Suriye’deki en etkin gruplardan birisi olmasına mukabil Türkiye’de tam olarak bilinmemesi hasebiyle HTŞ hakkında bazı bilgiler vermeyi uygun gördük.

Arap Baharı öncesinde bölge ülkelerinde yapılanması olan Tanzim Cemaati (El Kaide), olayların başlangıcı sonrası sahaya dönük faaliyetleri yoğunlaştırdı. Mart 2011’de Suriye’de silahlı mücadelenin başlaması sürecinde Tanzim Cemaatinin Irak kolu tarafından Suriye’de El-Nusra Cephesi kuruldu. Nusret Cephesi onlarca yıl süren cihad tecrübesi ve geniş networku ile kısa sürede yapılanmasını tamamladı. Başlangıçta çatışmalara katılmakla birlikte sivil halka dönük insani yardımlarla gündeme gelen örgüt halk tarafından kabul görmüş oldu. “El Kaide içindeki yenilikçi akım” olarak görülen El Nusra yeni metotlarla sahaya başarılı bir şekilde tutundu. Bağlı olduğu El Kaide’den dolayı “yabancı savaşçı” olarak bilinen muhacir mücahidlerin de büyük kısmını bünyesinde topladı. Gerek El Kaide’den kalma birikim gerekse yeni metotları kullanmaları Nusret Cephesi’ni sahada güçlü aktörler arasına dahil etti.

Savaş mücahidlerin lehine devam ederken Irak’ta IŞİD güç kazanmış, El Nusra’nın kendisine bağlı bir örgüt olduğunu iddia etmişti. Nusret Cephesi lideri Muhammed Fatih Cevlani yaptığı açıklamayla kendilerinin IŞİD’e değil El Kaide’ye bağlı olduklarını söylemişti. El Kaide lideri Eymen el Zewahiri ise IŞİD’in Irak topraklarında, Nusret Cephesinin Suriye sahasında faaliyet yürütmesini emretmişti. Buna rağmen IŞİD -özellikle Musul’u ele geçirip Hilafet ilan etmeleri sonrası- kendilerinin devlet El Kaide’nin örgüt olduğunu öne sürüp bu emre karşı çıkmıştı. Bu anlaşmazlık sonrası IŞİD ile -başta El Nusra olmak üzere- muhalifler arasında silahlı çatışmalar başlamıştı. Bu çatışmalar rejim karşısında muhaliflere ağır darbe indirmiş, sahada muhaliflerin elindeki toprakların büyük kısmının rejim ve YPG tarafından ele geçirilmesine sebep olmuştur. Başta Rakka olmak üzere muhaliflerin elindeki stratejik bölgeler IŞİD’in eline geçti.

Nusret Cephesi Temmuz 2016’da stratejik bir kararla El Kaide’den ayrıldığını açıkladı. Bu karar cihadi camialarda uzun süre tartışmalara sebep olmuştu. Kararın El Kaide ile istişareler sonunda -Eymen el Zevahiri’nin naibi Ebu Hayr’ın muvafakat vermesiyle- alındığı belirtilmişti. Ayrılık sonrası Fethu’ş Şam ismini alan örgüt diğer cihadi örgütlerle birleşme için çeşitli girişimlerde bulunmuştu. 2017 yılında Halep’in düşmesine müteakip Fethu’ş Şam, Ceyşu’l Sunne, Ensaruddin, Liva el Hak ve Nurettin Zengi grupları kendilerini feshederek Heyet Tahrir el-Şam (Şam’ı Özgürleştirme Heyeti) adı altında birleşti. Heyet’in genel emirliğine Ahraru’ş Şam’ın eski lideri Ebu Cabir eş Şeyh getirildi. Askeri genel emirlik Fethu’ş Şam’ın lideri Ebu Muhammed Fatih Cevlani’ye verilmişti.

Türkiye-Rusya-İran arasında sürdürülen barış görüşmelerinin sahaya siyasi baskı olarak yansıması, Heyet içerisinde tartışmalara sebep olmuştu. Belki de bu görüşmelerin bir amacı de buydu. Ayrıca Heyet içerisinde fikri ayrılıkların varlığı bilinen bir şeydi. Heyet Tahrir eş-Şam'dan kopmalar meydana gelmiş günün sonunda Fethu'ş Şam ve kendisine yakın çalışan muhacir gruplar Heyet'te kalmış diğer gruplar dağılmıştır. Yani HTŞ aslında Fethu'ş Şam (Şam'ın Fethi Cephesi -ŞFC) olarak devam etti.

Mevcud Durumda HTŞ

Yapılan barış görüşmeleri süresince belli aralıklarla ateşkes anlaşmaları imzalanmıştı. Bu ateşkes dönemlerinde Idlib başta olmak üzere sahada gruplar arasında güç mücadelesi yaşanmıştı. Örneğin Türkiye-ABD'nin ağır silahlarla donatıp desteklediği Nurettin Zengi grubu HTŞ'ye saldırmış, saldırılar sonucu HTŞ sınır bölgelerine dek çekilmek zorunda kalmıştı. Başta Türkistanlılar olmak üzere HTŞ'ye yakın grupların çatışmalara dahil olmasıyla Nurettin Zengi grubu bitirilmişti. Bu çatışmalar esnasında yaklaşık 1200 muhalif savaşçı hayatını kaybetmişti. HTŞ, kendisine karşı muhtemel saldırıları bertaraf etmek için diğer gruplara karşı zaman zaman tasfiye operasyonlarına girişmişti.
 

Idlib kent merkezinin tamamını ve kırsal alanın önemli bir kısmını kontrol eden HTŞ sivil bir hükümet kurulmasını teşvik etmişti. Yapılan çalışmalar sonrası Idlib merkezli Suriye Kurtuluş Hükümeti kurulmuş ve faaliyetlerine devam etmektedir. HTŞ yaptığı belediyecilik hizmetleri ve yardım faaliyetleri ile birlikte rejime karşı gösterdiği direniş ve düzenlediği askeri operasyondan dolayı önemli bir halk desteği kazanmıştır. Halihazırda Idlib bölgesinde hakimiyetini tahkim eden HTŞ, idare, hizmetler, iç emniyet ve askeri alanlarda kurumsallaşma sürecine öncülük etmektedir. Askeri anlamda Türkiye ile işbirliği sürdüren HTŞ, devlet refleksleriyle siyasi olarak da muhatap kabul edilmek istemektedir.