Bu sıralar Peru hükümetine karşı bir protesto gösterisi düzenleniyor. Peru Devlet Başkanı Pedro Castillo, Kızılderili bir Amerikan yerlisi. İyi bir adam olan Castillo, Peru’nun en iyi devlet başkanı olmak için elinden geleni yapıyor; fakat her şeyi kontrol edemiyor. Kendisi Ronda Campesino yâni köy korucusu bir aileden geliyor, dolayısıyla destekçileri kırsal kesimde yaşayanlar. Ümid ediyorum onu devirmezler; çünkü ordu henüz kontrolü altında değil.

Peru’nun en yakın komşusu Bolivya, bağımsızlığını ilan etmeden evvel Peru’nun bir parçasıydı. Castillo’nun Bolivya’yı ziyaret etmesi iyi oldu. Orada da devrimci bir hükümet bulunuyor. Umarım Küba, Venezüella ve Arjantin’in yardımları ile yoluna devam eder. Arjantin hükümeti sağcı olmasına rağmen milliyetçi bir yapıya sahip. Nikaragua ve Meksika’nın ise desteğinden söz edemeyiz. Elbette Nikaragua ve Meksika’dan da bahsetmek gerekiyor. İkisinin de başında ABD’ye karşı politikalarıyla bilinen devlet başkanları bulunuyor. ABD, güneydeki sınırlarının tamamını kapsayan Meksika’dan ülkeye geçişler konusunda çok hassas. Meksika’dan gelen bilhassa suça karışmış olanlar için sert önlemler alıyorlar.

Söz konusu bölgede, Kızılderili kabileleri yoğunlukla bulunuyor. Bunların hemen hemen hepsi Katolik olmuş, İspanyolca konuşan insanlardır. İspanyollar da Kızılderililere saygı duyar. Topraklarında yaşayan Kızılderililerin ayrımcılığa maruz kalmaları sebebiyle yaptıkları protestolar neticesinde ABD’nin onları sınır dışı etmesi sırasında birçok Kızılderili hayatını kaybetmiştir. Her fırsatta demokrasiden dem vuran ABD Kızılderililere çok sıkıntı çektirmiştir. Bölgede hâlâ bu minvalde sıkıntılar devam etmektedir.

Peru’ya dönersek; birkaç ay önce Abimael Guzmán hayatını kaybetti. Guzmán, Sendero Luminoso (Aydınlık Yol)’nun kurucusudur. Aydınlık Yol, 1970 yılında kurulan bir gerilla örgütüdür. Bu tarih benim için de çok ehemmiyetlidir, çünkü 1970 benim Filistin direnişine doğrudan katıldığım ve Kara Eylül katliamından kurtulduğum yıldır. 1934 doğumlu olan Guzmán, uçlarda duran birisi olarak birçok hata yaptı. Peru Komünist Partisi’ni yapmış oldukları hatalardan dolayı protesto ederek ayrılan Guzmán, Peru’nun mevcut devlet başkanına da muhalefet ediyordu. Castillo komünist olmamasına rağmen bölgenin sömürülen insanlarının yanında olan Amerikalı bir Kızılderilidir ve Peru’nun kırsal kesimi ise Kızılderililerin kontrolü altındadır.

Guzmán’ın Aydınlık Yol’u, Perulu silahlı devrimci Maoist bir harekettir. Guzmán, 1992 senesinde yakalandı ve hapishaneye atıldı. O tarihten geçtiğimiz aylarda ölene kadar hapishanede kaldı. Yaklaşık 20 sene önce cezaevinde olan adamlarından biri üzerinden kendisiyle kontağımız oldu.

Guzmán, bir felsefe profesörü, Ayacucho’daki San Cristóbal Huamanga Üniversitesinde akademisyen olarak görev yaptı. Eskiden, Aydınlık Yol’dayken Başkan Gonzalo olarak bilinirdi. Peru'da Marksizm propagandası yapan ilk Perulu düşünür-yazar Jose Carlos Mariategui'nin fikirlerinden etkilenmişlerdi. Nitekim isimleri de yine Mariatequi’nin bir gazetede bu hareket için yazdığı yazıdan geliyordu. Guzmán’ın 1980 yılında silahlı mücadeleye başlamasının bedeli bir milyon ölüm oldu. Elbette mücadelenin yanlış olduğunu söylemiyorum; ama birçok yanlış yaptı. Peru’nun başkenti Lima’da birçok defa İsrail Büyükelçiliğini bombalama teşebbüsünde bulundu. Maoizmin birtakım sapmalarını düzelterek onu benimsemişti. Mao Zedung büyük bir adamdı; fakat Maoizm komünist devrimden sapmalar içeriyordu, bu bakımdan Mao Zedung ile Maoizm’i birbirinden ayırıyorum. Londra’da üniversitede tanıdığım Maoist arkadaşlar oldu. Benim Filistin mücadelesiyle yeni tanıştığım yıllardı. Fransa’da da Maoistler neredeyse seçimlerden oyların yüzde 1’ini alacak kadar var.

17 Mayıs 1980’deki seçimlerin oyların yakılması suretiyle sabote edilmesinin ardından Guzmán önderliğindeki Aydınlık Yol silahlı mücadeleye başlamıştı. İnfaz ettikleri sevilmeyen kişilerin ve burjuvaların paralarını sömürülen insanlara veriyorlardı. Buna rağmen istedikleri kadar büyük destekler elde edemediler.

Yerli tüccarlara yakın olan Guzmán ve hareketi, 1981’in sonuna kadar bankalardan para çalmak için 600 saldırı gerçekleştirdi. Birçok gösterişli eylem gerçekleştirdiler, bunların arasında suikastlar ve bombalamalar da var. Zira hükümet sarayı ve adalet sarayı da bombalamalardan nasibini alan mekânlardandı. 1982 yılında Ayacucho hapishanesine bir operasyon düzenlediler. Bu operasyonda görevli memurları öldürdükten sonra yüze yakın mahkûmu serbest bıraktılar. Daha sonra uyuşturucu satıcılarıyla da temasa geçerek işbirliği yaptılar.

Guzmán, sadece birkaç ay önce öldü. Birçok hatasına mukabil onun dürüst bir insan olduğunu söyleyebilirim. Eski bir komünistken Maoist sapmaya kapılanlardan oldu. Haddinden fazla şiddete başvurdu.

Ülkede her türlü pis işe bulaşan Peru eski devlet başkanı Japon asıllı yozlaşmış tip Alberto Fujimori, Aydınlık Yol ile çok sert bir mücadeleye girişti. Ülkede kontrolü elinde tutan Fujimori, Guzmán’ı yakaladı, Aydınlık Yol’u bitirdi. Bilindiği üzere Fujimori gibi yozlaşmış bir adamın kendisi de yozlaşmış olan kızı Keiko Fujimori son seçimlerde aday olmuş, kirli geçmişine rağmen yüksek bir oy oranı elde etmişti. Peru’da yaşanan hadislerde Amerikalıların ve İsraillilerin dahli olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Peru’da gerillalara karşı devlet tarafından Ronda Campesino yâni köy koruculuğu sistemi geliştirilmiştir. Şimdiki devlet başkanı da köy korucusu bir ailenin çocuğu olarak iktidarda ve dolayısıyla kırsal kesimin desteğini arkasında bulunduruyor. Devlet içerisinde Başkan Castillo’nun iktidarda olmamasını isteyenler var; fakat Peru ordusu içerisinde bu vatansever Kızılderili başkana destek verecek olan askerler de var.

Elbette neler olacağını bilmiyoruz. Küba’yı hatırlayalım. Küba’ya karşı her hükümet döneminde verilen, bugün de hâlâ devam eden ekonomik bir savaş yürütülüyor. Çünkü orada bir devrim oldu. Bu sebeple Küba’da kronikleşen sorunlar ve zor şartlar ortaya çıktı. Elbette bir takım hatalar da oldu; fakat bunun asıl sebebi ABD’nin emperyalist saldırganlığıdır. Guantamo’da ABD’nin bir üssü bulunuyor. Buraya yüzlerce-binlerce sıradışı insanı illegal bir biçimde getirip hiçbir yargılama söz konusu olmaksızın hapis tuttukları, türlü işkenceler yaptıkları herkesin malûmu. Bilhassa Müslüman mücahidleri buraya getirip hukuka aykırı davranışlarda bulundukları biliniyor. Küba’nın vaziyet, yine Guantanamo’daki insanlık ve hukuk dışı uygulamaların yanı sıra Venezüella’nın bugün içinde bulunduğu durum, Amerikan emperyalizminin ne olduğunu gösteren delillerdir.

Daha önce de söylediğim üzere elbette Venezüella’daki vaziyetin başka sebepleri de var. Bunların başında Bolivarcı rejimin ve Venezüella halkının düşmanı olan hainlerin sabotajları geliyor. Başkan Hugo Chavez öldürüldü. Benim buradan çıkarılmama asla yanaşmadılar ve ben hâlâ buradayım. 27 yıldır cezaevindeyim ve bunun 10 yılı tecrit altında geçti. Hâlâ buradan çıkabileceğime dair ümidimi koruyorum. Önceden avukatlarımla her hafta görüşürdüm; fakat Paris’e yakın cezaevinde olmama rağmen salgın sebebiyle artık avukatlarımla her hafta görüşemiyorum. Görüşemediğimiz haftalarda telefon ile irtibat kuruyorum.

Asla karamsar olmadım, istikbale hep ümitvâr baktım. Çünkü biliyorum ki Allah bizimle…

Allahü Ekber!

05.12.2021

Tercüme: Faruk Hanedar

Görüş: Çakal Carlos

Baran Dergisi 778. sayı