Bitmek bilmez bir öfke, artarak çoğalan bir nefret ile saldırıyorlar…

Meyhanede bir ayyaş yanındaki kadına saldırdığında İslam’a kusuyorlar öfkelerini. Müptezel bir yurt görevlisi bir çocuğa musallat olduğunda, kumar masasındaki bir sanatçı (!) garsoniyere, alkol ve uyuşturucuyla beyni haşlanmış bir sapık karısına saldırdığında, bir doktor hastasını taciz ettiğinde, bir parti yöneticisi gariban partiliyi, bir amir yanındaki memuru, bir öğretmen öğrencisini, bir hoca talebesini, bir papaz çocukları taciz ettiğinde bile bu zihniyetin ilk ve tek yaptığı şey İslam’a ve Müslümanlara saldırmak oluyor…

İnsan bir yanıyla en şerefli, diğer yanıyla şeytanın çırağı... Yaratılışıyla böyle. Bu yüzden din var, kurallar var. Bu yüzden İslam, şerefli yaratılan insanın, insan kalabilmesi için kurallar koymuş. Sen o dini-kuralları yok etmeye çalışıyorsun, sonra da neden böyle şeyler çoğalıyor diyorsun.

Suçu oluşturan sebepleri ortadan kaldırmadan suçu engelleyebilir misin? İnsanlık tarihinden beri suç da var, günah da. Olacak da... Yunus’un dediği gibi “adalet şeriattandır kadıdan değil!” Kanunlarının kaynağı ne? Sen suçu oluşturan sebepleri savunurken, suçludan nasıl şikâyet edebilirsin?

“Biz suçlu kim olursa olsun cezasını çekmeli, suçluya ceza verelim ama suçu oluşturan kötü düzeni de değiştirmeliyiz” diyoruz. “Suçu oluşturan sebepler ortadan kalmadan suç engellenmez, gelin insanca yaşamak için bu kötülük zeminini ortadan kaldıralım” diyoruz; ama siz o kötülük zeminini savunuyorsunuz.

Tecavüzcüye, hırsıza, arsıza, katile, çocuklara musallat olana, kötülüğü yaygınlaştırana, kötü olanı emsal gösterene İslam’ın verdiği ceza ile sizin savunduğunuz düzenin verdiği cezayı konuşalım gelin!

Mesela bizi dinlemiyorsanız, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre söyleyelim, cinayet, taciz, kadına şiddet ve kazaların yüzde yetmiş beşi alkollü insanlar tarafından yapılıyor. Hadi alkolü konuşalım?

Dünyadaki adaletsizliğin, sömürünün, işgal ve savaşların sebebi sizin savunduğunuz emperyalist Batı düzeni ve yaşam tarzıyken ısrarla Batı’yı ve Batı yaşam tarzını savunmanızı konuşalım!

Siz, kötülüğü doğuran, sizin savunduğunuz düzen ve yaşam tarzı olmasına rağmen, her suç ve kötü üzerinden bütün Müslümanları ve daha ileri gidip İslâm’ı yargılama peşindesiniz…

Biz devamlı “hadi gelin, katilleri, çocuk istismarcılarını, tecavüzcüleri, hırsızları, arsızları, gençleri kötü yola sevk eden ahlaksızları, aileyi yok etmek isteyen onursuzları hesaba çekelim” diyoruz. “Vatanı bölmek isteyen hainleri, Batı yaşam tarzını zorla dayatan Batıcıları, milletin değerlerine saldıran sefilleri, uyuşturucu baronlarını, sermaye tekellerini, emperyalizmle işbirliği yapanları, çocukların sadece bedenini değil ruhunu da iğfal eden sefilleri hep beraber yargılayalım” diyoruz.

Pazarlıksız, kim kimin meşrebinden gurubundan bakmaksızın diyoruz. Ama siz, sizinkilerin yanlışını örtüp başkasının yanlışını Müslümanlara mal etme peşindesiniz.

Çünkü siz iyi, doğru ve güzelin peşinde değilsiniz. Sizin, size verilen mama ile İslam ve insan düşmanı Batının kuklası olmaktan başka vazifeniz yok. Görevi bitince çöpe atılan kukla olmaktan öte kıymetiniz de yok…

Tarikat dediğiniz bir dine inanan insanların bir araya gelerek oluşturdukları yapı. Bir yol… Teşbihte hata olmaz, teşekkül oluşturma manasına aynı Atatürkçü Düşünce Derneği gibi. Veya Masonlar gibi. Veya daha uç örnek, LBGT gibi… Tarikatlar İslam’ı nispet alıyor oluşumunda, diğeri Batıyı, bir başkası uçkurunu, bir başkası dinsizliği… Her biri bir tarikat, bir yol bu saydıklarımın o manada. “LGBT’ye dokunma!” diyenlerin İslami olan oluşumları kapatmak istemesine ne denir?

Nefsine esir olup azgınlaşan kim olursa olsun, hangi meşrepten, hangi meslekten, hangi cemiyetten olursa olsun telin edilmesi gereken fiildir. Cezalandırılması gereken suçludur. Yok edilmesi gereken suçu oluşturan sebeplerdir. Ama siz her seferinde bunları değil de İslam’ı yargılamak, İslam’ı yok etmek için saldırıyorsunuz. Müslümanları yok etmek… Farkındayız ve yemiyoruz bu oyunlarınızı. Kötülüğü besleyen de sizsiniz, destekleyen de. Kötü olan sistemi, kötülük doğuran yaşam tarzını, kötüyü örnek gösteren ahlaksız enformasyonu savunup sonrada ‘biz kötü ile mücadele ediyoruz’ demeniz kocaman bir yalan. Sadece gücü ele almak, iktidarı ele geçirmek ve sonra da aynı geçmişte olduğu gibi bu ülkeyi talan etmek peşindesiniz…

Sökmez bu numaralar artık. Sizin ahlaksızca, İslam düşmanlığı için oluşturduğunuz algı operasyonlarına karnı tok bu milletin. Ve artık bu algı oyunlarıyla Müslümanları sindirme devriniz bitti. Emperyalistlerinin hazırladığı tezgahla, maşaların eliyle gücü ele geçirme devri bitti. Müslümanlar doğruya doğru, yanlışa yanlış diyor ve İslam düşmanlarının oyunlarının da farkında artık.

Peki gerçekten nedir bunların bu kadar öfkeli olmasının sebebi?

Bırakın bu toprakları, cihanın üçte birini fethettiğinde bile kimselere zulmetmemiş Müslümanlarla nedir bunların zoru? Yüz yıldır eğitimden hukuk sistemine, ekonomiden kültür alanına her yer “laik Batıcı, seküler” renkteyken, okula giden her çocuk, iş hayatına atılan her ferdin laik, seküler ve batıcı şekilde eğitilip yaşam tarzını batıcı şekilde sürdürmesi için her yönden dayatılan kurallar, baskılar, kanunlarla dolu bir sistemde ve sistem hala laik seküler Batıcı bir sistem olmasına rağmen bu zihniyetin her kötü şeyi İslam’a mal etme çabası nedendir?

İslamî bir düzen varmış da, bu millet İslamî kurallara göre yetiştirilip İslam hukukuna göre cezalandırılıyormuş gibi kudurmuşçasına İslam’a saldırmalarındaki ana sebep nedir?

Bunu biraz açalım.

Aslında mesele kimin kime yer gösterdiği, kimin kime yer göstereceği kavgasıyla alakalı.

Son yüz elli yılda savaşlar da dahil 200 milyondan fazla insanın ölümünden doğrudan veya dolaylı olarak sorumlu olan Batının, son yüz elli yılda savaşlar da dahil 3 milyon insanın dahi ölümünden sorumlu olmayan Müslümanları, son yirmi yılda kendi tezgâh ve algı oyunlarıyla “terörist, vahşi, katil, şiddet yanlısı” olarak lanse etme çabasının tezahürleri bunlar. Çünkü Müslümanların ayağa kalktığını, köhne ve zalim düzenlerinin sona yaklaştığını görüyorlar. Çünkü ancak böyle yalan dolan algı operasyonları dışında İslam’ı engelleyemeyeceklerini biliyorlar.

Kötülüğün kaynağı ve sebebi iken kötü sizsiniz diye bangır bangır bağıran ve maalesef cahilleri kandırabilen Batının kuklaları…

Tarihinde hiç soykırım olmayan Müslüman Türk devletini, tarihi ve bugünü soykırımla dolu Batının geçmişini aklamak ve “kötülük çukurunda siz de varsınız ve eşitiz” diyebilmek için, tarih önünde lekeleyebilmek için “Ermeni soykırımı” ile suçlama çabaları bu anlayışın ürünüdür.

Diğer bir nokta ki, “tarikatlar kapatılsın” yaygarasının diğer bir sebebi 15 Temmuz gecesinde gizli. Bu zihniyet, seçimle, yani devamlı dillendirdikleri gibi demokratik yolla bir daha iktidarı alamayacaklarını biliyorlar. 15 Temmuz’da Amerikancı-Batıcı güruhun karşısına, Tayyip Erdoğan’ın sağlam duruşu ve bahse konu olan “tarikatçı” denilen, “İslamcı” denilen insanlar durdu. Müslümanlar darbeye direnirken seküler laikler ise tanklara selam duruyordu. Bu gün sokaklarda Tarikatlar kapatılsın diye şov yapan sol görünümlü Amerikan kuklaları, emperyalist darbeye destek veriyordu.

(15 Temmuz işgal girişiminde faturayı sadece Fetö’ye kesmek tamamen gaflettir. 15 Temmuz Amerikan darbesiydi ve içinde bugün sahalarda muhalefetçilik oynayan belli kesimler de dahil bir çok grup vardı. Amerika’nın “bizim çocuklar başardı” dediği 1980 ve 28 Şubat darbesinde Kemalist görünümlü darbeciler ön plandayken, 15 Temmuz’da İslamcı görünen Fetöcüler ön plandaydı ama hepsi işin içindeydi.)

“15 Temmuz işgali neden başarılı olmadı” sorusuna cevap bulmak için ABD ve Avrupa’dan STK, düşünce kuruluşu veya üniversitelerden çeşitli araştırmalar yaptılar. Ülkemizdeki partner kurum ve kişiler üzerinden yapıldı bu araştırmalar. Neticesinde o darbede sokakları dolduran insanların, can pahası tanklara direnenlerin çoğunlukla İslamcı kimlikli, tarikata bağlı, Ehli Sünnet Müslüman Anadolu çocukları olduğunu tespit ettiler.Bu tespiti daha da ayrıntıya döktüklerinde bu gün hedefe konulan kim varsa, itibarsızlaştırmak istenilen kim varsa pazarlıksız Allah ve vatan için can vermeye hazır olan kesimlerdi.

Dikkat edin, emperyalizme hizmet eden sol görünümlü, laik Kemalist görünümlü, İslamcı görünümlü bazı gruplar, mezhepsizlik cereyanını savunan ehli sünnet düşmanı, İrancı, Suudcu vs., Batıcı yapılar… Hepsi benzer mahfillerden yönetilen ve nihai noktada aynı çizgide buluşan İslam ve vatan düşmanı yapılardır. Birbirinden çok farklı görünseler de bugün olduğu gibi, ortak hedef için aynı safta buluşturulur ve aynı gayeye hizmet ettirilirler.

Batı sistematik çalışmayı iyi bilir. Analiz eder, harekât planı hazırlar ve hamlesini yapar. O dönem yapılan araştırmalarla, bugünler için hazırlığını yaptı. 15 Temmuz’da aslanlar gibi meydana çıkan ve alçak işgalcilere karşı direnen belli kişiler itibarsızlaştırıldı. Hatta bazıları çıktığına pişman edildi. Fetö üzerinden cemaatçilik, tarikatlar, İslami çalışmalar sürekli dile dolandı ve itibarsızlaştırmak için her şey yapıldı. En son yaşanan hadisede olduğu gibi, tarikatlar, tamamen yok edilmek isteniyor.

Çünkü seçim yaklaşıyor ve seçimde yine iktidar olamayacaklarını biliyorlar.

CHP öncülüğünde bir araya gelen muhalefet, Batı tandanslı bir yapı ve iktidara gelirlerse Batının istediği şekilde davranacaklarını açıkça deklare ettiler. ABD’den danışman, İngilizden finans, Almandan akıl, Fransızdan fikir alarak Türkiye’yi yöneteceklerini alenen duyurdular ve destekçileri bu nasıl olur bile demedi. Kartlar açık oynanıyor artık ama buna rağmen iktidar olamayacaklar…

Bunu biliyorlar.

Bunun için önce seçimde “kesin iktidar biziz, kamuoyu araştırmaları böyle diyor” diyerek sanki yüzde yüz kazanacakmış algısını pekiştirmek istiyorlar. Bu algı oturmuşken gidilen seçimleri kaybederlerse de de sarılacakları şey, “hile yaptılar!” olacak… Kanaatimce bu söylemle son bir kez daha sokakla, darbe ile iktidarı almak isteyecekler. İşte bu noktada karşılarında milletin durmasını istemiyorlar. Çünkü kendileri azınlık. Hep azınlık oldular; ama en çok ses onlardan çıktı. Çünkü emperyalist efendileri onlara sonsuz destek verdi her dönem. Demokrasi için, Batının vadettiği makamlar için, laiklik için kimse ölüme yürümez. Ama Müslümanlar Allah ve vatan aşkıyla deyip dillerinde tekbir çıkar meydana, tankın önünde durur ve şehadete koşar… İşte o Müslümanların sokağa çıkmaması gerek. Nasıl engel olunur buna? Son birkaç yıldır yapılan operasyonun gayesi ve yapmak istedikleri şey bu.

Tarikatlar kapatılsın diyorlar. İyi de, tarikatlar zaten kapalı. Dernek etrafında bir hoca efendiyi seven insanların kendi hallerinde çoluk çocukları imanla yaşasın, ahlaklı, vatanını milletini seven insan olsun diye yapılan faaliyetler bunlar. Yoksa Cumhuriyetin kuruluşuyla kapatıldı o tarikatlar.

İnsanın ferdî tekâmül yolu olan tasavvufun, İslam’ı yok etmek ve insanı imansızlık çukurunda boğmak isteyen İslam düşmanlarının faaliyetleri yüzünden iman kurtarma davasına soyunduğu ve bu sistemin baskısı altında yürüttüğü faaliyetlerin içine yanlış kişi ve uygulamalar da zaman zaman maalesef girebildi.

Bu cumhuriyet kurulurken tarikatlar, İslami yapılar kapatıldı ve öncü Müslümanlar yok edildi. Süreci hepimiz biliyoruz. Osmanlı zamanında Meşayih Kurulu vardı. Kimse kafasına göre şeyhlik ilan etmesin, meseleyi istismar etmesin diye, kontrol mekanizması… Cumhuriyet kuruldu, İslam’a dair olan her şeyi yok etmeye başladı ve laiklik dinini dayattılar millete.

Müslüman halk İslam’dan vazgeçer mi? Bin yıldır devam eden İslam’ı öğrenme, yaşama ve yaşatma çabaları bu sefer tabiri caizse “merdiven altı” şekilde, gizlice faaliyet yapmaya döndü. Bu bir taraftan istismar kapılarını da açtı. Fetö’yü doğuran Kemalizm derken boşuna demedik. Siz İslam’ı yok etmek için her zulmü yaparsanız, Müslümanlar da inançlarını öğrenmek, savunmak için her yolu dener. O arada da istismar eden kişi ve yapılar çıktı elbet. Neticede istismarcı da çıktı, İslam diyerek papazlık yapan da, milletin malına canına kasteden de…

Sistem, laik Batıcı seküler bir sistem. Sorumlusu Müslümanlar olacak değil ya! Bir öğretmen çocuk tacizi yaptığında bütün okullar kapatılsın mı diyorsunuz? Veya bir grubun ferdi, bir doktor, bir meslek örgütü, parti… Hepsine onlarca örnek hadise var yaşanmış.

Son olarak, Rahmetli Mahmut Efendinin cenazesi bunların aklını aldı. Cenazede 5 milyon Müslümanı gördüklerinden beri ne yapsak da bunları tasfiye etsek derdindelerdi. Şimdi ısrarla İsmail Ağa üzerinden delirmiş gibi saldırma sebepleri bu.

Bunu asla unutmayın; İslam’a düşman olan vatana da düşmandır!.. Bakın bir şöyle etrafınıza. İslam düşmanlığı yapanların ortak noktası vatana da düşman olmalarıdır. Bunlar bu ülkeyi Batının kuklası yapmak için çalışırlar. Bugüne kadar, parti pırtı işini bir kenara bırakın, bu ülkenin menfaatine olan hangi işi desteklemiş, hangi başarıyı alkışlamış, hangi yiğidin yanında durmuş, hangi icadı savunmuş, hangi fabrikayı açmış, hangi politik hamleye omuz vermiş söyleyebilir misiniz?

İslam’a düşman olan vatana da düşmandır. Ve Anadolu Müslümanların vatanıdır. Müslüman vatanında İslam’a düşmanlık edenlerin yeri yok artık! Bu saatten sonra Müslümanlar mı devleti yönetecek yoksa İslam düşmanı Batıcı güruh mu; kavga bunun üzerine yapılıyor…

Görüş: Tayyar Tercan