Fransız İhtilali'nin getirmiş olduğu en büyük trajedilerinden biri milliyetçilik olmuştur. Dinî bir muhtevaya sahip olan millet kavramı, Fransız İhtilali’yle nesep merkezli bir manaya evrilmiştir. Sekülerlik arttıkça dini inanç zayıflamış, milliyetçi akımlar güçlenmiştir. 

Milliyetçi yapıların dinî yaşantıda zayıf olmaları da bunu göstermektedir. Müslüman ülkelerdeki ilk milliyetçilik akımı Osmanlı dönemine rastlamaktadır. Osmanlı aydınları da Balkanlar'da yükselen milliyetçi dalgadan etkilenmiştir.

Tanzimat döneminde merkezileşme artmış, daha milliyetçi söylemler ortaya konmuştur. Her bir milliyetçi düşünce, başka bir milliyetçiliği doğurduğundan öncelikle gayrimüslim unsurlar arasında görülen ve sonra Türk Osmanlı aydınları arasında yayılan milliyetçi düşünce ilkin Araplarda sonra ise Kürtlerde görülmeye başlamıştır.

Kapitülasyonlar sonucu emperyalist güçlere bazı haklar tanınmıştır. Bu haklardan biri ise azınlıkların durumudur. Azınlıklara tanınan haklar, emperyalist ülkelerin iç işlerimize daha çok karışmasına sebep olmuştur.

Kürtler, Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı’ya katılmış, dışta Osmanlı'ya bağlı içte ise özerk bir yapıda kalmıştır. Azınlıklara tanınan bu haklardan en çok muzdarip olan Kürtler olmuştur.

Kürt bölgelerinde devlet adına vergi toplayan kişiler aşiret liderleriydi. Bu kişiler paşa rütbesine sahipti. Osmanlı'nın gücünü kaybettiğini gören Ermeniler, vergilerini vermiyor; Kürt paşalar Ermenileri zorluyor, Ermeniler ise Avrupa'ya şikâyette bulunuyorlardı. Bunun sonucu olarak Avrupa, Osmanlı devletine baskı kuruyor, Osmanlı ise Kürt paşalarını zorluyordu. Osmanlı ile Kürtler arasında ilk kopuş bu dönemlerde başlar. Kopuşun diğer sebepleri ise şunlardır: Merkezi hükümet sistemi ve Turancılık anlayışı...

Kuzey Irak bölgesinde milliyetçilik temelli ilk isyan Şeyh Ubeydullah döneminde başladı. Şeyh Ubeydullah, Barzani ailesinin büyüklerindendi. İran'da ise Kürdistan Diriliş Partisi (Komela) öncülüğünde, Kadı Muhammed liderliğinde zirvesine ulaştı. Bugün Azerbaycan devleti içinde bulunan Karabağ’da Mahabad Kürt Cumhuriyeti kuruldu. Kürt milliyetçiliğine ilham olacak sarı, yeşil, kırmızı renkler İlkin Mahabad Kürt Cumhuriyetinde kullanılmaya başlandı. Yine "Ey Regip" adlı şiirden uyarlanan ve bugün PKK ve HDP'nin kullanmış olduğu marş, Mahamad Kürt Cumhuriyeti'nin ilk resmi marşı olarak kabul edildi. Suriye'de ise Xoybun cemiyeti önderliğinde milliyetçilik gelişti.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde seküler anlamda Kürt milliyetçiliği ilk olarak Xoybun teşkilatı eliyle, sonra ise PKK eli ile yürütüldü. Xoybun cemiyeti Dersim olaylarında kısmi, Ağrı olaylarında ise aktif katılım sağladı. PKK ise Kürt nüfusun bulunduğu dört devlette yapılanmaya gitti. Suriye’de PYD, İran 'da PJAK, Irak ve Türkiye'de ise PKK/HPG…

Cumhuriyet dönemine kadar ki birçok isyanın başında ya aşiret liderleri ya da dini şahsiyetli liderler vardı. Birçok isyan milliyetçilik temelli değildi. Tanzimat Döneminden itibaren uygulanan merkezi hükümet sisteminin etkisine bir tepkiydi. Bir diğer neden ise Ermeniler ile çatışma meselesiydi.

Kürtler içinde İslami anlayıştan kopanlarda milliyetçilik arttı. Yakın tarihle birlikte Kürt milliyetçiler, sosyalizme ilgi göstermeye başladı.

Kürtlerde sosyalizme ilk kaymalar

Kürtler uzun dönem dindar bir toplum olarak bilindiler. Birçok ilim adamları, meşahiyler, medreseler Kürt bölgelerinde filizlendi, İslam ülkelerine yayıldı.

Tanzimat döneminde başlayan Batılılaşma hareketi cumhuriyet döneminde zirvesine ulaşmıştır. Cumhuriyet döneminden sonra özellikle 1960 darbesinden sonra sol, sosyalist örgütlenmeler faaliyetlerini artırmıştır. TKP ile başlayan süreç Türkiye İşçi Partisi ile zirvesine ulaşmış, Türkiye İşçi Partisi’nden sonra ise militan bir çizgiye evrilmistir.

Kürtlerde sosyalizmle ilk tanışma ise daha önce, Ermeni devrimciler eliyle gerçekleşmiştir. Ermenilerin Rusya ile sıkı ilişkisi ve Rusya’da meydana gelen Ekim devrimi sosyalizm fikrinin Ermenilerin arasında yaygınlık kazanmasına sebep olmuştur. Cumhuriyet döneminde medreselerin kapatılması, din adamlarına uygulanan ağır baskı sonucu kimi alim idam edilmiş kimi ise hapse atılmıştır.

Bu süreçten en çok etkilenen ise Kürtler olmuşlardır. Çünkü birçok medreseye ve alime sahip olan Kürtler, bu süreç sonunda medresesiz ve alimsiz kalmıştır.

Kürt toplumunda alim toplumsal hayatın içinde yer alıyordu. Düğünlerde, kan davalarında, mevlütlerde... Her köyde hemen hemen bir medrese vardı. Bu medreseler hem alim yetiştiriyor hem de bölgenin manevi yapısını koruyordu. İşte böyle bir süreçten geçen Kürt gençleri üniversite okumak için Batı tarafına gitti. Orda sosyalist fikirlerle tanıştı. Türkiye İşçi Partisi içinde aktif görevlerde bulundu. İlerleyen süreçlerde Türkiye İşçi Partisi tarafından desteklenen milli demokratik devrim tezi Kürt sosyalistlerinde tepki ile karşılandı. Bunun üzerine alternatif bir arayışa girerek DDKO'yu kurdular.

DDKO ilk sosyalist Kürtlerin kurmuş olduğu bir yapıdır. İlerleyen dönemlerde DDKO kopmalar meydana geldi ve birçok sosyalist örgüt ortaya çıktı.

1980’lerde PKK, Marksist ve Leninist bir çizgi izleyerek Kürtler arasında destek bulmaya çalıştı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bazı dönemlerinde uygulanan aşırı Türk milliyetçisi politikalar ve asimilasyon faaliyetleri sebebiyle Kürt halkın gözünde PKK daha sempatik bir hale geldi. Özelikle 80 darbesi ile birlikte işkenceye maruz kalmış birçok kişi PKK’ya katıldı. Suriye'de silahlı eğitim aldı.

Yakın dönem Kürt milliyetçiliği gelişimi ise şu şekildedir:

PKK 1990’lı yıllarda siyasi kolu olan Hadep ile birlikte siyasete girdi ve SHP ile işbirliği yaparak meclise girmeye hak kazandı. Kuzey Irak’ta ise Celal Talabani liderliğinde KYB kuruldu. Barzani ailesi ile çatıştı. İran’da ise sosyalist bir örgüt olan Kürdistan Demokrat Partisi bağımsızlık çalışmaları yaptı. Suriye’de ise Kürdistan Demokrat Partisi kuruldu. 2011 yılında Suriye iç savaşının başlangıcında ise PKK’nın kolu olan PYD kuruldu.