Pazartesi günü düzenlenen NATO toplantısında Erdoğan ile Biden’ın çekilen bir fotoğraf karesi, çarpıtılarak yayınlanmış, Türkiye’den de Cumhuriyet ve Odatv bu algı operasyonunun merkezi olmuş, söz konusu fotoğrafı sitelerinden ve sosyal medya hesaplarından servis etmişlerdi.

Aradan iki gün geçtikten sonra, Odatv’nin sahibi Soner Yalçın’ın, aşağıda okuyacağınız yazısı yayınlandı. Bu yazıya göre söz konusu fotoğraf bir algı operasyonun parçası olarak kullanılmış, gazetecilik zaten senelerdir bunun için kullanılıyormuş, algı merkezleri varmış, bu fotoğrafı manşetine çeken Financial Times gazetesinin bu maksatlı-yanıltıcı haberini nasıl değerlendirmek gerekirmiş…

Biz Financial Times’ın maksatlı-yanıltıcı haberinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini biliyoruz da, dün başka bugün başka konuşan, Financial Times’ı suçladığı haltı ondan evvel yiyen Soner Yalçın’ın bu hareketleri siyasi olarak mı yoksa akıl ve ruh sağlığındaki sorunlardan dolayı mı yaptığını tam kestiremiyoruz.

Soner Yalçın'ın kendi kendini suç üstü yakaladığı ve yaptığı yayıncılığın niteliğini  ifşa ettiği mezkûr yazı ise şu şekilde:

O fotoğraf

Joseph Pulitzer (1847-1911)…

Amerikalı gazeteci.

Adına her yıl -dünyanın en prestijli ödülü kabul edilen- gazetecilik ödülü veriliyor…

Muhabirlikten patronluğuna yükselen Pulitzer, batık New York World'u alıp günlük satışını 15 binden 600 bine çıkararak ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi yaptı. Bunun sebebi dedikodu, eğlenceye dayalı sansasyonel habercilikti. Özellikle İspanya-Amerika Savaşı öncesi ve sırasında yaptığı abartılı-agresif “habercilik” diliyle, adını (daha çok gazete satmak için hiçbir dayanağı olmayan habere göz alıcı başlıklar eklenerek yapılan) “sarı gazetecilik” ile özleştirdi.

Pulitzer'in en büyük rakibi basın patronu William Randolph Hearst'in gazetelerinde yaptırdığı habercilik de farklı değildi.

Pulitzer ve Hearst'ın sansasyonel yayınlarının ABD'nin İspanya ile savaşa girmesine sebep gösterilir…

Henry, Albert, Sam ve Jack Warner'den oluşan “Warner Brothers” yayın politikası farklı mıydı? Ya Frank Gannett?

Ted Turner'in sahibi olduğu CNN'in Körfez Savaşı yayıncılığı unutulabilir mi? Keza Rupert Murdoch'un Fox News kışkırtıcı yayıncılığı?

Uzatmayayım: Bu girişi yapmamın sebebi var kuşkusuz…

ALGI MERKEZLERİ

Batı medyasının tarafsız olduğu koca yalandır.

Malcolm X'in sözüdür: “Eğer dikkat etmezseniz, medya mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur.”

Bu köşede bizim kimi yazarların övgüyle bahsettiği; Steven Spielberg'in yönetmenliğini yaptığı Meryl Streep ve Tom Hanks gibi Hollywood yıldızlarının oynadığı Washington Post gazetesi yayıncılığını yücelten “The Post” filminin yanıltıcı bir algı operasyonu olduğunu yazdım…

Size daima Washington Post haberleri referans olarak gösterilir! Gazetenin sahiplerinin ABD Merkez Bankası (FED) veya Dünya Bankası ile ilişkisini-yöneticiliklerini saklarlar! Washington Post, Amerikan sermayesinin kalesidir.

Demokrasinin temeli filan değildir, yanıltıcıdır bunlar.

Dünyayı yönetmenin aracıdır bunlar.

İşte…

Bir büyük aldatma örneğini Financial Times/FT gazetesinin dünkü manşetinde gördük.

Brüksel'deki NATO Zirvesi haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan-ABD Başkanı Biden tokalaşma fotoğrafını birinci sayfadan kocaman verdi.

Ama o fotoğrafı hileli verdi; “Erdoğan eğilip Biden'ın elini öpüp af diliyor” algısı yaratmak için yayınladılar. Biliyorlar ki, gerçek ile algıyı ayırt etmek zordur…

Peki…

Günlük gazete satışı dışında bir milyon abonesi olan Financial Times bu sahtekârlığı neden yaptı?

NEYİN TEMSİLCİSİ

Financial Times/FT, Londra merkezli İngiliz gazetesi.

Yayıncılığının temeli finansal haberciliktir.

Ekonomi analizleriyle küresel piyasaların yönünü belirler.

O kadar etkilidir ki, 2015 yılında gazeteyi finans odaklı medya grubu Japon Nikkei, 1 milyar 312 milyon dolara satın aldı!

FT'yi satan İngiliz medya grubu Pearson plc, aralarında haftalık The Economist dergisinin de bulunduğu The Economist Newspaper Limited şirketinin yarısını da aynı yıl 469 milyon sterlin bedelle İtalyan Angelli ailesine ait Exor'a sattı. Grubun ortakları arasında ünlü Rothschild ailesi de var!

FT ulusal yayın organıydı. Ne zaman neoliberalizm, İngiltere ve ABD'de iktidar oldu gazete küresel oldu. Önce, 1979'da Avrupa'da ve sonra 1985'te ABD'de satılmaya başlandı. Gazete, dünyanın dört yanındaki 22 ülkede basılarak neoliberalizmin yayın organı oldu.

Tesadüf değil: “FTSE 100 endeksi” piyasa değeri bakımından en büyük 594 İngiliz şirketini içeren Londra Borsası değeridir. Financial Times (FT) ile Londra Menkul Kıymetler Borsası (SE) arasındaki ortak girişimin adıdır. 1984'te kuruldu.

Dünya ekonomisini yönetmek kolay değil!

Üst düzey finansal karar vericiler arasındaki okuyucu alışkanlıklarını ölçen Küresel Sermaye Piyasaları Anketi'ne göre, FT en önemli iş gazetesi olarak kabul ediliyor.

Tekrar sorayım:

Sözüm ona bu derece “güvenilir” bir gazetenin Erdoğan-Biden fotoğrafını maksatlı-yanıltıcı yayınlamasını nasıl değerlendirmek lazım?”