Salgın hastalık süresi boyunca üzerinde durduğumuz iktisadî krizin derinleşmesi, enflasyon ve kıtlık ihtimali, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin getirdiği tesirle beraber global mânâda da en çok konuşulan mesele oldu. Tüm dünyada eşine az rastlanır bir enflasyon dalgası ve gıda krizi baş gösterirken bunun faturası da Rusya’ya çıkarıldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise yaşananların esas müsebbibinin Batı olduğunu şu sözlerle ifade etti. 

Para makinesini açtılar ve 5.9 trilyon dolar bastılar, bu toplam para arzının yüzde 38’ini oluşturuyor. İki yılda bastıkları para, neredeyse geçen 40 yılda bastıklarıyla aynı oranda. Euro bölgesinde ise 2.5 trilyon Euro basıldı ve bu para piyasaya sürüldü. Biz ise çok dikkatliydik, temkinli davrandık ve bir enflasyon dalgasına yol açmadık. Pandemi tedbirleri bütçelerden fonlandı, aynı şekilde uluslararası pazarlardan gıda tedarikinin artması da bütçe açıklarını yükseltti. Geçmiş yıllarda gıda ihracatçısı olan ABD şimdi gıda ithalatçısı. Sattıklarından 17 milyar dolar daha fazla gıda aldılar. Bunlar bize ne anlatıyor? Fakir/gelişmekte olan ülkelerdeki problemleri azdırırken kendi sorunlarının üstünü örttüler. Bu dolar ve euronun rezerv para olarak hakimiyetinin neticesidir. Bunlar 2019’un sonu ve 2020’nin başı itibariyle başladı. Daha sonra ise Rusya karşıtı yaptırımlar vaziyeti daha da kötüleştirdi, enerji sektöründe de bir dizi hatalar yaptılar ve gaz fiyatları da yükseldi. Gaza ulaşmak gübreleme için de çok önemli. Böylece gübreleme de daha pahalı hale geldi, özellikle Avrupa’da yatırımların azaldığını gördük ve gıda fiyatları roket gibi arttı.

Putin esasında son birkaç senedir yaşananları özetlemiş. Pandemi süreci boyunca ABD ve Avrupa devletleri para musluğunu açarak inanılmaz boyutta bir para arzı oluşturdu. Daha önce 2008 krizinin ardından yaklaşık 4 trilyon dolar basıp 200 yıl boyunca bastığı paranın 4-5 kat fazlasını birkaç yılda arz eden ABD, daha sonra bir sıkılaşmaya gitse de, 2019 itibariyle tekrar hızla dolar basmaya başladı. ABD, 2019’un sonundan 2020’nin sonuna kadar geçen bir sene zarfında, global piyasalardaki toplam rakamın yüzde 22’sine tekabül eden 9 trilyon dolar daha bastı. 2022 yılına kadar bu politikasını sürdüren ABD, böylece Amerikan dolarının rezerv para olmasını kullanarak kendi krizini tüm dünyaya yaydı. Bugün tüm ülkeler on yıllardır görülmemiş bir enflasyonla karşı karşıya. 

Bunun yanında, pandemi sürecinde basılan dolar ile gıda ve enerji ithalatına yönelen ABD, tüm dünyada arz talep dengesini de altüst etti. Bugün “enflasyonla mücadele” çerçevesinde faiz artırımına ve pandemi süreci boyunca piyasaya pompaladığı doları toplama telaşına düşen FED’in ve ABD’nin esasında krizi üretenin ta kendisi olduğunu asla unutmamak lazım. Sadece az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler değil, kalkınmasını tamamlamış ülkeler de stagflasyon ve kıtlık ile karşı karşıya.

Doların rezerv para olduğu saçma düzen devam ettikçe ABD’nin dünya ekonomisine bakışı hep şu perspektifte olmaya devam edecek:

KAFAMA GÖRE PARA BASAR, O PARAYLA İSTEDİĞİMİ ALIR SATAR, ORTAYA ÇIKAN MALİYETİ DE DÜNYANIN GERİ KALANINA SERBEST PİYASA ADI ALTINDA CENT CENT ÖDETİR, KEYFİME BAKARIM!

Hülasası; bugün içinde bulunulan iktisadî şartların sebebi, rezerv para Amerikan dolarına dayalı sistemin kendisidir ve bu sistem yaşadığı müddetçe aynı sorunlar katlanarak sürecektir.

Bir lâf da “5’li çete” diye mangalda kül bırakmayanlara: Gelir dağılımı adaletsizliğinden, yozlaşmadan, “altta kalanın canı çıksın” düzeninden rahatsızlığınızda samimiyseniz, bu tarafa da diyecek bir sözünüz olsun; ama o söz “kucağınıza oturacağız” olmasın!

Görüş: Faruk Hanedar