Giriş

Latin Amerika'nın kanlı tarihi ve dinmeyen acısının perde arkasında kimler var? Son 500 yıl içinde ve 100 yıllık yakın tarihte Latin Amerika'da neler döndü? ABD gittiği yerlere barışın yanında savaşı, yaşamın yanında ölümü götürmeye devam ediyor. George W. Bush, orman yangınlarını önlemek için ormanları kesmeyi önerdiğinde yanlış anlaşıldı. Ancak ABD tutarsızlığın içerisinde tutarlılık arayarak yakın tarihte tüm dünyaya bu sakat anlayışını kabul ettirdi. ABD’nin elitleri der ki; "Baş ağrısını tedavi etmek için ağrı çekenin kafasını uçurmalı, Irak halkını korumak için Irak'ı bombalamalıyız." Bu bakış açısıyla paradokslar içerisinde bir dünya düzeni sürmektedir. (Eduardo Galeano, Paradojas)

Latin Amerika bölgesi Meksika'nın ABD sınırından başlayıp güneyde Şili'nin en güney ucuna kadar uzanan büyük bir kıtadır. Literatürde Latin Amerika jeopolitiği üzerine kısıtlı çalışmalar bulunsa da, bu ülkelerde İspanyolca, Portekizce, İtalyanca, İngilizce gibi dillerin konuşulması münasebetiyle bölgeye Latin Amerika denildiği çalışmalarda belirtilmektedir.  Bu anlamda, Latin Amerika teriminin 1800'lerde Fransız İmparator 3. Napolyon tarafından ortaya atıldığı da belirtilmektedir.

Latin Amerika'da Darbeci Yönetimler ve Siyasal İstikrarsızlık

Latin Amerika ülkelerinin dinî, ırkî, nesebi kimlik sorunlarının yanısıra siyasî ve ekonomik sorunları bilinmektedir. Eski, yeni ve modern sömürgecilik ve emperyalist paradigma, adalet ve hukuk mekanizmalarının işleme sorunu gibi meseleler tarihin hiçbir döneminde tam anlamıyla çözülememiştir. Devlet yapıları ve devlet algıları birbirlerinden farklı da olsa oldukça benzer ve ortak bir geçmişe sahiptirler. Bu bağlamda, Latin Amerika askeri darbeler ile tanınmaktadır. Halk ayaklanmaları ve isyanlar Latin Amerika bölgesinin Orta Doğu ile ortak özelliğidir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş sürecinde Latin Amerika'da ardı sıra darbeler gerçekleşmiştir. 1954 Paraguay, 1964 Brezilya, 1971 Bolivya, 1973 Şili, ve Uruguay, sonrasında 1976'da Arjantin'de askeri darbeler yapıldı ve Latin Amerika'da darbeciler arasında kıtasal bir denetim kurulmuştu. (bilimveutopya.com) ABD destekli bu askeri darbeler Latin Amerika'da huzurun ve istikrarın sağlanmasını engelledi. ABD, Soğuk Savaş döneminde bölgeyi komünizmden korumak iddiası ile hareket kabiliyeti bulmuş ve kendi çıkarları ile örtüşmeyen antikomünist ideolojiye yakın ülkeleri dahi askeri darbeler ile köşeye sıkıştırmıştır.

21. yüzyılın ilk çeyreğinde ise Latin Amerika’da önce 2002'de Hugo Chavez'e ardından 2019 yılında gene bir diğer Venezuela devlet başkanı Nicolas Maduro'ya darbe girişiminde bulunulmuştu. 2014'te ve 2016'da Brezilya devlet başkanı Rousseff'e darbe girişimi olmuştu. Maduro darbe girişimi sırasında yakalananların ABD destekli ve ABD vatandaşı olduklarını belirtmişti. Venezuela, Brezilya, Kolombiya, Bolivya, Uruguay, Ekvator darbelerinin ABD destekli olması bir yana Latin Amerika halklarının Ortadoğu'daki gibi çok kolay sokağa inmesi, ayaklanmalar ve isyanlar çıkartması bugün hala daha devlet geleneği ve devlet otoritesinin tam anlamıyla oturmadığını göstermektedir. Kitle hareketliliği sebebiyle yakın tarihte Venezuela'da Perez, Arjantin'de De La Rua, Brezilya'da Collor, Ekvator'da Buccaran ve Peru'da Fujimori iktidardan devrilmişlerdir. (James Petras) Yaklaşık 5-10 yıl da bir darbe olan bir bölgenin huzur, barış ve istikrara kavuşması mümkün değildir. 

Çoğu askeri darbenin ülkede yaşanan kaosun sonlandırılması amacıyla yapıldığı öne sürülmüştür. Oysa bu müdahalelerin, statükodaki değişimin önüne geçmek ve egemenlerin çıkarlarını muhafaza etmek için gerçekleştirildiği bilinen bir şeydir.

Güncel jeopolitik ve coğrafi çalışmalar incelendiğinde, Latin Amerika'da, ABD ve İngiliz sömürgesi ve mandası olan onlarca ülke, bölge, belde bulunmaktadır. Soğuk Savaş sonrasında Geleneksel Sömürgecilik kavramı değişmiş yerini Post-Modern Sömürgecilik ve Yeni Emperyalizm kavramları almıştır. Bu süreçte Latin Amerika kendi sahip olduğu zenginlikleri kaybetmiştir ve günümüzde Latin Amerikalıların yüzde yetmişinden fazlası yoksulluk içinde yaşamaktadır.

Sonuç

Latin Amerika'nın makus talihi ve çileli halkları yüzyıllardır konuşulmaktadır. Bu sıcak topraklara barış, huzur, istikrar gibi kavramlar çok uzak durmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi dünyanın en değerli yer altı kaynaklarına sahip Latin Amerika bölgesinin uluslararası sistemin süper güç diye ifade edilen aktörleri tarafından darbeler ile terbiye edilmeye çalışılan bu topraklar da adil bir dünya düzenini beklemektedir. Tüm dünyayı kana bulayan ABD'nin kanlı ve kirli ellerini Latin Amerika'dan çekmesi için de bir kıvılcım bekleniyor.

Tarih birçok kez mazlumun da galip gelebildiğini, savaşın sadece askerî güç ile kazanılamayacağını göstermiştir. Tıpkı Taliban örneğinde olduğu gibi… Latin Amerika’da da Amerikan emperyalizminin yenilebileceğinin sinyalleri görülmektedir. Küba'da ABD destekli bir terör organizasyonu dağıtılmış ve gene yakın süreçte Venezuela, ABD'nin yönetimindeki bir hükümet darbesine karşı direnmiş ve kazanmıştır. Kolombiya'da Halkçı ve Gerilla hareketleri ABD askeri müdahalelerine rağmen gelişmeye devam etmektedir. Zalimler eninde sonunda kaybetmeye mahkumdur. ABD yakın dönemde birçok mücadeleyi kaybetti, Afganistan'da, Suriye'de, Çin ile ekonomik kavgasında olduğu gibi Latin Amerika'da da başarıya ulaşamayacaktır.

Görüş: Mustafa Kökmen

Baran Dergisi 766. Sayı