Kovid 19 salgınında istatistiklerde yaşanan hareketlenme sonrasında toplanan Bakanlar Kurulundan üç hafta sürecek bir tam kapanma kararı çıktı.

Toplum sağlığının korunması, hastahanelerdeki yükün azaltılması gibi zırvaları hepimiz dinledik. Buna karşılık tam kapanmanın esas gerekçesinin yabancıların Türkiye’ye yönelik seyahat kısıtlamasına gitmesi, bunun da turizm ve ülkeye döviz girişine sekte vuracak olması dolayısıyla olduğu ise herkesin malumu.

Yaşanan hadiseyi daha açık bir dille ifade edecek olursak, gavur gelecek, kendi parasıyla üç kuruşa denk gelen bir ücret karşılığında burada hayvanlar gibi tepinecek, benim insanıma turizm faaliyetleri kapsamında peçete tutturulacak, sonra da ardında türlü rezillik bırakıp, defolup memleketine gidecek diye, biz 80 küsur milyon insan evimize kapatılacağız.

Orada bir sığır korosu var, manzaraya bakıyor ve hep bir ağızdan, “Ama döviz getiriyor, bununla da cari açık kapanıyor.” diye bu saçmalığı gerekçelendiriyor kendince. İşin daha da vahimi bir takım vatandaş da sanki üzerine vazifeymiş gibi “e döviz geliyor, ne yapalım ki” diye boyun büküyor.

Şimdi, tek kelime ile ifade edersek, tüm bunlardan “banane”.

Türkiye Rus uçağını vurduğu ve Ruslar turist göndermeme kararı aldıklarında burada bu sıkıntının bir benzeri yaşanmıştı. O zamandan bu zamana Türkiye’nin döviz girdisi kalemlerinde turizmin ağırlığını düşürmek için bir iktisat politikası izlendi mi? İzlenmedi. Öyleyse, bugün kimsenin sırf gavur bu memlekete gelsin diye beni eve kapatmaya, hele ki işleri durdurmaya, rızık yollarını tıkamaya hakkı falan yoktur. Afedersiniz ama tükürürüm sizin döviz kapınıza. Bunun adı ekonomi yahut halk sağlığı idaresi falan değil, saçmalığın daniskasıdır.

Beğenmedikleri, burun kıvırdıkları Osmanlı, bir bölgede yetişen zirai ürünü o bölge o ürüne doymadan büyük şehirlere taşınmasına izin vermez, büyük şehirler ve memleketin tamamı o ürüne doymadan da yurt dışına bir küfe malı bile çıkarttırmazdı. Nereden nereye geldiğimize bakın.

Yazıklar olsun!

Görüş: Yavuz Beyoğlu