” üç beş soytarı eliyle dolandırılması, esas meseledir, meselemizdir. Amasyalı Bekir Gümüş’ü dolandıranlar bir an önce “hızlı muhakeme” ile cezalandırılmalı ve ZARARLARI ACİLEN TAZMİN EDİLMELİDİR! DONUKSA GIDA dolandırıcılığıyla ilgili bu giriş yazısından sonra, “şüpheli” vasfıyla M. Fatih Çıtak ile CHP’den Ak Parti’ye geçmiş, doğuda bir il belediyesinin başkanı olan zatın, belediyede çalışan yeğeni üzerinden “KASAP AMCA/DONUKSA DOLANDIRICILIĞI”nın sanıkları ile irtibatına ve diğer sanık ve müştekilerin aslında başlı başına vahim durum arzeden “ifade ve beyanlarını” yayınlayarak, “kamuoyunu bilgilendirmeye” devam edeceğiz. Bu sıradan, her türlü kanunsuz işten sabıkaları metrelerce uzunluğu bulan, bir takım "yüksek" yerlerle irtibatlı oldukları belli İNEK HIRSIZLARI, gözlerini o kadar karartmış ki, Ak Partilileri bile soymuş ama en büyük hatalarını da böylece yapmış, İBDA çevresine bulaşmışlardır. Bunun KARŞILIĞINI ALACAKLARINDA kimsenin kuşkusu olmasın Allah’ın izniyle; hem kendileri hem de arkalarında kim varsa onlar!
Yeter ki adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun, zerre umurumuzda olmaz!
Görüş: Sinami Orhan
Baran Dergisi 767.Sayı