Selâm ile...

Yeni bir Baran Dergisi ile tekrar birlikteyiz...

Bilindiği üzere bu hafta Şanlıurfa Cezaevi’nde bir yangın çıktı ve neticesinde 13 mahkûm hayatını kaybetti, 5 mahkûm ise yaralandı. Bu yangının ardından dört cezaevinde daha yangınlar çıktı.

Cezaevi koşullarının çok ağır olduğu ve mahkûmlara insan muamelesinin bile yapılmadığı bir memlekette yaşıyoruz. Bu olaylar cezaevlerinde yaşanan ilk insanlıkdışı hadiseler değildir. Öyle sanıyoruz ki son da olmayacaktır. Devlet daha önce bir çok kez, cezaevlerinde mahkûm olan vatandaşlarına işkenceler yapmış, zulmetmiş, operasyonlar düzenleyip üzerlerine kurşun yağdırmıştır.

2000 yılında Metris’te, Bandırma’da gönüldaşlarımızın üzerine kuduzvâri bir tavır ile saldıran devlet, bu kez Şanlıurfa’da mahkûmların yanarak can vermesini umarsızca izlemiştir.

“Hayata Dönüş” kisvesi altında yapılan ve bir çok insanın hayatını karartan operasyonları yapan devlet, cezaevlerindeki vatandaşlarına insanlıkdışı muamele göstermeye devam etmiş, 350 kşilik cezaevine 1050 kişiyi balık istifi doldurmuş, faciaların yaşanmasını kaçınılmaz kılmıştır.

Cezaevi Ölümlerinin Tek Sorumlusu Rejimdir!

2000 yılında mevcut olan insanlıkdışı muameleler 2012 yılında da mevcudiyetini devam ettirmektedir, rejim yerinde kaldığı müddetçe de devam ettireceğinden şüphemiz yok!

Devletin ve rejimin bütün kabahati gün gibi ortada iken, bazıları da çıkıp “kraldan çok kralcılık oynayarak”, bu hadisede devletin bir kabahati olmadığını ve tek suçlunun mahkûmlar olduğunu söyleme gafletine düşmektedirler! Bu şahıslara söylenecek söz bile kalmamıştır artık!

“Şanlıurfa’da yaşanan ve diğer bir kaç cezaevine sıçrayan olaylar, memleket çapında bir tesire haiz olur mu?” bunu ilerleyen günlerde göreceğiz; ama şüphe duymadan söylediğimiz bir şey var, o da bu hadiselerin sosyal bir patlamanın habercisi olduğu gerçeğidir.

İnsanın insanca yaşayacağı düzen tesis edilene kadar da bu tip hadiselerin görülmesi yadırganmayacaktır.

Kapak mevzumuzu bu hafta Sezâi Kırlangıç ele alıyor. Sezâi Kırlangıç’ın yazısının başlığı: “Cezaevi mi, Tabutluk mu? - Ölümlerin Tek Sorumlusu Rejimdir!” Yazarımız yazısında “Mevcut rejimin adalet problemi vardır, bu yüzdendir ki yıllardır "adalet" tartışılır  tartışılır bir sonuca varılmaz. Çünkü nihayetinde iş rejim meselesine çıkar ki; MEVCUT ADALETSİZLİĞİN KAYNAĞI REJİMİN KENDİSİDİR” diyor.

İnebolu Cezaevi’nden yakın bir süre önce tahliye olan İdarî Müdürümüz Fatih Turplu “Cezaevleri Gerçeği: İnsanlara Hayvan Muamelesi” başlıklı yazısında cezaevlerinin mahkûmlara zulümden başka bir anlam ifade etmeyen yönlerine dikkat çekiyor.

Adalet Eski Bakanı İsmail Müftüoğlu, günümüz siyasetini ve siyasetçisini ele aldığı yazısından “Uyanmamız Gerekmez mi?” diye soruyor.

Sezâi Dilbilen, “ABD-Siyonizmin Yeni Kürt Politikası (Kürt Siyasîlerin Tutumu)” başlıklı yazısında “ABD ve İsrail ile iş yapanların on yıl sonra düştükleri rezalet kuyusunu, 28 Şubatta aslan kesilenlerin mahkeme koridorlarına pısmış yüzlerini görerek ibret almak lazım. ABD ve Siyonizm her daim haindir, güvenilmez” diyor.

Carlos (Salim Muhammed) bu hafta bizlere “Suriye Vesilesiyle Bir CIA Ajanının Hikâyesi”ni anlatıyor. Bu yazı haftaya ikinci bölümü ile devam edecektir.

Ortasayfamızda yine Baran Haber Servisi sizler için gündemdeki bazı meseleleri BD-İBDA dünya görüşü çerçevesinde yorumluyor.

Yenişafak Gazatesi, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Bu söyleşiyi önemine binâen iktibas ediyoruz.

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen eseri “Ölüm Odası B-Yedi” 110. bölümü “İslâm (Hakk’ın Hak Üzre Kaimliği)” alt başlığı ile devam ediyor. Bir solukta okuyacağınızı tahmin ediyoruz.

Bu hafta gündemde bir hayli yankı bulan “kürtaj” polemiği ile alakalı Fahri Özcan’ın “Kürtaj Musibettir, Haramdır; Ya Zina?” ve Fatma Doğan’ın “Kürtaj Polemiğinde Gözden Kaçanlar” başlıklı yazılarını sizlerle paylaşıyoruz.

Gülçin Şenel’in “Türkçe’deki Zihin Kontrolü ve Telegram Kitapları”nı derlediği yazısı bu hafta ikinci bölümü ile devam ediyor.

Bilindiği üzere büyük düşünür Roger Garaudy vefat etti. Roger Garaudy hakkında hazırlamış olduğumuz haberi arka kapağımızdan okuyabilirsiniz.

Gelecek hafta yeni bir Baran Dergisi’nde buluşmak üzere...

Allah’a emanet olun...