Selâm ve Duâ ile,

Yeni bir hafta ve yeni sayımızla yine sizlerle birlikteyiz. Bu hafta kapak konumuz İstanbul'da gerçekleşecek olan "Terörizmle Mücadele Küresel Forumu". Öncelikle Terörizmle Mücadele Küresel Forumu'nu toplayanların terörist tanımlarına bakmakta fayda var. Dün Müslümanlara barbar diyen Batı, bugün terörist olmakla yaftalıyor. İslâm'ın hakikatini, kendi toplumlarından uzaklaştırmak için seçilmiş bir yoldur bu esasında. İslâm'ın insanlara nasıl bir hayat sunduğunun anlaşılması önüne çekilmiş bir perdedir; gerek barbar, gerekse terörist yaftaları. Bu yaftalar, yüzyıllardır Batı insanının "mutlak bir" ve "mutlak hakikat"le buluşmasına manî olmuştur. Şeytanî çıkarlarını ve emellerini, insan olmanın şerefinden ve haysiyetinden dâhi üstün gören Batı, kendisine zıt olan her şeye karşı savaş açmış durumdadır. Sözcülerinin her fırsatta "Biz İslâm ile savaşmıyoruz" vurgusu yapmaları da bu duruma dikkat çekmektedir.

Yakın zamanda terör olarak İslâm'ı tanımlayanların geniş katılımlı zirveleri Anadolu topraklarında gerçekleşecek. İslâm ve İslâmî olan her şeyle nasıl mücadele edileceğinin tartışmalarının yapılacağı bu zirvenin, İslâm davasının düştüğü ve yeniden ayağa kalkarak en yüksekte dalgalanacağı yer olan Anadolu'da gerçekleşmesini son derece manîdar buluyoruz. Mevcut iktidarında, vehmettirdiğine nisbetle, ne mânâ arz ettiğinin billurlaşmasına vesile olan bu forum ile alâkalı sözü, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu'nun Aydınlık Savaşçıları adlı eserinden bir bölüm ile bitirmek istiyoruz:

Ferdinant Marcos

"Mutlak Fikir" düşmanı

Ferdinant Marcos

celladı insanımın

-ülkemin hali ayna-

yüzünü gör gerçeğin:

-Bangsa Mora'da kanlı kırım

...şen kahkahalar

-Amerikan emperyalizminin

...kayıtsız bakışlar

-dökülen kanı kardeşimin

...ahmak tebessüm

işi var fahişe yüzlü devlerin

-birleşmiş milletler toplantıları

silahsızlanma konferansları

ve anlatmak barış masalları-

cücelerse kuyrukçusu devlerin

 

***

 

Faruk Hanedar, Terörizmle Mücadele Küresel Forumu’nu ele aldığı “Terörist Kime Denir?” başlıklı yazısında yazısında Batı insanının Müslümanlara bakışından ve Batı tarafından Müslümanlara yapıştırılan terörist damgasının ne mânâ ifade ettiğinden bahsetmektedir.

Sezâi Kırlangıç, “Milletin Zihnen Kürtaj Edilmesi Cinayettir” başlıklı yazısında milletin zihnen ve fikren kürtaj edildiğini söylerken “Rejimin sahipleri düzenlerine hiç rahatlarını bozmadan hatta daha da güçlendirmiş olarak devam ediyor” tesbitini yapıyor.

Av. İsmail Müftüoğlu (Adalet Eski Bakanı), “Fazla Söze Gerek Yok” başlıklı yazısında “Suriye'yi talan etmek için pusuda bekleyen güçlerin iştahlarını kursaklarına tıkmak, Suriye halkının tehlikeyi görmesi ve kucaklaşması, daha sonra da yönetim meselelerinin çözümü için gayret göstermesi ile mümkün olabilir” diyor.

Müjde Bayram, “Bağımsızlık Davası” başlıklı yazısında bağımsızlığın kazanılması için gereken şartları işaretliyor.

Carlos (Salim Muhammed), bu hafta “Megrahî'nin Vefatı... Fransız Cumhurbaşkanının Evlilik Protestosu... Yeni Fransız Adalet Bakanının Önemi...” meselelerinden bahsediyor.

Ömer Faruk Sorgun, “Teferruatçılık Şuuru: Cam Kırığı Teorisi-Derin ve Gerçek Mü’min” başlıklı güzel bir yazıyı sizler için kaleme alıyor.

Bu hafta ortasayfamızda, sizler için derlediğimiz ve yorumladığımız haberlerimizi bulabileceksiniz: “Zihinleri İğdiş Eden Gündemin Sorgulanması”...

Yunus Vanlıoğlu’nun “Hz. Ali” yazısı III. bölümü ile devam ediyor.

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen yeni eseri “Ölüm Odası B-Yedi” 108. bölümde “Tüm Hikmet (Ve Tüm Gerçek)” altbaşlığı ile devam ediyor.

A. Tevfik Dayan, “Muhsin Yazıcıoğlu Hadisesi”nin nasıl ve niçinini bu yazının IX. bölümünde analiz ediyor. Ayrıca geçen hafta kapağımızda yazarımızın ismini sehven yanlış girdiğimiz için kendisinden ve okurlarımızdan özür diliyoruz.

Gülçin Şenel, bu hafta “Fikre Özgürlük’ten Parti Ziyaretleri”ni ele alıyor.

Gelecek sayı buluşmak dileğiyle...

Allah’a emanet olun...