İlk Açık Ziyaret

Geçen yıl Eylül ayında BAE ile İsrail arasındaki ilişkilerin “normalleşmesi”nden bu yana, Naftali Bennett İsrail tarafının Başbakan düzeyindeki ilk ziyareti kapsamında, iki körfez ülkesinin yetkilileriyle açık resmi ziyaret gerçekleştirmek üzere Abu Dabi’ye geldi. Öncesinde ise ilişkiler gizliydi ve Birleşmiş Milletler kisvesi altında yürütülüyordu. Öte yandan Tel Aviv'in Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın misyonu kapsamında 2015 yılında Abu Dabi'de açtığı diplomatik ofisi bulunuyordu. Ofis, Tel Aviv ve Abu Dabi hükümetleri arasında, özellikle de İran’ın nükleer programına ilişkin ortak anlayışların benimsendiği bir köprü görevi görüyordu. Ancak bu ziyaret, bölgede yaşanan değişiklikler ve çevrede artan gerilimin ışığında, başka bir etki ortaya koydu. Buna göre Tel Aviv, Mısır'la imzalanan barış anlaşmasından, Körfez ve Fas arasındaki normalleşmeye ve son olarak Ürdün Vadi Aruba anlaşmasına varıncaya kadar, uzun süredir şikayetçi olduğu halk muhalefetine karşı rejimlerle sıcak ilişkilere girerek çözüm bekleyen meselelerde daha öncü bir rol bulmaya çalışmaktadır.

Kısa ama çok anlamlı açıklama

İsrail tarafının başbakanlık ofisi çekingen ve utangaç bir edayla ziyaret hakkında kısa bir açıklama yaptı. Bennett'in Abu Dabi'ye sıcak karşılama için teşekkür ettiği ve beklentisinin iki ülke halkı arasında barış ve anlayışın hâkim olduğu ortak ilişkilerin kurulması yönünde olduğu belirtilirken, ziyaret “tarihî” diye nitelendirildi. Birleşik Arap Emirlikleri’nin resmi haber ajansları “hem Bennett hem de bin Zayed’in özellikle tarım, gıda güvenliği, yenilenebilir enerji, ileri teknoloji, sağlık ve karşılıklı çıkarları etkileyen diğer hayati sektörlerde olmak üzere ikili işbirliği ve bunları geliştirme yolları aradıklarına” işaret etti. Ancak Birleşik Arap Emirlikleri’nin Tel Aviv ile yaklaşık 1 trilyon dolarlık ekonomik ortaklıklar kurmayı hedeflediğinden bahsedilmedi. Öncesinde Birleşik Arap Emirlikleri ekonomi bakanı Abdullah Bin Tuk, Amerikan Atlantik Kurulu tarafından düzenlenen sanal etkinlik sırasında yaptığı konuşmada, ülkesinin önümüzdeki 10 yıl içerisinde mevcut ilişkileri geliştirmek amacıyla İsrail ile yaklaşık 1 trilyon dolarlık ekonomik ilişki kurmayı hedeflediğini belirtmişti. Öte yandan bir yıl içinde 700 milyon dolar gibi ciddi bir tutarda petrol dışı ticaret hacminin elde edildiğini ve bu rakamın iki sistem arasındaki yatırım hedefini tamamlamak için on yıl ve daha fazlasının yeterli olacağı anlamına geldiğini vurgulamıştı.

Bununla birlikte hem konuk hem de ve ev sahibi ülke tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında bir hayal kırıklığı hali görülmektedir. Gözlemciler, bunun Abu Dabi'nin Ankara ile ilişkilerde 10 yıllık çıkmazı kırmak için Veliaht Prensin Türkiye ziyareti adımından kaynaklandığını vurgulamaktalar.

Bennett'in Abu Dabi ziyaretinin zamanlamasının gösterdikleri

Kuşkusuz İran'ın nükleer programı, Naftali Bennett'in Abu Dabi ziyareti için önemli bir faktör olmuştur. Belki de bölgede uygulanacak yeni politikanın inşasında, iyi komşuluk temelinde yeni İran-Körfez ilişkileri düzenlemeyi ve Irak'ın İran ile olan güçlü ilişkilerinden yararlanmayı amaçlayan Bağdat zirvesi ve akabinde gelen üst düzey Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi yetkililerin Tahran ziyareti, bunun yanında Amerika'nın İran ile Basra Körfezi'ndeki komşuları arasındaki sorunları çözme arzusu İran'la daha sakin ilişkiler kurma konusunda beklenen meyveleri vermemiştir. Zira İran geçen yıllar içerisinde oluşturduğu uzantılarına güvenerek daha fazla nüfuz sahibi olmayı arzulamakta ve Batı'nın devam eden yaptırımlarına rağmen son birkaç yılda şiddeti giderek zirveye taşımaktadır.

Ancak Birleşik Arap Emirlikleri’nin dış ilişkiler haritası, Tel Aviv’in politikalarını belirleyenleri İran’ın nükleer programından daha fazla endişeye sevk ediyor. Stratejik planlama açısından Muhammed bin Zayed’in Ankara’yı ziyaret etmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi ve milyarlarca dolarlık yatırım sözü vermesi, İsrail tarafındaki gözlemcileri endişelendirdi. Birleşik Arap Emirlikleri milli güvenlik müsteşarı Tahnun bin Zayed’in uçağı inmeden bir hafta önce, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahyan “Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ilişkilerimizde yeni bir safhaya girmek üzereyiz.” açıklamasında bulundu.

Bu açıklama da Tel Aviv’i endişeye sevk etti. Tel Aviv'i endişelendiren bu açıklama, ilk etapta doğrudan İran ile alakalı değil, daha ziyade bu ilişkinin Muhammed bin Zayed'in Ankara ziyaretiyle bağlantılı olmasıyla alakalı. Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Türkiye arasında geçen Kasım ayında imzalanan ve Abu Dabi ile Akdeniz arasındaki ticaret yollarını yirmi günden bir haftaya indirecek olan ticaret işbirliği anlaşmasını da denkleme koyarsak, bu durum Türkiye’ye ekonomisine yeni kan ve yapmacık lira krizine rağmen büyüyen Türkiye ekonomisine yeni fırsatlar anlamına geliyor.

Erdoğan Shati Sarayı'nda yerini aldı

Muhammed bin Zayed, İsrail Başbakanı'nı Shati Sarayı'nda ağırlarken Filistin topraklarını işgal eden İsrail’in bayrağının dalgalandığı bir salonda kabul etti. Toplamda dört saat süren görüşmenin iki saatinde her iki lider basın ve gözlemcilerden uzakta baş başa görüştüler. Gözlemcilere göre bu kapalı toplantıda Birleşik Arap Emirlikleri-Türkiye ilişkileri ele alındı. Özellikle de Bin Zayed'in Ankara ziyaretinden birkaç gün sonra gelen Bennett'in ziyareti, gözlemcilerin söylediklerini doğrular nitelikte.

Ankara'da, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda BAE’ye karşı ne güven vardı, ne sevgi. Fakat yıllarca süren düşmanlık, mutlak suçlamalar, planlanmış entrikalar, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'i sıcak karşılamasıyla ortadan kalktı. İstanbul Boğazı'na yönelen yatırımlar bölgeye yeni bir görünüm kazandırıyor; bazılarının tecritten çıktığını ve yatırıma dönüştüğünü gösteriyordu.

Erdoğan, Tel Aviv ve bölgedeki diğer rakiplerine karşı denklemi değiştirdi. Bölgenin liderliği için rakibi olarak görülen BAE’yi bu açıdan devreden çıkarırken en büyük rakibine bağlılığı şüphe götürmez bir gerçek olan bir müttefiki de kazanmış oldu. Kahire, ilişkilerin ve adımların çoğunun koordine edildiği bir başkent haline geldi. Öyle yahut böyle Erdoğan Körfez’i kendine çekti. Erdoğan, muhalifleri susturmak ve Tel Aviv stratejilerinin önüne geçmek ve bölgedeki liderliğini tahkim etmek için cini bir kez daha şişesinden çıkardı.

Erdoğan, dengeler oyununu ustalıkla yönetiyor

Erdoğan, dengeler oyununu Türk milleti için imrenilecek bir şekilde ustalıkla yönetmiş, siyasetin tarihin hatırlayacağı tilkilerinden biri olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlamıştır. Tecrübesi, en az eforla gol atmasına olanak sağlamıştır. Erdoğan, Tel Aviv'in, terörist milislerin desteğiyle kara sınırlarından ve Akdeniz havzasındaki deniz sınırlarından casuslar sokup dedikodular yayarak, ülke içerisinde kendisi için düzenlediği düşmanca ittifaklara karşı sessiz kalmadı. Türkiye tüm plânları bozmakla kalmadı, aynı zamanda savunmadan taarruza geçerek Tel Aviv’in liderlik iddiasının da önüne geçti. Bin Zayed'in Ankara ziyareti Tel Aviv için bir korku meydana çıkarırken ve Erdoğan'ı Bennett-Ben Zayed toplantısında gıyaben bulunan kişi haline getirdi.

Görüş: Yasir Abdülaziz

Baran Dergisi 782. Sayı