Sudan, İslam Dünyasının gözbebeği olması gereken bir ülke. İslam Dünyası, Sudan'a Avrupa'nın, Amerika'nın, Çin'in, Rusya'nın gözüyle bakamaz, asla bakmamalı. Hatta Mısır'ın gözüyle de bakmamalı.

Sudan çok eski tarihi ile, köklü eğitim kurumlarıyla, gelenekleriyle, halkının İslam'a olan samimi bağlılığıyla, bulunduğu coğrafyayla, jeopolitik yönüyle çok farklı ve çok önemli bir ülke.

Büyük Afrika Üniversitesinde Afrika'nın hemen her yerinden gelip okuyan öğrenciler sayesinde Afrika'nın neredeyse bütün bölgelerinde etkisi olan bir ülke Sudan.

Sudan, geleceğin dünyasında, herkesin kapısını çalmak zorunda kalacağı, herkesin iyi geçinmek zorunda olacağı bir ülke. 

Sudan, gelecekte Hz. Yusuf (AS)'un Mısır'ı gibi herkesin muhtaç olacağı bir ülke. Bakmayın şimdi birtakım sıkıntılarla boğuştuğuna. Gelişmemiş olduğuna, dünyanın fakir coğrafyalarından biri olarak görüldüğüne.

Sudan halkı çok kanaatkâr, elindeki bir lokma ekmeği bölüşebilecek kadar cömert, her hal ve şartta şükretmeyi başaran, daima mütebessim olabilen, zorluklara göğüs gerebilen, çok sabırlı, çok dayanıklı bir halk.

Sudan, sahip olduğu yeraltı zenginlikleri ile, bir milyardan fazla nüfusu besleyebilecek tarım potansiyeliyle, hayvancılıkta dünyanın en iyi ülkesi olabilecek kapasitesiyle gelecekte tüm dünyanın kapısını çalacağı bir ülke.

İslam dünyası, bugün Sudan'a sahip çıkmalı. Bunu kardeş Sudan halkı için yapmalı, yapmak zorunda. Şunu da bilmeli ki bugün Sudan'a sahip çıkarsa ilerde de Sudan, tüm İslam dünyasına fayda sağlayacaktır.

Sudan'ın büyük problemleri varmış gibi görünüyor. Mevcut durumu görenler böyle zannediyorlar. Evet Sudan'ın problemleri var ama bunlar, başka ülkelere göre çok daha kolay, çok daha az maliyetlerle çözülebilecek problemlerdir.

Aynı özelliklerde ve uzunlukta bir yolu, arazisi engebeli, dağlık ülkelerdekinin onda bir maliyetiyle Sudan'da yapabilirsiniz. Dolayısıyla Sudan'ın ulaşım problemi çok düşük bir maliyet ile çözülebilir.

Sudan'ın enerji problemi de diğer ülkelere göre çok rahat çözülebilir. Günlük güneşlenme süresi ortalama 12 saati bulan Sudan'da güneş enerjisine dayalı sistemler kurularak Sudan'ın ihtiyacından kat kat fazla enerji üretilebilir.

Ulaşım ve enerji sorunları çözüldüğünde güvenlik problemi asgari düzeye iner. Sudan halkı toprağının başına döner. Tarım ve hayvancılık canlanır. Sudan'da tarım ve hayvancılık alanlarında önemli yatırımlar yapılmalı ve elde edilen ürünün ihracatı sağlanmalı. Bu yapıldığında Sudan, kişi başına düşen milli geliri sayılı ülkelerden biri haline gelebilir. Bugün Sudan'da, Hollanda gibi ülkelerin yaptığı düzeyde gelişmiş, teknik bir tarım yapılsa, Sudan bütün Afrika'yı ve Arap Yarımadası’nı besleyecek kadar gıda üretebilir. Endüstriyel tarım ürünlerinde (pamuk, yağlık tohum, vs.) dünyanın bir numarası olur. Allah’ın Sudan'a bahşettiği coğrafyada iki Nil Nehri'nin su potansiyeli ve güneş enerjisinin sınırsızlığı ile Sudan’ın geleceğin yıldızı olmaması için hiçbir engel yok.

İslam Dünyası, İslam Kalkınma Bankası aracılığı ile ilki enerji, sonra raylı sistemle ulaşım, sonra da tarım olmak üzere bu üç alanda Sudan'a 10 ya da 15'er  milyar dolarlık yatırımlar yapsa hem Sudan'ı refaha kavuşturur hem de kendi gıda güvenliğini sağlamış olur. Bu yatırımları teknik alt yapısı olan İslam ülkelerinin imkanlarından yararlanarak bizzat projelendirip yapmalıdır. Alın size para, bunları yapın tarzında olmamalıdır. Şu anda teknik alt yapısı yetersiz olan Sudan, bunun altından kalkamayabilir.  Bu nedenle İslam Kalkınma Bankası, proje teslim esasına göre teknik alt yapısı olan İslam ülkelerindeki firmalar aracılığı ile bu işleri yapmalıdır.

Bu anlattıklarınız, Sudan'ın, Sudanlı kardeşlerimizin geleceği olduğu kadar İslam Dünyasının da geleceği meselesidir.

Bugün İslam Dünyası, Sudan'ı kimin yöneteceğine karışmamalı, Sudan halkına yönetici belirlemeye kalkmamalı. Kendi üzerine düşeni yapıp yukarıda zikrettiğimiz projeleri gerçekleştirip Sudan halkının hizmetine sunmalı. Sudan'ı kimin yöneteceğine Sudan halkı, Sudanlı kardeşlerimiz karar vermeli.

Tabii ki İslam Dünyasına bunları söylerken emperyalist Batı'nın Avrupası ve Amerikasıyla Sudan'da yönetici belirlemeye, Sudan'daki siyasi çekişmelerde, iktidar kavgalarında taraf olmaya zırnık hakları yoktur. Bu hadsizliklerine de asla izin verilmemeli. İslam Dünyası, bu konuda da Batı’ya haddini bildirmeli ve Sudan halkının özgürce yönetimini belirlemesi için emperyalist sömürgecilerin müdahalesine izin vermemeli.

Rabbim Sudan'ı ve Sudanlı kardeşlerimizi aydınlık güzel günlere tez zamanda kavuştursun.

Amin.

Görüş: Abdülhamid Kalemli