28 Şubat, Lozan'dan başlayan, 1991 senesinde örselenen, 1997'de tekrar karşı taarruza yeltenen ve "1999 Ümmetin Kurtuluş Yılı"nda, İBDA Kumandanı ve erlerinin mübarek ellerinden yediği tokatla, bir daha meydan yerinden diklenememek üzere yere serilen kuduz İslâm düşmanlarının, Müslüman Anadolu insanını katletmek adına giriştikleri operasyonun adıdır.
Küfür, yediği sillenin şaşkınlığıyla 1999'dan beri türlü maskaralıklara başvurmaya devam etmektedir. Hâkimiyetlerini Anadolu'da idame ettirebilmek adına, ellerinde kalan son kozlarını da, tabanı Müslüman Anadolu insanı olan parti ve camialara prim vererek oynamışlardır.
Onların, günü kurtarmak adına giriştikleri bu hamle, Müslüman Anadolu insanının, her gün yeni sosyâl mevziler kazanmasına vesile olmuştur.  Bu bakıma oynadıkları son kozları, onlara, yol, su, şeriat ve Başyücelik Devleti olarak kat'i suretle geri dönecektir. Kanunî Sultan Süleyman devrinde, aşk ve vecdin kaybedilmesiyle başlayan küfrün taarruzu ve çöküş devresi, 1991 senesinde nihayete ermiş, "1999 Ümmetin Kurtuluş Yılı"nda ise geri püskürtülmüştür.
Küfrün Anadolu topraklarındaki son perdesindeyiz. İslâm davası düştüğü yer olan Anadolu topraklarından, daha evvelki hiçbir tecrübeye misilsiz, sahabe devrinin aynadaki aksi misali yeniden şahlanacaktır.
Hiç kimse dur diyemez artık bu gidişe, yalnız mutlak bir için yalnız mutlak fikirle!..
 
***
Bu hafta da dopdolu bir muhteva ile birlikteyiz.
İsmail Müftüoğlu, “Her İşte Edeb” başlıklı yazısında günümüz siyasetini edeb çerçevesinde değerlendiriyor ve “günümüzün iç ve dış siyasetinde meydana gelen olayları edeb süzgecinden geçirdiğimizde, aksaklıkların nasıl meydana geldiğini anlamakta zorlanmayız” diyor.
Sezâi Kırlangıç,  “İslâm İnkılabına Doğru; Yüreği Yeten Gelsin” başlıklı yazısında Batı, Yahudi ve Şii fitnelerine, iftiralarına, çamurlarına, katliamlarına karşı dinini, vatanını, milletini, toprağını seven ve YÜREĞİ YETEN VARSA safımıza çağırıyor.
İsa Tatlıcan’ın Milat Gazetesi’nde yazmış olduğu “Mirzabeyoğlu İslâmcıların İmtihanıdır” yazısını önemine binaen sizlerle paylaşıyoruz.
Carlos (Salim Muhammed), bu hafta “Suriye’yi Bekleyenler”den bahsediyor ve “Şu ân Suriye'nin ayakta kalması, yalnızca Suriye halkının veya Arab halkının değil, Türkiye halkının da çıkarınadır. Eğer Suriye düşerse... Ki, düşmeyecektir. Çünkü ellerinde, İsrail'in nükleer tesislerini bile tamamen tahrib edebilecek muazzam yıkıcı silâhlar, binlerce roket vardır” diyor.
Salih Mirzabeyoğlu’nun, dergimizde tefrika edilen “Ölüm Odası B-Yedi” eseri 95. bölümü ile ve “Zamanın Kendisiyiz Biz” alt başlığıyla dergimizde.
Mehmet Ali Bayram’ın “Allah Güzeldir Güzeli Sever”, Yunus Vanlıoğlu’nun “Hz. Ömer -1-” ve Gülçin Şenel’in “Gazeteciler İçerde mi Dediniz” başlıklı yazıları da dergimiz muhtevasında...
İlk Haber Ajansı’nın yazarımız Av. Halil Kılıç ile yaptığı ve Yenişafak Gazetesi’nin Yakup Köse ile yapmış olduğu söyleşilere de yer veriyoruz.
Ayrıca dergimizde sizler için derlediğimiz haberleri de bulabileceksiniz.
İntikam hissiniz dâim olsun...