Genelde objektif ol denildiği vakit, birçok insanın anladığı, var olan fikrin karşında yer almaktır, tepkiseldir. Mesela: Bugün müslüman bir genç sırf objektiflik adına, İslam'ın karşı çıkmış olduğu bir durumu normal görebiliyor. Bunun temel nedeni önceki inandığı fikrin bilincinde olmaması, yeni geçtiği fikrin de bilincinde olmaması, eski fikrinin de bir noktasına odaklanması, yeni geçtiği fikrin de bir noktasına odaklanması... Bütüncül bakamaması...

Objektiflik ancak her iki fikir de iyice kavrandığı vakit etkili bir sonuç ortaya çıkarır. Bazen zeki insanların yapmış olduğu en büyük hata, diğer insanları da kendileri gibi görmeleridir. Bu da kendileri için uygun olanın diğer insanlar içinde uygun olacağını düşünmesidir. Oysa bir zeki insanın objektiflik anlayışı ile normal bir insanın objektiflik anlayışı bir değildir.

Yine normal insanlar sosyal medya, televizyon, moda, ünlü insanların davranışları, güçlü ülkelerin yönlendirmesi ile belirlenen durumları, kendi düşünceleri zannetmesi, bunun sonucu olarak ise bu fikirleri benimsemesi, özgür düşündüğünü zannetmesidir.

Oysa yapılması gereken bir olayı bütün yönleri ile ele almak. İki tarafın delillerini dinlemek ve ona göre karar vermektir; oysa birçok kişi bu duruma dikkat etmez. Yine ifade edilen durumları insanın biyolojik, psikolojik ve toplumsal düzen açısından ne kadar uyup uymadığına bakması gerekir.

Normal insanlar, karşındaki biri eleştiri sunduğu vakit, eğer bu eleştiriye yakın bir durumu yaşamış veya görmüş ise inanma ihtimali daha yüksektir. Yine sunmuş olduğu öneri hayat ve fikir dünyasına ne kadar uygun ise ya da yaşam şekline, kişilik özelliğine ne kadar uygun ise inanma ihtimali fazladır. Bu öneri veya eleştiriye farklı bir bakış açısı var mı yok mu diye bakmazlar. Ya da farklı bir bakış açısı ile değerlendirebilir düşüncesi yoktur. Var olan eleştiri veya önerinin muhtemel kötü sonuçlarını düşünmezler.

Bugün toplum içinde kandırılma, dolandırılma olaylarının bu kadar yüksek olması, var olan bilgiye sorgusuz ve sualsiz inanma güdüsünden gelmektedir. Toplum aynı bu şekilde farklı alanlarda kandırılmaktadır. Toplumsal olayların etkileri daha uzun süreli olarak göründüğü için insanlar bu durumu anlamakta güçlük çekmektedir. Oysa dolandırılan biri parayı kaybettiği dolandırıldığını anlayabilir.

Uzman kişiler, yaşı büyük kişiler, liderler, aile içi sevgi gibi faktörlerden dolayı sorgusuz, sualsız bir inanma hali, günümüze kadar gelmektedir. Bundan dolayı birçok insan uzun yıllar aynı yanlış ve batıl inançlara sapabilmektedir.

Yine normal insanlar genelde sırf vicdan azabı çekmemek için ," ya hep ya hiç "mantığı ile hareket ederler. Sevdiği kişinin yanlışını iyiye yorma; düşmanının iyiliğini ise kötüye yorma vardır. Bunda dolayı sentezci bir yapıya sahip olamaz. Bir kişinin veya topluluğun aynı anda iyi veya kötü özelliğini dile getiremez, inanmazlar. Onların gözünde ya iyi ya kötü vardır. Böyle düşünmelerinin sebebi, desteklemiş oldukları kişi veya fikrin olumsuz yönünü görmek demek, kendi fikri ile çelişme demek olarak görürler.

Yine bir kişinin bir özelliği veya düşüncesini sevdikleri vakit, diğer düşüncelerini de severler. Bunu yapma nedeni, kişi bir noktada doğru söylüyorsa diğer noktada doğru söyler inancından dolayı... Ya da kişi cesareti sevmesi bundan dolayı aksiyoner bir kişi veya topluluğa üye olması veya halim ve selim olması dolasıyla kişisel gelişim ve tasavvufi topluluklara üye olması.

Halk kesimi, olayların ideolojik altyapısını kavramaz; oysa her bir toplumsal düzen bir inanç veya ideolojiye dayanır. İdeolojiye sahip insanlar halkı etkilemek için duygusallık ile yaklaşırlar. Çünkü halk ideolojik değil, duygusal bakar olaylara... Yine halk kesimi derin manaları, terimleri anlamaz. Hayatında var olan olayları daha çabuk kavrarlar. Bundan dolayı halka basit, gündelik hayattan örnekler verilir.

Görüş: Muharrem Çetin