Selâm ile...
Geçen hafta Suruç’ta meydana gelen patlama ile birlikte gelişen hâdiseleri herkes televizyonlardan ve gazetelerden takip etmiştir.  Bu hâdiselerin bugüne kadar uzanan seyri esasında, kendimizi nisbet ettiğimiz fikriyatın 30 yıl önce vâzettiği çözüm tekliflerine bakıldığında anlaşılamayacak derecede kompleks değildir; aradaki fark, mevcut resmî ideolojinin davranış itiyadından tutalım, devre devre bir çok hükümetin uygulamaya çalıştığı politikalara kadar hepsinin Batı yahut Amerikan tandanslı fikirlerde çözümün aranmasında ve bu fikirlerin Kürt meselesi başta olmak üzere hiç bir meseleye çözüm getirmemek prensibi üzerine tesis edilmiş bulunmasındadır. Yani Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun Kürt meselesinin çözümüne dair tüm ipuçlarını içinde barındıran “Bütün Yönleriyle Kürt Meselesi” röportajı başta olmak üzere, bu ve benzeri kangrenleşmiş tüm diğer sorunları hal yoluna koyan önerilerinin iktidarlar tarafından bile bile görmezden gelinmesini, hatta yok edilmeye çalışılmasını düşünürsek, Türkiye’yi bugüne kadar idare edenlerin asıl maksadının başka olduğunu anlarız. Gerek Kürt meselesinde, gerek diğer hususlarda, son 6-7 yıla kadar iktidarlar açısından mesele “üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” idi.
Nitekim bu kez de mesele aynıdır. Bu haftaki kapak yazımızda daha evvel Kürt meselesi etrafında ne türlü ikazlarda bulunduğumuzu aynı zamanda bu meselenin nasıl bu kadar dallanıp budaklandığını kısa bir (kronoloji) içerisinde verdik.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin “PKK, gurura kapıldı” sözlerinden yola çıkarak söylersek “çözüm süreci”nin en çok kendisine yaradığı ve yarayacağı şartlarda, memleketimizi her bulduğu fırsatta kıskaca almaya çalışan emperyalist unsurlarla içli dışlı olmanın, kendi menfaatinin ne olduğu ve ne olması gerektiği hususunda fikir sahibi olmayanların, her dâim başka güçlerin menfaatine alet olabileceğini son çıkan hâdiselerle birlikte bir kez daha görmüş olduk.
Bu topraklardaki asıl mesele ne Kürt-Türk, ne Ermeni-Rum, ne IŞİD-YPG, ne de başka unsurlardır. Asıl mesele bundan önceki hükümetlerin ve mevcut hükümetin İslâm merkezli bir birlikteliği tam mânasıyla tesis etme fikrine yanaşmamaları, bilâkis (haşa) veba illeti gibi bu aziz fikirden kaçmalarıdır. Bu mesele ne önceki hükümetlerin İslâm’ı baş düşman belleyip Batı tandanslı fikirlerle memleketi idare etmesiyle, ne de mevcut idarenin İslâm’ı fiiliyata dökmeyerek söylemlerle geçiştirmesi ile çözülebilir. Bu mesele ancak İslâm’a muhatab bir dünya görüşü çerçevesinde ele alınırsa selamete kavuşturulur; bu memlekete ait orijinal fikirlerle yaklaşılarak çözülebilir. Böyle söylediğimizde, insan ve toplum meselelerinin çözümü hususunda bir bütün olarak “İslâm’a Muhatap Anlayış” ile çözüm teklifleri sunan Büyük Doğu-İBDA fikriyatının dışında hiç bir fikir akla gelmemektedir. Kapağımızı bu çerçevede şekillendiriyor ve “İkaz Etmiştik, Biji Serok Obama ile Buraya Kadar”  diyor ve ekliyoruz: “İSLÂM MERKEZLİ OLMAYAN HİÇBİR GÜÇ BU TOPRAKLARDA BARINAMAZ!” Kapak yazımızı Ömer Emre Akcebe kaleme aldı, yazısının başlığı “Kim Ne Ektiyse Onu Biçecek”...
Fahri Özcan “Hedef Türkiye Nokta Com”, yeni yazarımız Muhammed Gülmez “Amaç Kürt Devleti: Hedef Türkiye!” başlıklı yazılarla oynanan emperyalist oyunlardan bahsediyorlar. Muhammed Gülmez’e aramıza hoş geldin diyoruz.
Yine Kürt meselesi, PKK’nın saldırıları ve çözüm süreci üzerine Ortadoğu Uzmanı Ömer Turan ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
Carlos (Salim Muhammed), bu hafta “Srebrenitsa Katliamı”ndan bahsediyor
Baran Demir’in bu haftaki yazısının başlığı “Üstad Neden Üstad?”
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen eseri “Ölüm Odası B-Yedi”nin 271. bölümünün alt başlığı “NE OLURDU HÂLİMİZ…”
Abdullah Kiracı’nın vakıf meselesi üzerine kaleme aldığı yazı dizisi “Roma Sonrası Vakıflar: Cermenler” başlıklı bölümüyle devam ediyor.
Gülçin Şenel “Boris Vian: Mezarlarınıza Tüküreceğim”, Fatih Turplu “Prison Break, Carandiru, Metris ve Gregor Samsa...” başlıklı yazılarıyla sizlerle...
Ayrıca sizler için derlediğimiz haberleri de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet olun.