Anayasa Mahkemesi dün Resmi Gazete'de yayınladığı 5.7.2022 tarih ve 2016/1635 başvuru numaralı “Atilla Yazar ve Diğerleri” başlıklı bireysel başvuru hakkında verdiği "pilot kararı"nda "hükmün açıklanmasının geri bırakılması/HAGB" kararı sebebiyle, Anayasa’nın 26. ve 34. maddelerinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Anayasa mahkemesi, "eldeki başvuruda yaptığı değerlendirmeler sonucunda HAGB kurumunun bizatihi kendisinin mevcut sistemde kamu gücünü kullanan organlarca gerçekleştirilen keyfî müdahaleleri engelleyemediğini", "ortada süregelen temel hak ve özgürlük ihlallerini gidermeye yetersiz bir sistem bulunduğunu ve bu sistem sorunu içerisinde Anayasa Mahkemesince HAGB uygulanan diğer tüm dosyaların esaslarına girerek her birinin tek tek incelenmesi yerine bu konuda yeni ihlallere yol açılmayacak bir şekilde yasal düzenleme yapılması gerektiğini göstermektedir" vurgusunu yapmıştır.

Anayasa Mahkemesi oybirliğiyle verdiği kararda, "HAGB kararlarıyla gerçekleştirilen müdahalelerin başvurucuların Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüklerini ve 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ihlal ettiği (... ihlalin) temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin temel güvencelere sahip olmamasına dayalı yapısal bir sorundan ve derece mahkemelerinin bu doğrultudaki uygulamalarından kaynaklanmaktadır" diyerek gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması için kararın bir örneğinin TBMM ve Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki kararla birlikte aynı gün yayınlanan, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/121 sayılı başvurusuna dair 20.7.2022 tarihli HAGB kararına karşı itiraz kanun yolu öngören (5560 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle eklenen (12) numaralı fıkra) kuralın iptal edilmesi kararı ve kanun koyucuya ilamdan itibaren dokuz ay süre veren kararı birlikte düşünülmelidir.

Buralar, "mevzuat papağanlarının" konuşacağı yerlerdir ve bu saatten sonra çokça dinleyeceğimize emin olabilirsiniz.

Anayasa Mahkemesi kararın içeriğinde kurduğu bazı cümleler ile "uygulayıcı" denilen mahkemeleri oldukça ağır bir şekilde itham etmektedir; bizi ilgilendiren, toplumu ilgilendiren kısım da ESAS da burasıdır.

Mevzuat labirenti içerisinde bir ihbar dilekçesi veya res'en, savcı denilen bir zatın klavyedeki tuşlara "kafasına göre" basarak başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar neticesinde verilen HAGB kararlarının pek çoğunun ESASda hiçbir şekilde kaale alınmadan çöpe gönderilmesi gereken, mahkemelerin hep şikayet edilen "iş yoğunluğunu" arttıran, sanık yapılanların "temel hak ve özgürlükleri" kullanmasını engellemek bir yana tutuklama veya "şaiya" sebebiyle içtimai veya ticari veyahut ruhi hayatını menfi yönde etkileyen HUKUK VE KANUN TANIMAZLIK/BİLMEZLİK OLDUĞUNU "meslekdaş kibarlığı" içinde deklare eden bir karar olduğunu söylemek gerekir "Atilla Yazar ve Diğerleri başvurusu" kararının.

Anayasa Mahkemesinin kararının 105 ila 111. paragrafları HAGB kararları hakkında bir istatistik sunmakta ve "2020 yılı verilerine göre ceza mahkemelerinde verilen karar sayısı 3.246.170, mahkûmiyet hükümlerinin toplam sayısı 1.541.870, HAGB toplam karar sayısı ise 443.874’tür. Bu istatistiki verilere göre HAGB kararları mahkûmiyet kararlarının yaklaşık dörtte birini oluşturmakta, toplam karar sayısının ise %13,7’sini teşkil etmektedir" kaydını düşmektedir.

Bu istatistiki verinin ardından da şu cümle kaydedilmiştir:

"Son olarak belirtmek gerekir ki HAGB kurumunun uygulanıyor olmasının ilke olarak beraat etme oranlarını etkilememesi beklenir. Zira HAGB kurumu beraat hükmüyle değil mahkûmiyet kararıyla ilgili bir müessesedir. Diğer bir ifadeyle HAGB kurumu beraat hükmüne seçenek bir karar türü olmadığından kurumun beraat oranlarını değil mahkûmiyet hükmüne seçenek yaptırım oranlarını etkileyecek bir potansiyeli vardır. Buna karşılık Bakanlık tarafından yayımlanan istatistiklere bakıldığında 2005 yılı için beraat kararının diğer tüm kararlara oranı %22,2 iken HAGB kurumu 2005 yılında çocuklar, 2006 yılında ise yetişkinler için yürürlüğe girdikten sonra bu oranın 2007 yılı itibarıyla %18,4'e kadar düştüğü görülmektedir. Ayrıca 2008 yılında aynı oran %21,2 iken, 2008 yılında HAGB kurumunun uygulanma alanını genişleten kanun değişikliğinden (bkz. s 65) sonra yine beraat oranında düşüş yaşanmış, oran bu kez %19,5'e inmiştir. Buna paralel olarak HAGB kararının da içinde bulunduğu diğer kararlar oranının 2007 yılında 32,9 iken 2008 yılında anılan kanun değişikliğiyle birlikte birden %43,6'ya çıktığı izlenmiştir."

Anayasa Mahkemesi açıkça demektedir ki, HAGB kurumu BERAAT MÜESSESESİNİN ÖNÜNE ENGEL OLARAK ÇIKARILMIŞTIR.

Mahkeme, karara mesned olan "itiraz" konusu hakkında  "1/1/2013 ile 8/2/2022 tarihleri arasında HAGB kararlarına yapılan 608.915 itiraz talebinin reddedildiği, buna karşın 63.603 itiraz talebinin kabul edildiği, itirazın kabul oranının yaklaşık %10,4 olarak gerçekleştiğini", buna karşılık "2020 yılında Yargıtay Ceza Genel Kurulunda karara bağlanan davalardan %12,6'sında onama, %32,6'sında bozma; ceza dairelerinde ise %28,8'inde onama, %29,8'inde bozma kararı" verildiğini kaydederek HAGB kararlarının durumunu net olarak ortaya koymuş.

Mahkeme, verilen kararlarda adil yargılanma hakkının güvencesine dair ihlaller sebebiyle HAGB için -uygulamada- "USUL İSTİSMARI" damgasını vurmaktan çekinmemiştir; o kararları verenleri de elbette "istismarcı" olarak gördüğünü kaydetmiştir.

Mahkeme, 2019 yılında açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi'ne atıf yapmış, kararını da bir şekilde ona yaslamıştır:

"-... mevcut hâliyle HAGB kararlarına karşı itiraz yolunun etkinliğinin sözü edilen yasal değişikliklerde kanun koyucunun temel haklara ilişkin sağlanan güvencelerin artırılması amacının çok uzağında olduğunu ve kanun koyucunun başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel haklara ilişkin ulaşmaya çalıştığı hedeflere engel olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. HAGB kararları kanun koyucunun yukarıda bahsi geçen değişikliklerden -başta ifade özgürlüğünü ilgilendiren yargı kararlarına karşı kanun yolu güvencesini artırmak olmak üzere- elde etmeyi umduğu hedeflere ulaşılmasını engellemektedir."

Anayasa mahkemesinin verdiği bu iki önemli kararı aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz.

Atilla Yazar ve Diğerleri başvurusu:

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2016/1635

Ankara 13. ACM’nin HAGB kanununun “itiraz” bahsine dair iptal başvurusu kararı:

https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/norm-denetimi-basin-duyurulari/hukmun-aciklanmasinin-geri-birakilmasi-kararina-karsi-itiraz-kanun-yolu-ongoren-kuralin-iptali/

Haber-Yorum: İbrahim Haceviç