Frigya’nın başşehri Gordion, Sakarya Nehri ile Porsuk Çayı'nın birleştiği noktada kurulan tarihî bir şehir. Bugün, Ankara'ya 94 kilometre uzaklıkta, Polatlı'nın 29 kilometre kuzeybatısında yer alan Yassıhüyük köyünde bulunmaktadır.

Elbette Frigya denilince akla ilk gelen Kral Midas olur… “MİDAS'ın eşek kulakları vardı dokunduğu her şeyi - kızı dahil çeviriyordu GÜNEŞ metali ALTUN'a...

Meşhur mite göre;

Pan ile Apollon arasında bir müzik yarışması, yargıç Midas ve reyi Pan’a... Apollon’un hükmü: Müzikten anlamayan layıktır ancak eşek kulaklarına… Halk için için güler lakin korkudan konuşamaz; ama susar mı sular, ağaçlar ve dağlar: “Midas’ın eşek kulakları var!..” Yalvar yakar kurtulur Midas eşek kulaklarından…

Yine bir gün Dionisos’u misafir eder Midas, memnun kalır Dionisos “Dile benden ne dilersen!” der. “Tuttuğunun altın olmasını” ister kral. O andan sonra yiyeceği, içeceği ve hatta dokunduğu kızı dahi altın olur. Yine pişmandır Midas, yine yalvar yakar kurtulur bir derede yıkandıktan sonra tuttuğunun altın olmasından…

İşte Gordion şehri de ismini eşek kulaklı Kral Midas’ın babası Gordios’tan alır.

Vakti zamanında Friglerin yaşadığı bu küçük köyde bir kâhin, şehre öküz arabasıyla giren ilk kişinin kral ilân edilmesi gerektiğini söyler. Derken, Gordios görünür ufukta, bir kağnının üzerinde, yanında karısı ve oğlu Midas’la… Zeus’tan lütuftur krallık Gordios’a; o lütuf kağnıyla gelir, adanmalıdır kağnı Tanrı’ya… Gordios, kağnısını tapınağa bağlar ve “her kim çözerse bu düğümü, açılır ona Asya’nın kapıları” der…

İşte Gordios’un attığı o düğüm, Gordion’un düğümüdür ve Makedonyalı İskender’i bekler asırlarca… İskender de çözemez düğümü başta; ama korkudan kimsenin yapamadığını yapar ve Asya’nın kapılarını açar kılıcıyla otuzüç yaşında ölmek pahasına…

Gordion’un düğümünü çözen İskender, bugün müesses olan Batı merkezli dünya düzeninin de ruhuydu aslında… Persler tarafından çiğnenen Yunan’ı yeniden ayağa kaldırdı, Gordion’un düğümünü çözdü, Doğu’ya yürüyüp ayaklarının altına aldı. “Otuzüç yaşında öldü, iki kuşak sonra tanrı gibi kutsandı, o yeni bir dünyanın kurucusu, bugün YENİ DÜNYA DÜZENİ diye tekrarlanmaya çalışılanın ruhu”ydu.

Fakat ona nisbet edilen düzen çözüm değil, çözümsüzlük üretti; payına İskender’in iradesi yerine, eşek kulaklı Midas’ın arzuları düştü. “Tuttuğum altın olsun” derken altını altın, odunu odun yapan “adalet” terazisi şaştı. Tuttuğum altın olsun derken yiyeceğinin de altın olacağını, aç kalacağını düşünemeyen “bütün”den uzak; parçalanmış fikir her şeyi çözümsüzlüğe mahkûm etti. “Gordion’un düğümü”, bugün yerini Rönesans ile ilmiklenip Aydınlanma ile kördüğüm hâlini alan, finansal kapitalizm ile çözmek isteyene kesmekten başka çare bırakmayan “Yahudi-Hıristiyan Batı medeniyetinin kör düğümü”ne bıraktı.

İlâhi cilve; Batı insanı, tuttuğu altın olan Midas’ın Dionisos’a “kurtar beni bu illetten” diye yalvarması misali yalvarmanın eşiğindeyken tarih, belki de o kördüğümü yine altın ile tek bir hamlede çözecek irade timsalini bekliyor.

Görüş: Faruk Hanedar

Aylık Baran Dergisi 7. Sayı

Eylül 2022