Bırakın iddianameler veya dedikodular üzerinden haber yapmayı, kitap bile çıkaran Odatv çocukları malum; bunlardan ikisi geçenlerde oradan ayrıldı, bu da malum.

Barış Terkoğlu Cumhuriyet’te yazıyor ve 15 Nisan yazısı da önemli. Amiraller bildirisi üzerine yazdığı devam yazısında “hedefe konmuş amiraller”den biri diyerek Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı iken istifa eden Atila Kezek’i konu etmiş. Çok iyi de yapmış. Yazımızın altında ilgili yazının linki var, okumadıysanız bakabilirsiniz.

BT yazısında müstafi amiralin kitabından bahsetmekte ve onun Erdoğan ile görüşüp “bazı bilgiler verdiğini” söylüyor; kaynak tabii ki müstafinin kitabı.

“- Genel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu, başta Deniz Kuvvetleri personeli olmak üzere liyakatli, başarılı personelin hedefe koyularak tasfiye edilmeye çalışıldığını, Balyoz diye bir şeyin olmadığını, başta dijital belgeler olmak üzere, belgelerin sahte olduğunu kendi üslubumla anlatmaya çalıştım. Deniz Kuvvetleri’nde en önemli muharip görevlerden olan fırkateyn komutanlıklarının doldurulamadığını, bu zafiyeti gidermek için makineci personelin komutan yapılmaya başlandığını anlattım.

Çizelgeyi sürükleyerek bilgisayarınıza indirebilir, teferruatlara gözatabilirsiniz.

Bu ilk görüşmesi, tarih de 1 Mayıs 2012; ardından tekrar görüşme talep etmiş, 20 Temmuz 2013’de de ikinci görüşme gerçekleşmiş.

“- Olayların zirve yaptığı 2009-2012 yılları arasında Deniz Kuvvetleri’ndeki kadro ve atamaları mercek altına alıp kritik görevlerde bulunan ve kumpasa uğrayan personel ile ilgili bir çalışma yapmıştım. (…) Başbakan, ‘Yan tarafa geçelim’ dedi. Geçtik ve yaptığım çalışmayı masanın üzerine serdim. (…) Kritik görevlerde bulunan muharip personelin yüzde 70’i bir davaya bulaştırılmış ya da hapse atılmıştı. Bir albay veya amiral tutuklanıyor, onun yerine gelen eğer cemaatin adamı değilse o da bir şeylere bulaştırılıyor, bu durum kendi adamları o göreve gelene kadar devam ediyordu.

Bu görüşmede müstafi amiral, Erdoğan’a birtakım belgeler vermiş. Belge dediysem de siz bunu elle veya bilgisayarla yazılmış kişisel notlar olarak anlayın.

Balyoz davasındaki cezaların onaylanmasının ardından da 14 Ekim 2013’de istifa ediyor amiral.

***

Müstafi Kezek’in bir sözünü tekrarlayalım:

“- Deniz Kuvvetleri’nde en önemli muharip görevlerden olan fırkateyn komutanlıklarının doldurulamadığını, bu zafiyeti gidermek için makineci personelin komutan yapılmaya başlandığını anlattım.

Rakam da veriyor, %70’i ya hapse atıldı ya davaya bulaştırıldı, diyor personelin.

Peki şimdi tam rakamları, kendi taraftarlarının hazırladığı “bilanço”dan verelim:

“- Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi’ndeki mahkeme salonunda görülen Ergenekon ve Balyoz davalarında şu anda 743 kişi yargılanıyor. Bu şüphelilerin 335’i tutuklu, 408’i ise tutuksuz olarak duruşmalara katılıyor… Şu anda Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı’nda görev yapan 227 asker çeşitli askeri cezaevlerinde. 362 general ve amiralin bulunduğu TSK’nın komuta kademesinden ise 68 muvazzaf paşa tutuklu.

Rakam bu. Toplam olarak. Detay da şöyle:

“- Her 5 generalden 1’i şu anda cezaevinde. TSK içinden en çok tutuklunun bulunduğu rütbe ise albaylar. Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat Soruşturması’ndan 125 albay tutuklandı. 87’si ise ordunun geleceğindeki komuta kademesini oluşturması beklenen kurmaylar. Cezaevlerinde 2’si kurmay 6 yarbay, 3’ü kurmay 16 binbaşı, 5 yüzbaşı, 4 teğmen ve 5 astsubay bulunuyor. 172 muvazzaf askerin (115 subay, 50 astsubay ve 3 askeri okul öğrencisinin) yargılanmasına da tutuksuz olarak devam ediliyor.

Kafa karıştırıyor değil mi? Karışık yazılmış zaten, özü şu:

“- Mayıs 2012’de TSK’nın açıkladığı rakamlara göre Türk Ordusu’nda asker, sivil 717 bin 816 personel hizmet veriyor. Bu personelin 202 bin 590’ını uzman erbaştan Orgeneral’e kadar uzanan silsilede rütbeye sahip askerler oluşturuyor. İşte bütün rakamlara bakıldığında Türk ordusundan şu anda tutuklu ve tutuksuz tam 400 asker Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanıyor. Davalarda yargılaması devam eden askerlerin 72’si general ve amiral, 271’i subay, 54’ü ise astsubay rütbesiyle görev yapan personelden oluşuyor.

Ergenekon davaları ve Balyoz’da yargılanan asker sayısı, çoğu muvazzaf değil ve tutuklu değil, toplam olarak “tam 400!”

Burada, amiraller üzerinden gidelim, İzmir Casusluk Davası önemli, GKB bu davayı kaale almıyor, dosya içeriği hakkında sesini çıkarmıyor sadece usul üzerinden konuşuyordu o günlerde ve adı geçen 44 donanma subayının ahlaksızlık gerekçesiyle TSK’dan ilişiğini kesmişti, bunu unutmayın.

Atilla Kezek’in 2012 yılından Erdoğan ile yaptığı görüşmede donanma öldü bitti derken arkasındaki gerçek, bu.

***

Müstafi Kezek ikinci görüşmede yaptığı çalışmayı vermiş ve Erdoğan da bunu istemiş, almış.

Burada Barış Terkoğlu’nun “taa o tarihlerde uyarılar yapılmıştı” demesinin asıl görülmesi gereken tarafı, 2012’den itibaren, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı tarafından fişleme yapıldığı gerçeğidir!

Ankara savcılığı, Terkoğlu’nun bu yazısını ve kaynak olarak kullandığı müstafi Kezek’in kitabını delil kabul etmeli ve apaçık fişlemesi yapılmış subayların sonraki dönem YAŞ’larında sıralı amirlerinin raporlarıyla karşılaştırıp doğru veya yalan olduğunu da tespit etmeli ve hem bu sebeple hem de bu tespite hiç gerek görmeden TSK içinde kanunsuz (!) fişleme yaptığı için soruşturma başlatmalıdır.

Diyeceksiniz ki, 15 Temmuz! Evet, bir de o “problem” var; 15 Temmuz’un hemen arkasından başlayan ihraç ve tutuklama “kampanyasının” temeli de müstafi Kezek gibi üç beş tipin (Mustafa Önsel, Ahmet Zeki Fetösavar Üçok vs.) hapishanedeyken oluşturduğu listelerdir. Mesela, TFF başı, Limak Holding patronu Nihat Özdemir’in kayınbiraderi Metin İyidil için de “Fetöcü” deniliyordu, Fetösavar hipnozcu Üçok mahkemede tanıklık yaptı, öyle dedik ama olmadığı kanaatindeyim, dedi. Nihayetinde İyidil, Fetöcü olmaktan değil “darbeye teşebbüse yardım”dan 12 sene ceza aldı! Demek ki o listeler de bir öyle bir böyle olabiliyormuş!

Müstafi Kezek “tam 400 asker” için ki muvazzaf sayısı azdır, kıyameti koparırken, 15 Temmuz’da durum ne?

Darbenin hemen ardından “TSK, 15 Temmuz'daki darbe girişimine 8 bin 651 askeri personelin katıldığını ve bu sayının TSK'nın personel mevcudunun yüzde 1,5'ine tekabül ettiğini duyurdu.

Yalnız bu rakam içindeki askeri öğrencileri, eratı filan koyun bir köşeye, “emir kulu”dur onlar.

15 Temmuz’da ve sonrasında GKB, ardından da Milli Savunma Bakanı olan Hulusi Akar’ın (2020 Haziran’ında) yaptığı açıklama şöyle:

“- FETÖ’yle mücadele kapsamında 15 Temmuz 2016’dan bugüne kadar TSK’dan 19 bin 583 personel ihraç edildi. 4 bin 156 personel hakkındaki adli ve idari süreç devam ediyor.

Bu sadece TSK! Emniyet ve bürokrasinin içinden “sökülüp atılan Fetöcü” sayısı ise dehşet! Aralarında Metin İyidil gibi “kazaen listeye” girenlerin sayısı kaçtır, kimse merak etmiyor tabii!

***

Müstafi Kezek’in ağlamaları 15 Temmuz sonrası “at izi it izine karışık” ortamda ortaya çıkan bu “dehşet tablosu” karşısında, “git uzakta ağla!” mukabelesini hakeden. Aynı şekilde, Fetöcüler bizi hapse attı lafının boş olduğunu da; çünkü eline kalemi kağıdı alan kendi “fişleme listesini” yazmış itiraflardan anlaşıldığı kadarıyla.

Çözüm? Ne yazık ki bu safha ve “hengamede” çözüm yok, arkasını bulan dayılanıp fişleme yapıyorsa, çözüm zaten olmaz. 15 Temmuz davaları da böyle; kararlara “şüpheli” gözüyle bakın. Susurluk’dan (öncesi 12 Mart ve Babalar Davası) bugüne tüm darbe ve teşebbüsleri her türlü yetkiye sahip olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayesinde kurulmuş bir özel komisyon eliyle masaya yatırılıp “rapor” edilene kadar, bu “it iti kırıyor” manzarasını seyretmeye mecburuz. İfşa ederek!

Notlar:

1) https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/erdoganin-bende-kalabilir-mi-dedigi-amiral-dosyasi-1828203

2) https://odatv4.com/iste-ergenekon-ve-balyozun-bilancosu--1505121200.html

3) https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/metin-iyidil-ve-abdullah-barutcuya-12-yil-6sar-ay-hapis-cezasi-6240172/

4) https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/son-dakika-tskdan-ihrac-edilen-personel-sayisi-aciklandi-5852918/

Haber-Yorum: İbrahim Haceviç