İslami camialarda genel olarak iki tarz hareket biçimi benimsenmiştir. Birinci görüşe göre İslam’ın, ancak toplumun büyük çoğunluğunun Müslümanlaşması ve bilinçlenmesi ile geleceğini ifade eder. İkinci görüş ise, iktidarın ele geçirilmesi ve bu şekilde toplumun şekillenmesi gerektiğini ifade eder. Birinci görüşü kabullenenler, bundan dolayı siyasi ve fikri aksiyondan uzak, sadece bir tarikata bağlanarak kendini zikre vermeyi önemsemiştir. İkinci görüşü benimseyenler ise daha çok meselenin siyasi ve aksiyoner tarafını ele alarak hadiselere yaklaşmaya önem vermiştir.

Birinci görüşü benimseyenlerde; İslam rejimine karşı olarak kurulmuş olan bir rejimi benimseyen, rahatsızlık duymayan, ibadet ve zikir yaparak diğer görevlerini yaptığını sanan ve bu şekilde vicdan azabından kurtulduğunu düşünen bir anlayış ortaya çıkmaktadır. Nitekim toplum içinde o dönemin siyasi konjonktürüne göre şekil almış, toplumsal konulara ilgisiz, hakkını savunamayan “pısırık Müslüman” tipini ortaya çıkarmıştır.

İkinci görüşü bekleyen en büyük sorun ise, genelde her sahada aksiyoner olduklarından, -aksiyoner yapılarda öfke ve duygusallık da yoğundur- çoğu zaman faydasız, plansız, yıkıcı faaliyetlere girişilmiştir. Genelde bu yapılar daha tutucu bir tavır sergilemişlerdir. Kendileri gibi düşünmeyeni yok saymış, aşağılamış, bu şekilde İslam kardeşlik hukukuna zarar vermişlerdir. Yine kendi aralarında ayrılmalar yaşamışlardır. Modern dünyanın güç ilişkilerini, mantığını, dilini anlamamışlardır.

Konjonktürü iyi bilmek, güç durumlarını iyi analiz etmek, bilimsel metotta kişiler yetiştirmek, faydasız, yıkıcı faaliyetlerden kaçınmak, gerektiğinde taktiksel olarak geri çekilmek ve esnek davranmak gerekir.

Yine ikinci görüşün en büyük eksikliği tasavvufi yönüdür. Akabinde gerektiği kadar psikolojik ve sosyolojik yöntemlerden faydalanmamak, fikri eserlere mesafeli yaklaşmak bu hareketin en spesifik özelliğidir.

Birinci görüşü benimseyenlerin toplumsal konulara daha fazla ilgi göstermesini sağlamak, İslami bir devlet şuurunu aşılamak gerekir.

Unutmamalıdır ki sosyal hayat, ekonomi, eğitim iktidar eli ile veriliyor ve iktidarın imkanlarının, olanağının büyüklüğü bizi daha fazla iktidar eksenli düşünmeye sevk ediyor.

Güçlü kurumlar oluşturulmalı, Müslümanlara sosyal hayatta, ekonomide alternatif çözümler sunulmalı.

İkinci görüş kendisi dışındaki Müslümanları hedef almamalı, yardım faaliyetleri, sosyal etkinlikler, ziyaretler ile muhabbet beslenmeli. Özellikle akıllıca hareket eden her İslami camia, diğer İslami camialar için misal teşkil edecektir.

Bazen küçük bir yanlış konusunda uyarırken sergilenen katı tavır, büyük faydaların kaçmasına sebep olabilir. İhtilafları göz ardı ederek, karşı tarafın sempatisini kazanarak dönüştürmek gerekmektedir. Her başarılı hareket bir gün muhakkak taklit edilir. O güne kadar sabırlı ve anlayışlı olunmalı.

Hiçbir oluşum tezini ortaya koymadan yalnız antitez olarak büyüyemez.

Görüş: Muharrem Çetin