Cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlara, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getiriliyor. Aslında gerek kalmadı İslam düşmanlarının el uzatmalarına. El uzatma işini yıllardır Armine, Aker, Tekbir, Ala Dergi tapınakları yaptılar zaten.
Bir “başörtü” davası vardı gözyaşları ile yoğrulup, vicdanlara pençe vurulan…
Başörtüsü, Armine tapınakları sebebiyle evrildi, Allah düşmanlarının işini yapar oldular. Onların da getirmeye çalıştığı burasıydı. Ve bu değişim daha da ileriye gidecek daha vahim bir konum alacak. Üstad Necip Fazıl’ın “bu gidişle utanmaktan utanan bir nesil gelecek” sözü yerinde olsa gerek.
Çünkü vitrinler, 21. Yüzyılın modern “tanrı”larıdır ve bu davayı vermekte olan neslin çocuklarını bu tapınaklarda vaftiz ettiler, ediyorlar.
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun  “Bu rejimin en büyük suçu insanların idraklerini iğdiş etmesidir.” Sözünü şimdi daha iyi anlıyoruz.