Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir otelde düzenlenen AK Parti Hatay Genişletilmiş İl Danışma Toplantısı'na katılarak partililere hitap etti.

Erdoğan, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, adalette, emniyette, enerjide ve tarımda yapılan hizmetleri ele aldı ve tüm bu hizmetlerin gençlere anlatılması konusunda uyarılarda bulundu.

Muhalefet partilerinin ülkeye ve millete bu hizmetleri açıklayacak vizyonlarının olmadığını millete anlatılması gerektiğini vurguladı.

Fakat soruyoruz; Bunca yol, köprü, tünel hangi ideale çıkar?

İdeal fikri şart

2002 yılında iktidara gelen Ak Parti, o günlerden bugünlere iktidarda kalabilmesini, 90 küsur yıldır milletin ruh köküne düşmanlık eden, Müslüman Anadolu insanını dininden, dilinden, evinden koparmaya, mazisiyle irtibatını tamamen ortadan kaldırmaya, inancını ifsat etmeye çabalayan Kemalizm’e ve Kemalizm’in müesseseleşmiş hâli olan CHP’ye rakip olarak siyaset sahnesine çıkmasına borçluydu. Yani, milletine tam mânâsıyla ideal bir fikir vazetmese de, hiç olmazsa bu ideali vehmettirmesi bile 15 senedir taraf olduğu her seçimi kazanmasına vesile oldu. “Kimliği” ve millette vehmettirdiği dolayısıyla, müesses nizam tarafından her dönem yeni saldırılara maruz bırakılması, Ak Parti’ye gösterilen teveccühün artmasını sağlamıştır.

Bu süre zarfında iktidar partisi güçlenirken Kemalistler her geçen gün daha da zayıflamış, can çekişir vaziyete gelmiş; Türkiye ise az da olsa yaşanabilir bir ülke hâlini almıştır. Buna mukabil en büyük problem, yani Batıcı Kemalist rejimin kendisi yerli yerinde durmaktadır. Ak Parti döneminde ulaşım, sağlık, ekonomi, eğitim gibi sahalarda yapılan reformlar ve iyileştirmelerin, sosyal hayata dair birtakım düzenlemeler, yapılan hizmetler elbette görmezden gelinecek değil. Fakat tüm bu hizmetler, ulaşılmak için çaba gösterilecek birer ideal değildir, belki menzile ulaşmak adına durak-gaye olabilir ve bugün bizim en büyük problemimiz ise gayelerin idealleştirilmesi, ideal fikrin ise daima ötelenmesi olmuştur.

Herhangi bir ideale nisbetle kurulmamış olan iktidar partisi, kendisini karşısında konumlandırdığı Kemalistlerin ve diğer şer odaklarının çapsızlığı da ortaya çıkınca, ideali, demokrasinin bir gereği olarak bir sonraki seçimleri kazanmaya, duble ve örülmüş yollar yapmaya, köprüler inşâ etmeye, övünülecek bir şeymiş gibi dünyanın en büyük adliyelerini (bir memleketteki adliyelerin büyüklüğü o ülkedeki suç miktarıyla doğru orantılıdır), en ferah hastanelerini, en modern okullarını inşa etmeye irca etmiştir. Toplumumuz da iktidar sahiplerine paralel bir şekilde idealsizlik girdabında ister-istemez savrulmaktadır. Bir misal; bugün hem siyasîler, hem de toplum gerçekleştirilecek olan seçimlere kilitlenmiş vaziyette… Bu seçimlerden müsbet bir sonucun çıkması idealleştirilmekte. Peki, 2023 seçimleri sonuçlanınca ne olacak?

Türkiye hangi ideal mefkûreyi merkeze alıyor?

Esas itibariyle, devlet, bir mefkûre çerçevesinde içtimâî hayatın en girift noktalarına kadar nüfuz ederek ahengi tesis eden en kapsamlı oluşumdur; ahlâkın en yüksek halidir. Türkiye’nin ise herhangi bir ideal mefkûreyi merkeze almadığı aşikâr... Senelerdir saldırılara maruz kalan ve son olarak 15 Temmuz’da bu saldırılara karşı cansiperane bir mücadele ortaya koyan Müslüman Anadolu halkı, bu mücadeleyi sadece yollar, köprüler ve betondan binalar için vermedi; dolayısıyla Müslüman Anadolu halkı rahatsız! Şimdi mevcut idarenin bir karar verme zamanı… Devletimizin ve milletimizin ideali ne? 90 küsur yıldır Müslüman milletimize kan kusturan Kemalizm ve diğer bütün şer odakları ile devam mı; yoksa İslâmî ve millî bir dünya görüşü ve bu görüşe istinad eden yepyeni bir rejim mi?