Tarihin en hareketli dönemlerinden birinde yaşıyoruz. Hadiseler o kadar hızlı ve büyük ki, gerçekten basiretle bakamayanlar için dipsiz kuyu. Belki de modern tunç çağının sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Dünya şartlarının son derece karışık hale gelmesi yüzünden akıllara zarar komplo teorileri havada uçuşuyor. Şahsen “Deccal mi çıkacak?” diye düşünmeden edemediğim bu hengamede, Türkiye olup biten hadiselerin göbeğinde yer aldığı için bıçak sırtında gidiyor. Tam anlamıyla tarihî bir dönüm noktası üzerindeyiz.

Kazanırsak her şeyi alabileceğimiz, ama kaybedersek tarihten adımızın bile silineceği bir nokta. Artık dönüşü olmayan bir yoldur bu.

Tarihte belli dönemler insanlığın kaderi için son derece belirleyici olmuştur. Yakın tarihimizde bu tip büyük hadise 1700’lerde Avrupa’da ortaya çıkan -Karartma Çağı diye andığım- Aydınlanma Çağı’dır. Ondan sonra dünya bir daha eskisi gibi olmamıştır.

Aydınlanma adı altında maddeci ve seküler anlayışın işgaline uğrayan dünya, git gide dinsizliğe ve her türlü insanlık dışılığa sürüklenmiştir. Makine ve teknoloji arkasına saklanarak dinleri ve ahiret duygusunu tahrib etmeyi başaran şeytan ve hizmetçileri, tam bir karartma amacıyla belki de nihaî saldırılarına hazırlanmaktalar. Ahiretini berbat etmek için saptırmaya uğraştığı insanoğlunun dünyasını da perişan eden şeytan, ezelî hasmını köleleştirmek için teknoloji yoluyla sahte dünyalar inşa etmeye kadar gitmiş durumdadır. Bu vaziyette belki de topyekûn insanlığın ölüm kalım savaşı verilecek.

Görüş: İbrahim Tatlı

Makalenin tamamı için TIKLA