Selâm ve dua ile…

Dergimizin 304. Sayısı ile beraberiz.

İBDA MİMARI Salih Mirzabeyoğlu Bolu F Tipi Cezaevinden İstanbul'a getirildi; tafsilatını dergimiz içerisinde bulacaksınız. 
Bizim özellikle altını çizmek istediğimiz husus, Salih Mirzabeyoğlu'nun mevcut hukuk kaidelerine göre aleyhinde herhangi bir "delil" olmamasına mukabil, hakkında "idam cezası" verilmesi ve ardından bu kararın, şartlar gereğince "Ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet" e dönüştürülmesi; bütün bunlar bir 28 ŞUBAT operasyonu sebebi ve neticesi ile meydana geldi. 28 Şubat yargı kararları başta olmak üzere bütün hamlelerinin hukuksuzluğu, bugün, başta mevcut hükümet olmak üzere, bütün âkil adamlar tarafından dile getirilmektedir.

Bu konjonktür içerisinde, İBDA MİMARI sayın Salih Mirzabeyoğlu'nun, kendisi hakkında dönemin DGM'lerince verilen mahkeme kararını "TİYATRO BİTTİ"  diye nitelemesi, o günden bugüne bakıldığında ne kadar da manidar!

Daha öncesinde ve o günden bu güne, fikrinden tek zerre taviz vermeden, hiçbir delil ve emare olmamasına mukabil idama mahkûm edilen Salih Mirzabeyoğlu'nun tek derdi, insanca yaşamak ve Müslümanlığın icablarını yerine getirmek için uğraşmak ve bunun sistem planında hayata geçmesi; affedilmesi gereken, böylesi bir duruşla Ümmetin yükünü sırtlayanlar değil, İslam davasının yükünü omuzlarında taşıyamayan herkestir! 
*
Kapak mevzumuzu Fatih Turplu kaleme aldı. Yazısında “Hukuksuzluğun, mevcut hukuk çerçevesinde hâli yoluna koyulması ve İBDA MİMARI'nın şahsında bütün 28 ŞUBAT mağdurlarının da haklarının iâdesi gerekiyor” diyor.

Kâzım Albay, “Telegram Mevzuuna Dâir” kaleme aldığı yazısında “Telegram mevzuu neticesinde söylenecek olan şudur: Ruh, "beynin irtisamları" değil. Ruhçuluğun bir hücceti olarak Salih Mirzabeyoğlu'nun telegramı boşa çıkarış macerası. Beyin, düşüncenin aletidir, düşünce değil. Aklımıza bazı şeyler niye gelir, niye gelmez? Hatırlama ne, içe doğuş ne, ilham ve bedahat ne? Mesela, göz organı görmenin aletidir, görmenin kendisi değil. Onun için "bakmak" ile "görmek" farkından bahsediyoruz. Yeni Fizik de bunları destekliyor; Kuantum fiziği, Holografik Düzen vs. BD-İBDA'nın tezi: Önce ruhçuluk, ardından "ruhçuluğun hakikati ne?" davası!” diyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed)’in, Amerikan seçimlerini mevzu edindiği yazısının başlığı “Homoseksüelliğin Tayin Edeceği Amerikan Seçimleri”... Carlos yazısında “Korkarım, bir süredir de farkında olduğum gibi, Obama'nın etrafında yüksek seviyede unsurlardan oluşan bir çeşit "entelijensiya" var. Zaten unutmayınız ki, Romney'le karşılaştırırsak, Obama gerçek bir entellektüeldir. Karşısındaki Romney ise çok düşük seviyeli bir adamdır, entelektüellerin karşıtı olan bir işadamıdır. Ne var ki, ana akım politik çevrelerde etkili olan sözkonusu güya "ilerici" veya "solcu" unsurlar, aralarında fazla homoseksüel olmasa da, bu tür görüşlere taraftar” diyor.

Fatih Turplu ve Ömer Emre Akcebe, Prof Dr. Mehmet Bekâroğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdi. “Cihadın Olmadığı Bir Müslümanlık Söz Konusu Bile Olamaz” başlığı ile yayınladığımız bu söyleşi de Bekâroğlu’nun bir çok mesele üzerine görüşlerini sizlerle paylaşıyoruz.

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun sadece Baran Dergisi’nde tefrika edilen yeni eseri “Ölüm Odası B-Yedi” bu hafta 130. bölümü ile devam ediyor.

Adalet Eski Bakanı Av. İsmail Müftüoğlu, “Nerede O Vefalı İnsanlar” başlıklı yazısında memleketimizdeki siyasetçilerin vefasızlığından bahsediyor.

Hilâl Kaplan’ın Yenişafak Gazetesi’nde 5 Kasım 2012 tarihinde yayınlanan “Mirzabeyoğlu Özgürlüğüne Kavuşacak mı?” başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

Gülçin Şenel’in Eduardo Galeano'nun yeni kitabı "Ve Günler Yürümeye Başladı"dan bir bölümünden ilham alarak kaleme aldığı  “İktidarlar, Kitablar ve Mütefekkirler” başlıklı yazısını arkakapağımızda sizlerle paylaşıyoruz.

Dergimizde ayrıca Türkiye’den ve dünyadan derleyip yorumlamış olduğumuz bir çok haberi de bulabileceksiniz.
Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...