Batı tarafından yüzyıllardır baskı altında tutulan, sömürülen ve yeri geldiğinde katledilen Müslümanlar’ın bu saldırıları Batı’da tedirginliğe yol açtı… Bu tedirginliğin neticesi olarak bir dizi toplantılar, zirveler, görüşmeler gerçekleştiriliyor. Batılı liderler içine düştükleri bu durumdan nasıl kurtulacaklarının hesabını yapmaya çalışsa da, durum onlar açısından hiç de iç açıcı değil… Keza yüzyıllarca zulmedip, katlettikten sonra bu zulümlerin karşılığının kendilerine ödetileceğini biliyor, bekliyorlardı; fakat bu korkuları her defasında hasıraltı ediyorlardı. Bugün Batı’nın korkularıyla yüzleşme ve korkusunda boğulma günüdür.
Aşırılıkla Mücadele Zirvesi
Geçtiğimiz hafta yahoo.com’da yer alan bir habere göre; ABD güvenlik güçleri, Avrupa’da gerçekleştirilen saldırıların ardından Amerikan şehirlerinin de hedefte olduğu yönünde uyarıda bulunmuş. Bunun üzerine ülke yükselen aşırılığın ivedilikle önlenmesi terörle mücadele departmanları tarafından öncelikli duruma getirilmiş. Bu gelişmeler üzerine Washington’da ilk defa bir terörle mücadele zirvesi gerçekleştirildi. Obama, 60 ülkenin bakan ve başbakanlarına ev sahipliği yaptı.
Obama’nın zirvede yapmış olduğu konuşma sırasında sürekli “Biz, İslâm ile değil, İslâm’ı çarpıtanlarla savaşıyoruz” vurgusu yapması dikkatlerden kaçmadı. Elbette bu sözlerin bir algı manipülasyonunun yanı sıra “biz İslâm’ı bastırmaya çalışmıyoruz” cümlesiyle birlikte düşünüldüğünde suçluluk psikolojisinin tezahürü olduğu da görülebilir. Ayrıca İslâm’ın ne olduğunu Müslümanlara Obama mı öğretecek? Obama’nın zirvede yapmış olduğu konuşmada Batı’nın tedirginlik içerisinde olduğunu ve bu saldırıların biraz daha artması durumunda ağlak bir tavra bürüneceklerini seziyoruz.
ABD için asıl tehlike
ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler için en büyük tehlike saldırıları gerçekleştiren Müslümanlar’ın Batı ülkelerinin şehir merkezlerinde ikamet eden, batılı devletlerin vatandaşı olan Müslümanlar olması...
Yahoo.com’un haberine göre Amerikan İç Güvenlik Bakanlığı’nın yapmış olduğu araştırmalar neticesinde 100 Amerikan vatandaşının IŞİD’e katılmak üzere Irak ve Suriye’ye gittiği tesbit edilmiş. Bu kişilerin yaklaşık yarısı Mineapolis’ten… Mineapolis büyük çoğunluğu Müslüman olan Somalililerin ABD’de konsantre biçiminde yaşadıkları bölge ve 100.000 Somalili burada hayatını sürdürüyor. Habere göre FBI 2007 yılından beri Somalililerin radikal İslâm’a ve İslâm Devleti’ne neden sempati duyduğunu tesbit edebilmek için efor sarf ediyor. Bu bölgeler radikal İslâm’ın yeşerme merkezi olarak gösterilirken, şehirlerin göbeğinde bulunan bu bölgelere Müslüman olmayanların girmesi hoş karşılanmıyor ve buralarda federal yasalar işletilemezken Şerî yasalar ön planda tutuluyor. Bu nedenle bu bölgeler “girilmez bölge” olarak adlandırılıyor. ABD ve diğer Batı devletleri için asıl tehlikeli durum olarak bu bölgeler gösteriliyor.
Netice
Gerek ABD gerekse de diğer Batılı devletler açısından bu noktada söylenecek şey debelendikçe daha çok batacaklarıdır. Bu durumun oluşmasının sebebinin kendileri olduğunu onlar da gayet iyi biliyorlar. Senelerce sömürdükleri, babalarını, dedelerini katlettikleri insanlar bugün bir direniş gösteriyor. Bu direnişin çapı her geçen gün genişliyor. Senelerce insan yerine bile koymadıkları için gettolaştırdıkları, toplumdan ayrı tuttukları, katı politikalar uyguladıkları Müslümanlar, Batı’nın yaptıklarının bedelini ödetiyor.
Diğer taraftan gözden kaçmaması gereken bir husus da Batı’nın sadece Müslümanlara değil, Batılı olmayan diğerlerine karşı da bu cüretkâr uygulamaları yaptığıdır. Bugün Müslümanların direnişi Batılı olmayan diğer toplumların da İslâm’a olan sempatisini arttırmakta… Bu da Müslüman sayısının artarak Batı’ya karşı olan tehdidin yükselmesi demek.
Bu haber bize gösteriyor ki, ABD kendi içerisine hâkim değil ve geçmişte kendi rızası ile gettolaştırdığı başta Müslümanlar olmak üzere Latin Amerikalılar, Afrikalılar ve diğerleri yakın bir zamanda ABD’nin başını daha çok ağrıtacak.