Selâm ve duâ ile… 
Bilindiği üzere geçen hafta Haliç Kongre Merkezi’nde Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu tarihî bir konferans vermiş ve halkımız Büyük Doğu-İBDA’ya olan sevgisini göstermiştir. Geçen hafta da altını çizdiğimiz üzere Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun fikriyle ve toplum üzerindeki etkisiyle bir Türkiye gerçeği olduğunun göstergesidir. Yine bilindiği üzere Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’na yaklaşık 15 yıldır “Telegram” adı verilen bir işkence yapılıyor; bu işkenceye Haliç Kongre Merkezi’nde konferansa katılan 10 bini aşkın kişi de şahitlik etti.
Telegram işkencesinin ne olduğu gerek Salih Mirzabeyoğlu’nun “Telegram” isimli kitabında ve gerekse dergimiz sayfalarında anlatabildiğimiz kadarıyla okurlarımızın malumu…
Bu hafta altını çizeceğimiz husus ise Salih Mirzabeyoğlu’nun hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasının ardından, 16 yıl sonra hukuksuzluğun bir nebze olsun giderilip tahliye edilmesinin yolu açılırken, tutuklanmasına sebep olan teklif ettiği Yeni Dünya Düzeni: Başyücelik Devleti, sistem teklifi sebebiyle maruz kaldığı işkencenin hâli hazırda devam ediyor olması…
Mevcut idarenin Müslüman Anadolu halkına karşı yönelişi ve teveccühünü, Anadolu halkının ise kendi imanını bir nebze de olsun korumak için hareket edenlere gösterdiği teveccühle bitiştirirsek, bugün Türkiye, Salih Mirzabeyoğlu’nun teklif ettiği fikir ve tavır kıvamına yavaş yavaş gelmek üzeredir. Elbette bunlar merhalelerdir ve bu merhaleler arasında birçok engebeli yol mevcuttur; mevcut iktidarın Müslüman Anadolu halkının çıkarları doğrultusunda yaptığı en ufak müsbet tavra karşı çıkan “gizli” odaklarla Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’na Telegram işkencesini yapan “gizli” odaklar aynı kozmik oda içerisinden yönetilmektedir. Bugün “Yeni Türkiye”yi kurmak isteyen hükümet ve idare eğer iddiasında samimi şekilde ilerlemek istiyorsa kendi şahsında İslam’a saldıran bu gizli odakları, yani Mütefekkir Salih Mirzabeyoğulu’na Telegram işkencesi yapan “gizli” odakları ifşa ve imha ile mükelleftir. 
Bu durum “Bütün yollar Roma’ya çıkar” hesabı Salih Mirzabeyoğlu’na yapılan “Telegram işkencesi son bulmadan milli iradenin tecellisinden bahsedilemez” hakikati önüne bizi getirir. Salih Mirzabeyoğlu’na yapılan işkence esasında Müslüman Anadolu halkını temsil eden fikre pranga vurma çabasıdır. 15 yıldır bu prangaları kabul etmeyen Mirzabeyoğlu, dik duruşu ve fikriyatıyla bu milletin tarihî köklerini yaşatan ve bütün yönleriyle bugünkü mevcut iktidarın gücünü aldığı Anadolu halkının umudunu şahsında pırıldatandır. 
Emperyalistler, işbirlikçileri, hainler, ajanlar, gizli işbirlikçiler ve Yahudiler; topyekûn bütün küfür cephesi Ehli Sünnet vel-Cemaatin yıkılmaz kalelerini içinde barındıran Türkiye’ye gözünü dikmiş vaziyettedir. Böyle bir hengâmede Salih Mirzabeyoğlu’na yapılan Telegram işkencesinin ve şahsında tüttürdüğü fikrinin kıymetinin ne kadar muazzam olduğu anlaşılmalı. “Bayrak düştüğü yerden kalkar” esprisi içerisinde söyleyelim: Batılı düşmanlar tarafından bile anlaşılıyor ki; Türkiye kurtulmadan, Türkiye kendine gelmeden, Türkiye kendi İslamî köklerine dönmeden, Büyük Doğu Coğrafyası’ndaki hiçbir ülke kendine gelemeyecek, silkinip başını yerden kaldıramayacak. 
Bu hafta kapağımıza attığımız manşeti tekraren söylüyoruz: “Telegram işkencesi son bulmadan milli iradenin tecellisinden bahsedilemez.”
Kapak yazımızı Ömer Emre Akcebe kaleme aldı. Yazısının başlığı, “Milli İrade Tecellisinin Bir Ölçütü Olarak Telegram”.
Yazarımız Kâzım Albay bu hafta Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun Haliç Kongre Merkezi’ndeki konferans izlenimlerini “Unutulmaz Konferansın Ardından” başlıklı yazısıyla bizlere aktarıyor. İsitfade edebileceğinizi umduğumuz bir yazı…
Salih Mirzabeyoğlu’nun avukatlarından Ali Rıza Yaman, “İstanbul Nizamının Yeniden Tesisinde Kritik Bir Durak Haliç” yazısıyla Salih Mirzabeyoğlu konferans izlenimlerini farklı bir bakış açısıyla ele aldı, alaka ile okuyacağınızı umuyoruz.
Suriye Türkmen Cephesi Komutanlarından Hasan Karabacak ile bu hafta bir söyleşi gerçekleştirdik. Oradaki Müslüman kardeşlerimizin durumlarını sizlere iletmek için güzel bir fırsat oldu. Faruk Hanedar’ın yaptığı söyleşinin başlığı, “Türkiye’den Suriye’yi İlhak Etmesini İstiyoruz”. Bu röportajın yapılmasına vesile olan Müslüman Anadolu Gençliği Derneği’nden Fatih Ayhan’a teşekkür ediyoruz.
Salim Muhammed (Çakal Carlos) “Siyonistlerin Filistin’de İki Devlet Temayülü Niçin?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun her hafta dergimizde tefrika edilen “Ölüm Odası B-Yedi”, alt başlığı “Senin Rüyan Gûya” olan 238. bölümü ile devam ediyor. 
“Devletin Tepesi Hangi Fikre Nisbetle Hareket Ediyor?” başlıklı yazısıyla Osmanlıca mevzuuna ve devletin hangi fikre nisbetle hareket etmesi gerektiğinden bahsediyor Faruk Hanedar.
Gülçin Şenel, “Alev Alatlı Yandaş Bir Aydın Mı?” başlıklı kültür sanat yazısıyla dergimizde…
Sizler için derlediğimiz haber yorumlarımız ve diğer içeriğimizle birlikte bu haftanın muhtevası böyle. “Fikri yaşamak yaşamayı fikir bilmek” ölçüsünden pay kapabilmek duasıyla…