Doğu Türkistan’da Müslümanlara yaptıkları zulümlerle gündemdeki yerini koruyan Çin Halk Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı Vang Yi Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi.

Çavuşoğlu Şi Cinping’i Davet Etti

Öncelikle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi Ankara'da görüştü. Çavuşoğlu ve Vang, Dışişleri Bakanlığında baş başa ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdi.

Heyetler arası görüşme öncesinde kısa bir konuşma yapan Çavuşoğlu, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'i de Türkiye’ye davet ederek, Türkiye'yi ziyaret etmesinden memnuniyet duyacaklarını, bu vesileyle ilişkileri kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine çıkarmak istediklerini ifade etti.

Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanları İstişare Mekanizması Toplantısı'nın da daha ileri bir tarihte kapsamlı şekilde gerçekleşeceği bilgisini paylaştı.

Wang Yi, Erdoğan

Erdoğan ile Görüştü

Akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Vang Yi'yi kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basına kapalı gerçekleşen görüşme, 1 saat 10 dakika sürdü. Görüşmede Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da hazır bulundu.

Çin İçin Türkiye’nin Ehemmiyeti

Çin üzerine yaptığı araştırmalarla bilinen Dr. Barış Adıbelli, Wang Yi’nin ziyareti Baran okurları için değerlendirdi. Ziyaret zamanlamasının tam da AB’nin Türkiye’yi görüştüğü zamana denk getirilmesi üzerinde duran Adıbelli, ekonomik işbirliğinin haricinde, Kovid-19 mücadelesinin siyasileştirildiği, Türkiye’nin bu oyuna gelmediği, Çin’in bu yüzden zafer elde edilene kadar Türkiye’nin yanında yer alacağı, her şekilde destek vereceği açıklamasının ehemmiyetli olduğunu belirtti. Standardın dışına çıkılarak siyasî işbirliği vurgusu yapıldığını ifade eden Adıbelli, “Türkiye-Çin ilişkilerinde eli güçlü olan kim? Kim kime muhtaç?” sorusuna, “Çin, Türkiye ile ekonomik ilişkileri siyaset-politika çizgisine çekmek istiyor. Çin bu süreç içerisinde, Türkiye’yi Ortadoğu ve Avrasya’da ehemmiyetli bir aktör olarak biliyor. Türkiye ve Rusya, Çin’in Batı’ya açılan iki önemli kapısı… Kuşak ve Yol projesi kapsamında… Zaten Türkiye tarafı, burada orta koridoru masaya yatırdı. Çin öte yandan AB’nin bir numaralı partneri. AB, Çin ile bu yılın başında kapsamlı bir anlaşma imzaladı. Çin'in AB'ye ulaşması için yegâne kapı-yol ise Türkiye!..” şeklinde cevap verdi ve Kuşak ve Yol’un kurulu üç sac ayağının Rusya, Çin ve Türkiye olduğunu ifade etti.

Doğu Türkistan Müslümanları

Çin, Doğu Türkistan’ı açık hava hapishanesine çevirmişken Türkiye’de Çin aleyhine tek bir söz söylenmesine müsaade etmeme teşebbüsleri Müslümanların tepkisine sebep oluyor. İktidarın sözlü olarak dahi bu meseleyi gündeme getirmemesi, iktidar medyasının ise bu mesele hakkında konuşanları “Amerikancı” olarak hedef göstermesi meselenin artık zulme sessiz kalma boyutunu geçip üstünü örtme noktasına getirmiş durumda.

Bu mesele hakkındaki görüşlerini de paylaşan Barış Adıbelli, 2009 Urumçi olaylarında Türkiye konuşurken tüm dünyanın sessiz kalmasını örnek gösterdi ve bugün konuşanların o gün sessiz kaldığını ifade etti. Adıbelli, Doğu Türkistan meselesini ABD’nin kaşıdığı yönünde görüşlere katılmakla birlikte orada bir zulmün olmadığının asla iddia edilemeyeceğini belirtirken “Çin’deki toplama kampları denilen yerlerdeki uygulamalar insan haklarına ne derece uygun? Bunlar sürece dahil olmaya çalıştı diye, iddiaların aslı-astarı yok da denilemez.” ifadelerini kullandı ve “Türkiye oraya bir araştırma heyeti mi yollar, başka bir şey mi yapar bilemiyorum. Fakat uluslararası bir tepki olduğu açık.” dedi. Türkiye’nin diplomatik tonu bir türlü tutturamadığını da belirten Adıbelli, “Ya çok sert çıkış yapıyoruz ya da hiç konuşmuyoruz.” diyerek, 2009’da çok sert tonda konuşurken bugün hiç konuşulmadığı vurgusu yaptı.

Doğu Türkistan Müslümanlarından Protesto

Pekin'in Uygur Türklerine yönelik politikası Türkiye’nin çeşitli yerlerinde protesto edildi. Çin'in Ankara Büyükelçiliği önünde gerçekleştirilen protestoya Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk, koronavirüs temaslısı olduğu iddiasıyla dışarı çıkma yasağı olduğu için telefonla katıldı.

Adana'da da, Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde uyguladığı baskı ve insan hakları ihlalleri protesto edildi.

Suçluları İade Anlaşması

Doğu Türkistan Müslümanlarının Türkiye-Çin ilişkilerinin seyrinden duyduğu rahatsızlığı Baran okurları için değerlendiren Doğu Türkistan Sürgün Başbakanı İsmail Cengiz Türkiye’nin Uygur Türklerine uygulanan zulme sessiz kalmasından rahatsızlık duyulduğunu belirterek bunun üzerine gerçekleşen ziyaretin tepkileri yoğunlaştırdığını belirtti. Türkiye ile Çin arasında imzalanan “suçluları iade anlaşması”na temas eden Cengiz, “Onaylanmak üzere Meclis’te, Dışişleri Komisyonu’nda bekletiliyor. Anlaşmanın parlamentoda onaylanması hâlinde, burada ikamet eden Uygur Türklerinin iade ihtimali söz konusu olacaktır. Bu ihtimalden dolayı, endişe ve korku altında yaşayan Uygurlu mülteci kardeşlerimiz, anlaşmanın onaylanmasından rahatsızlıklarını ifade ediyor. Çin Dışişleri Bakanının gelmesiyle, bu konu da konuşulmuştur. İki ay evvel Çin parlamentosunda bu anlaşmanın birinci ayağı tamamlanmıştı. Wang’ın ziyareti sonrası bir gece yarısı bu iade anlaşmasının Türkiye tarafından da onaylanacağı yönünde kuvvetli bir beklenti var. Ayrıca on gün evvel Çin’de Müslüman Türklere yönelik insan hakları ihlallerinin araştırılması yönünde bir soru önergesi sunulmuştu parlamentoya. Maalesef, bu önerge de reddedildi.” ifadelerini kullandı.

Muhtaç Olan Çin, Mahkûm Davranan Türkiye

Dr. Barış Adıbelli’nin yukarıdaki ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye-Çin ilişkilerinde muhtaç olan taraf Çin. Buna mukabil Türkiye mahkûm bir tavır sergiliyor. Türkiye’nin bu mahkûm tavrına da değinen İsmail Cengiz, “Doğu Türkistanlılar diyor ki ‘Keşke oradaki Müslüman, soydaş kardeşlerimizin durumuna sessiz kalmak karşılığında Türkiye bir taviz alınmış olsa!’ Fakat böyle bir şey yok. ‘Acaba aşı karşılığında mı?’ Eğer böyleyse, eyvallah!.. Keşke bunlar karşılığında olsa!.. Türkiye, Çin’den taviz aldı mı? Bizim endişemiz böyle bir tavizin de alınmadığındandır.” ifadelerini kullandı.

Müslümanların dertlerine bu kadar kayıtsız kalmanın bir mânâsı yok!” diyen Cengiz, “Uygurlu kardeşlerimiz ‘suçluların iadesi anlaşması’nın askıya alınmasını talep ediyor. ‘Eğitim kampları’ adı altında yapılan zulme son verilsin istiyorlar. İletişim problemleri giderilsin, diyorlar. Güneydoğu Anadolu’daki annelerimiz çocukları için eylem yapıyor. Bunun bir benzerini bizim çocuklarımız da, ‘Annem, babam nerede?’ diyerek yapıyor. Bunlar Uygur asıllı Türk vatandaşı… Türkiye, 70-80 vatandaşından üç yıldır haberdar değil! Bu ciddi bir sorun!” diyerek sözlerini noktaladı.

Soruşturma: Faruk Hanedar