Sayın Cumhurbaşkanım, bu milletin teveccühünü kazanmış, yükünü omuzlamış kişisiniz. Anadolu insanı sizi seviyor. Dünyadaki mazlumlar sizi seviyor. Lakin yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu hissediliyor. Makam mevki verdiklerinizle ilgili halka yansıyan rahatsızlıklar var.

Makam ve mevki düşkünü, ne oldum delisi olmuş kişilere gösterdiğiniz gereğinden fazla vefanız, milletle aranızdaki vefa bağını koparmak üzere. Kadrolarınızda yer verdiğiniz feministleşmiş, bulunduğu yeri sindirememiş, en ufak bir eleştiriyi kadın duygusallığıyla kişiselleştirip önüne gelene saldıran “bayan”lar, millette ikrah oluşturuyor. Bu iki kesim insan, korkarım, milletin size olan teveccühünü silip süpürecek.

Sayın Cumhurbaşkanım, bugün kadrolarınız öyle bir duruma gelmiş ki kokuşmuşluğun tarihini yazıyorlar.

Eski kadronuzdan Bilderbergli müptezel çıkmış, “2018’de daha sizin partinizin içindeyken muhalefetle ortak aday belirleyip karşınıza dikmeye çalıştığını” anlatmış.

Avrupa’dan getirdiğiniz, Millî Görüşçü diye güvendiğiniz, genelbaşkan yardımcılığı verdiğiniz M.Y. adlı müptezel, FETÖ hamisi çıkıyor. MV, bakan vs. yapmadığınız ya da bu makamlardan aldığınız kişileri yönetim kurulu üyeliklerine atıyorsunuz. Bunların hiç mi vefa borcu yok da siz hep bunları kolluyorsunuz? Hem bunlar bir yerde arpalığa bağlama değil mi Allah aşkına? Bunun dinen, ahlâken bir mümkünü var mı? Her biri bilmem ne kadar maaşla, korumayla, makam aracıyla emekli olurken bunları bir de arpalığa bağlamanın ne lüzumu var?

V. K. İskenderun Demirçerlik’te, Z. Z. Erdemir'de bilmem kim nerede? Vebal değil mi bunlar? Bunlar makamda olunca iyi de makamdan alınınca mı kötü oluyor?

Hiç mi fedakarlığı olmayacak bunların? Yeni kabineye getirdiğiniz Aile Bakanı’nın kırdığı pot şimdiden haddini aştı? Bu Hanımı çok mu aradınız Allah aşkına? Başka hiç mi kimse bulamadınız? Bu bayanın insanımızla, inancımızla, duyarlılıklarımızla uzaktan yakından hiçbir ilgisi var mı? Neden kendinize, millete, Anadolu'nun ve tüm mazlum coğrafyaların umuduna kurşun sıkıyorsunuz? Liyakatsizlikler, adaletsizlikler insanın sonunu getirmez mi? Hazreti Abbas'ı bile hesaba çeken bir Hazreti Ömer örneği varken, vefa göstereceğim diye bunlara bu bağımlılığınız neden? Siz Anadolu insanına vefa gösterin gerisini Allah yoluna koyar Sayın Cumhurbaşkanım!

Kalem Müdürünüzden bilmem kime kadar kadronuz ile ilgili pis kokulu dedikodular dolaşıyor ortada. Kalem Müdürünüzün akçeli işlerde karışmadığı hiçbir şey olmadığı dedikodularını sıradan bir insan olarak ben duyuyorsam kimler duymuyor ki? Evet 15 Temmuz’da canını canınıza bağlayıp ölümüne sizinle beraber olmuş olabilir; ama bu onun adaletsizlik, haksızlık yapmasının gerekçesi olamaz.

Hüseyin Çelik’in danışmanı olan kişi takla kabiliyeti ile genel müdür olabildi. KPSS sınavını bile kazanamamış, geçmişi netameli, referansı olan Hüseyin Çelik netameliyken, bakanlıkta kapasite ve yeterlikte sıralama yapsanız sondan birinci olacak bu yeteneksiz kişiyi nasıl oluyor da bir de vali yapıyorsunuz? İlk fırsatta sizi satacak taklacı kabiliyeti sizi cezbetmiş olamaz herhalde.

Sahi siz bunları nereden buluyorsunuz veya size bunları kimler bulup getiriyor? Kimler öneriyor size bunları? Bulduklarınızın hepsi mi hain, yoksa size birileri hep hainleri mi seçip getiriyor?

Halbuki ne güzel elemanlar da buluyorsunuz? Mustafa Varank, Murat Kurum... gibi canavar bakanlarımız var. Bunları bulan sizsiniz. İsmail Demir, Temel Kotil, Mahmut Akşit gibi canavar bürokratlarımız var. Bunları da bulan sizsiniz. Bakınız bu ülkede sayısız Mustafa Varanklar, Murat Kurumlar, İsmail Demirler, Temel Kotiller, Mahmut Akşitler var. Neden Derya Yanık’a mahkûm oluyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanım aday olduğu ilde bağımsız aday olsa 100 (yazı ile YÜZ), oy alamayacak kişileri milletvekili listesine koyuyorsunuz. Millet aynen şöyle diyor: “Vallahi ben bunların hiçbirine artık oy vermem. Ama Reis’in hatırına veriyorum.”

Ama artık kredi düşüşe geçti. Millet, artık “Reis’in hatırına oy veriyorum.” kertesinden dönmeye yavaş yavaş başladı. “Bu kadar beceriksiz, sevilmeyen, bencil, millete tepeden bakan kişiyi etrafına topluyorsa ben ne yapayım? Artık ben o kişilerde değil bunları bize dayatan Reis’te kabahat buluyorum.” demeye başladı.

Partinizdeki kadınlar millette ikrah oluşturuyor. Özlem Zengin çıkıp “Boynukalın Hoca, bu konulara girmemeli, İslam’ın katı hükümlerini dile getirmemeli. Siyasetçinin yükünü ağırlaştırmamalı.” diyebiliyor.

Hukuk Fakültesinde Roma Hukuku okuyan Özlem Hanım’ın her konuda konuşma hakkı var, İslam Hukuku okuyan Boynukalın Hoca’nın konuşma hakkı yok öyle mi? Haşa, sümme haşa, İslam’ın hükümleri de katı öyle mi? Medeni Hukuk’un hükümleri, Roma Hukuku’nun hükümleri naif de İslam’ın hükümleri katı yani değil mi?

Sayın Cumhurbaşkanım;

Bir de STK’lar türedi. Millet, numalı mumalı, cemiyetli memiyetli bu STK’lardan da ikrah etmişler. Bunlara makam mevki müptelaları, paragözler dolmuşlar. Her işe burunlarını sokup haramzadeliği meşrulaştırıyorlarmış. Hatta bu STK’lardan birine yeni başkan olan kişiyi daha önce bir mütevelliye atadınız. Bu atadığınız kişi, başkanlık yaptığı derneğin üyesi olan FETÖcü kurum hakkında, korkusundan, iki cümlelik bilgi vermekten imtina eden biri. Siz bu tür kişilere nasıl güveniyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanım, genelbaşkan yardımcılarınızdan birinin ilçesi olan büyük bir ilçedeki belediye başkanlığı seçiminin genelbaşkan yardımcınızın tutumları yüzünden nasıl baştan kaybedilme noktasına getirildiğini, sonradan o genelbaşkan yardımcınızın seçim döneminde devre dışı bırakılmasıyla ve titiz bir çalışmayla -bu çalışmayı da ittifak yaptığınız MHP’nin gençleri yapmışlar- nasıl kazanıldığını Ankara’dan giden iki kişiden dinledim. İçim parçalandı.

Buna misal sayısız şey var Sayın Cumhurbaşkanım.

Milletvekili adaylarınızı, bürokratlarınızı Anadolu’nun helal süt emmiş, becerikli gariban kişilerinden seçmelisiniz? Mısırlı Gazeteci Sabır Meşhur’un 2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin sonu adlı bir videosu var. O videonun sonunda kimlere güvenmeniz gerektiğini o kadar güzel izah etmiş ki. Keşke vaktiniz olsa da izleyebilseniz.

Lütfen bu gidişe bir dur deyin ve akışı yeniden tersine çevirelim.

Siz Anadolu’nun, tüm mazlum coğrafyaların mefluç ruhlarında bir kıpırdanmaya vesile oldunuz. Bir umut yeşerttiniz. Ama şu anda bu yeşeren umudun suyunu, oksijenini etrafınızdakiler kestiler, kesiyorlar. Bu yeşeren umutlar can vermeden duruma müdahil olun.

Selam ve Dua ile…

Baran Dergisi 749. Sayı

Görüş: Abdülhamid Kalemli