Bugün 25 Eylül 2021… 23 Eylül’de temyiz duruşması yapılan davama dair karar dün (24 Eylül) verildi. Japonya’da cezaevinde olan bir yoldaşımın davada hazır bulunmasını sağlamaya çalıştık; ama olmadı. Hakkımda büyük bir manipülasyon yapılıyor. Sahte şahitler ve onların anlattığı bazı hikâyeler üzerinden hakkımda iddia edilen şeylerin kendilerince sağlamasını yapmaya çalışıyorlar. Büyük bir manipülasyon…

Tıpkı Venezüella ve Türkiye gibi birçok ülkeye yönelik medya üzerinden yürütülen savaşta başvurulduğu gibi burada da manipülasyona başvurdular. Türk hükümetinin dört dörtlük olduğunu savunmuyorum; fakat onların Türkiye’yi müdafaa ettiğini biliyorum. ABD’nin ajanları olmadıkları için manipülasyonlarla mücadele etmek zorundalar. NATO üyesi olmalarına rağmen müttefikleri tarafından saldırı altına alınmış durumdalar. Türk hükümeti, Müslüman ve vatansever bir hükümet. Bilhassa Kürtler üzerindeki manipülasyonun kırılması için gerekirse Öcalan’ı serbest bırakıp legal plana çekmeliler. Muhalefette olması önemli değil, önemli olan legal plânda kalması. Burada Türklerin, Kürtlerin, Arapların; kısaca tüm insanlığın düşmanı olan güçlere karşı yürütülen bir mücadele söz konusu. Filistin’in mukaddes topraklarındaki işgal devam ediyor.

Bunların Fransız yargısı da dahil olmak üzere dünyadaki her şeye nasıl müdahale ettiğini görüyoruz. Ben de illegal bir şekilde Fransa’da tutuluyorum ve bu komedinin içerisinde yaşamaya çalışıyorum. Çünkü bu yozlaşmış Siyonist hâkimler üç sene önceki mahkemede sözde 1970’lerde gerçekleştirilen eylemde yaralanan yahut ölen masum insanların ailelerine verilmek üzere beni yüzbinlerce Euro tazminat ödemeye mahkûm ederek, Siyonist avukatlara ödeme yapılmasını sağladılar. Fransa kanunlarına hiçbir şekilde saygı göstermeden beni mağdur etmek için her şeyi yapıyorlar.

Fransız yargısında benle birlikte değişen uygulamalar oldu. Fransız jürisi beni mahkûm etmek istememesine rağmen bir kâğıt imzalamaya zorlandım. Nazilere taş çıkaracak şekilde su ve yemekten mahrum bırakıldım. Buradayım! Eğleniyorum! 27 yıldır devam eden bir tatildeyim.

10 yıl boyunca izole bir hayat yaşadım. Her 30-45 dakikada bir uyandırıldım. Beni herkes tarafından ihanete uğramış, kimseyle irtibatı kalmamış bir adama dönüştürerek felç etmeye çalışıyorlar. İzole ettiler, avukatlarımla görüşmeme mâni oldular. Bana yapılanlar utanç verici suçlar. Bana bu muameleyi reva görenler benim düşmanım olduğu kadar Fransız tarihinin, kültürünün ve Fransa’nın da düşmanı. Maalesef Siyonist emperyalist düşmanlar Fransa’yı bana karşı kullanıyorlar. Fransa hukukunu içler acısı bir hale getirdiler. Aslında Fransız yargıçları iyidir; fakat bana karşı özel, seçilmiş yargıçlar kullandılar. Çünkü ben cezalandırılmalıydım!

Venezüella’nın önceden bana az da olsa yardımı oluyordu; fakat son dönemde ülkenin harabeye dönmesi bunun da önünü kesti. Profesör olan önceki büyükelçi iyi bir adamdı; fakat bugün Venezüella elçiliği ülkenin ve devrimin düşmanları tarafından kontrol ediliyor.

Venezüella’yı bu berbat duruma düşürenler sadece Amerikan emperyalizmi değil, hükümet ve içerideki hainler de bu manzaranın oluşmasında büyük pay sahibi. Benim Fransa’da cezaevinde tutulmamam için hususi çaba sarf edenler bile var.

Başkan Hugo Chavez beni savunmuştu ve Venezüella’ya dönmem için teşebbüslerde bulunmuştu. Kendisi radyasyona maruz bırakılmak suretiyle zehirlenerek öldürüldü, kanserden öldüğü söylendi. Aynı şekilde Wadi Haddad’ın da kanserden öldüğü söylendi. İkisini de öldüren Amerikan gizli servisidir.

Ben Fransa’da siyasî sebeplerle mahkûm olan tek insan değilim. Hâlâ birçok insan siyasî suçlar dolayısıyla mahkûm ediliyor. Bu insanlar 15-16 yılla cezalandırılıyor ve bu, insan haklarının merkezi olduğu iddia edilen Fransa’da yapılıyor. Fransa’daki politik vaziyet gerçekten garip. Mevcut Cumhurbaşkanının birçok kabiliyeti olduğunu biliyorum. Bankacılık sektöründe çalışırken de iktidarda kalabilmek adına neler yapabileceğini ispatlamış birisi. Kimbilir belki bir dönem daha seçilir. Seçime katılan adayların birçoğu birinci turda yüzde 10’un altında kalacaktır. İkinci turda ise iki aday yarışacak. Korkarım ki Le Pen’in oyların çoğunluğunu alarak cumhurbaşkanı olma ihtimali var. O en kötüsü olacaktır.

Filistin direnişinin ilk yabancı savaşçısı olmakla gurur duyuyorum ve mücadeleme devam ediyorum. Asla teslim olmayacağım, asla ihanet etmeyeceğim ve Filistin’in mukaddes toprakları hürriyete kavuşana kadar kavgamı sürdüreceğim.

Allahü Ekber!

25.09.2021

Görüş: Çakal Carlos

Baran Dergisi 769. Sayı