Selâm ile…
Türkiye’de gerçekleştirilen Kızılay saldırısının ardından 479. Sayımızda “Asimetrik Savaş Sürüyor, Çember Daralıyor” manşetini atmıştık. Âdeta söylediklerimizi doğrular nitelikte hâdiseler vukû bulmaya devam ediyor. 19 Mart Cumartesi günü İstanbul Taksim’de üçü İsrailli, biri İranlı dört kişinin öldüğü, birçok kişinin yaralandığı bir saldırı daha gerçekleştirildi; bu saldırı Türkiye’de, bilhassa İstanbul’da ciddi tedirginliğe yol açtı. 22 Aralık Salı günü ise, dergimizi baskıya hazırladığımız saatlerde Avrupa Birliği’nin merkezi olarak niteleyebileceğimiz Brüksel’de ardı ardına üç (kimilerine göre dört) bombalı saldırı gerçekleştirildi. İkisi havaalanında, biri metro istasyonunda yaşanan patlamalarda 34 kişi öldü, 136 kişi yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi ve açıklamasında Brüksel’deki bombalamalarda ölenlerin sayısının iki yüzden fazla olduğunu ileri sürdü. Saldırılar sonrasında Avrupa’yı Paris saldırılarında yaşanandan çok daha büyük bir panik havası sardı.
Bilindiği üzere İslâm coğrafyası son iki yüzyıldır hiçbir zaman durulmadı. Filistin’de, Afganistan’da, Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da, Irak’ta, Kırım’da, Çeçenistan’da; hülasa-i kelâm İslâm coğrafyası olarak niteleyebileceğimiz her toprakta kan, zulüm ve ölüm barındıran hâdiselerin vuku bulması İslâm coğrafyasının tümüne hâkim bir psikoloji olarak sıradanlaştı.
90’lı yıllardan İslâm’ın kuvvet bulmaya başlamasıyla beraber İslâm coğrafyası dışındaki bölgelerde yer yer hareketlenmeler yaşansa da, Batı adamının mütehakkim kibrini kıramamıştı. Tâ ki 11 Eylül 2001 tarihine kadar… Bu tarihte Şehid Usame bin Ladin ve 12 Müslüman’ın ABD’de gerçekleştirdiği eylem olayın çehresini değiştirerek hâdiseyi Müslümanlar ve kâfirler arasındaki bir savaşa çevirdi. Nitekim o zamanın ABD Başkanı G. Bush Haçlı Savaşı başlatacağını ilân etmişti. 11 Eylül şokunun kısmî olarak atlatılmasının ardından mevzu henüz Avrupa’ya sıçramadığı için eski sömürgeci ve bugünün müreffeh Avrupalısı mevzuyu tam kavrayamamış gözüküyordu. Aradan geçen zaman zarfında gerçekleştirilen irili ufaklı saldırılar Batı adamını rahatsız etmeye başladı. Avrupa’nın muhtelif yerlerinde İslâm’a ve Müslümanlara karşı atılan adımlara mukabil İslâm’ın önlenemez yükselişi, maddeten “müreffeh” Avrupa’yı fazlasıyla tedirgin etti. Gelinen noktada ise İslâm coğrafyasını baştanbaşa harab eden, sadece İslâm’ı yok etmek için mezhebsizlikten dinlerarası diyaloga kadar her türlü entrikayı çeviren Batı adamının son kurbanı kendi halkları oldu; Avrupalılar, kendilerini korumak için evlerinden çıkmıyorlar, hatta evlerinde hazırladıkları “panik oda”larında gizleniyorlar. Bu abartı değil, gerçek…
Bugün Brüksel’deki patlamaların verdiği zayiat sadece Brüksel’i, Belçika’yı değil tüm Avrupa’yı vurdu. Batı adamını hiçbir manevî dayanak ve tutamak tanımayan bir korku ve panik psikolocyasına soktu.
Bu meseleyi kapağımıza taşıdık ve “Bütün Avrupa Panik Odasında” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Avrupa Panik Butonunu Arıyor” başlıklı yazısında Ömer Emre Akcebe işledi...
Avukat Halil Kılıç, gündemde olan bir mevzuyu ele alarak “Yeni Anayasa Hangi Anlayışa Göre Yapılacak?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında sistemin üzerine bina edildiği anlayışa sadık kalınarak yapılacak bir anayasanın dertlerimize çare olmayacağından bahsediyor.
Yazarımız Çakal Carlos (Salim Muhammed) bu hafta 19 Mart Salı günü İstanbul Taksim’de gerçekleştirilen bombalı saldırıyı ve Türkiye’nin idari mekanizması hakkındaki kanaatlerini paylaştı.
Baran Demir, “Üstad, Neden Üstad” başlıklı yazısında Ehl-i Sünnet vel Cemaat dışı hususları dile getirerek İbda’nın vazettiği anlayışın ne kadar mühim olduğunun altını çiziyor.
Bu hafta, Yeni Akit Gazetesi Yazarı Kenan Alpay ile bir söyleşi yaptık. Söyleşide Suriye meselesinden, Avrupa’nın içinde bulunduğu durumdan ve Türkiye’nin muhatap olduğu operasyonları konuştuk.
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun yeni eseri Ölüm Odası B-Yedi dergimizde tefrika edilmeye devam ediyor. Bu hafta yayımladığımı 305. bölümün alt başlığı “Arvasî (Ve Biz Naka-i Salih)”...
Abdullah Kiracı, vakfın kuruluş esaslarından “İrade Beyanı”nı işlemeye devam ediyor.
Gülçin Şenel, Ali Ekmel Bilir’in “Sıradışı Sanat Adamları” kitabını ele aldı.
Dergimizde ayrıca sizler için derlediğimiz haberleri de bulabileceksiniz.
Gelecek sayımızda görüşmek üzere...