Selâm ile...

2016 senesinin ilk Aylık Dergisi ile birlikteyiz…

Geride bıraktığımız 2015 senesinde gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yoğun ve hareketli geçen günlere şahit olduk. İki seçim sürecini geride bırakan Türkiye, bir taraftan FETÖ isimli ajan yapılanma ile uğraşırken diğer taraftan algı operasyonlarına maruz kaldı. Yine bu süreçte Suruç patlaması, Ankara patlaması gibi hâdiselere muhatap kalırken, Kürt meselesi etrafında şekillenen karışıklık Doğu ve Güneydoğu’da hâlâ devam etmekte…

Elbette Türkiye’de yaşananları mahallî ve global hadiselerden ayrı bir konumda değerlendirmek de mümkün değil. Beş yıldır devam eden Suriye iç savaşı da bu hadiselerin başında geliyor. Çin’inden ABD’sine, Fransa’sından Rusya’sına, İran’ından Suudi Arabistan’ına kadar bütün yerel ve global aktörlerin kıyısından köşesinden müdahil olduğu Suriye meselesi daha girift bir hâl alırken, geçirdiğimiz yıl içerisinde yaşananlar, bu yıl da hararetli ve hareketli günlerin yaşanacağını ihtar ediyor; fakat tüm yaşananlara rağmen devletlerin birbirlerine karşı fiilî müdahalede bulunacak gücü, motivasyonu hissedemiyor oluşları da kendisini büyük addeden devletlerin aslında ne kadar zor durumda olduğunun ispatı niteliğinde.

Dünyanın hemen hemen her bölgesinde yaşanan savaşlar ve Kuzey-Güney arasındaki gelir dağılımı makasının tarihte hiç olmadığı kadar açılmış olması, tartışılır durumda olan dünya düzeninin iflasının göstergelerinden… Batı merkezli kapitalist dünya düzeninin çöküşü sürüyor ve artık kapitalistler bile vaziyeti idrak etmiş durumdalar. Geçmişte kendisine aşık gönüllü ajanlar vasıtasıyla idare ettikleri topraklardaki idare kabiliyetiyle beraber, kendi insanlarının güvenini de kaybetmiş durumdalar. Bunun farkında olan Batı, pörsümüş dünya düzeninin yerine alternatif olacak sistemin İslâm merkezli olacağının da farkına varmıştır. Bugün dünya genelinde yaşanan hâdiselerin temelinde, İslâm merkezli yeni dünya düzeninin önünü kesmek yatmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, sancak Anadolu’da düşmüştür ve düştüğü bu topraklarda tekrar dalgalanacağı günü beklemektedir. Coğrafî, tarihî ve kültürel mânâsı ile Anadolu, bu yeni dünya düzeninin merkezi olacaktır; fakat narsist bir edâya bürünmemek ve bu uğurda olanca gayretimizle mücadele etmek boynumuzun borcudur. Zira mevzu bahsin dünya düzeninin değişimi olduğunu beş yaşında bir çocuğa dahî söyleseniz, bunun kolay olmayacağını o dahi söyleyecektir. Türkiye’nin bu tarihî misyonunu yerine getirebilmesinin tek yolu ise yıllarca şuurlara nakış nakış işleyen Büyük Doğu-İbda dünya görüşünü merkeze alan bir idarenin bu topraklarda teşekkül ettirilmesinden geçer. Bu er yahut geç olacaktır; mesele ise bunun ne zaman ve nasıl olacağıdır. Kapağımızı bu mesele etrafında yaptık ve “İstikbâl İslâm’ındır – Nizâm Köpürüyor Med Vakti Deniz” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Gözden Öz’e” başlıklı yazısı ile Mevlüt Koç kaleme aldı.

Fatih Turplu ve Ömer Emre Akcebe, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun “Başyücelik Devleti” eseri üzerine kaleme aldıkları yazılarına devam ediyorlar. Fatih Turplu, “Başyücelik Devleti - Dünya Kamu Düzeni, Kamu Hukuku-Amme Hukuku Bahsi”ni işliyor. Ömer Emre Akcebe, “Başyücelik Devleti – İktisat Vekâleti – Sanayi Müsteşarlığı”nı işlemeye devam ediyor. Bu ayki yazısının alt başlığı “Nakliye”…

Bu ay İzdiham Dergisi yazarı Sibel Atagün ile sinema üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Yine sinema üzerine Hanife Kındır’ın yazısını ve İhsan Kabil’in Star Gazetesi’nden iktibas ettiğimiz “Türk Ellerine Film Festivali” başlıklı yazısını dergimiz sayfalarında bulabilirsiniz.

Bilindiği üzere Büyük Doğu Sohbetlerinin 7.’si dergimiz lokalinde gerçekleştirildi. Burak Çileli’nin bu sohbette yapmış olduğu konuşmayı sizlerle paylaşıyoruz.

Dergimizde ayrıca sizler için derlediğimiz muhtelif haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…