Cezaevi örneğinde olduğu gibi devlet erkini ele geçiren güçler kendilerine mahsus bir “Kamu Görevi”  edinmiş durumdalar. Rejimin pisliğini üstlerine bulaştırdıkça insanlıktan çıkanlar, hakikaten idare etmeye kalktıkları millete karşı vahşetten öte bir uygulamayı reva görüyorlar. Aşağıdaki haber önceki hafta bütün tv kanalarında ve gazete manşetlerinde döne döne endam etti. Ve herkes bütün bunların neredeyse rejimin olağan-rutin uygulamalarından biri olduğunda hem fikirdi. Bunu farklı kılan ise sadece bir vatandaşın olan biteni görüntüleyebilmesiydi. Yoksa buda sıradan, ispat edilemez bir iddia olarak kalacaktı. Haber şu; “Huzuru sağlamakla görevli bir grup polis İstanbul’un göbeğinde terör estirdi. Yedikule’de Pazar gecesi saat 03.30 sıralarında hamile bir yakınını Cerrahpaşa’ya götüren Ahmet Koca, bir ekip otosuyla yol verme tartışması yaşadı. Tartışmanın büyümesi üzerine Koca’yı yere yatıran polisler meydan dayağı atmaya başladı. Dışarıdan gelen takviye ekiplerle sayılan 10’a ulaşan polisler, eşinin yalvarmasına aldırmadan Koca’yı kemerle dövdü. Tenha yerlere götürülerek 2 saat boyunca dövülen Koca, daha sonra serbest bırakıldı. İstanbul Valiliği 5 polisi açığa aldı.”(Yenişafak, 21.06.2012)

            Rejim mensupları boş durmuyor başka yerde de bir başka “Kamu Görevi” yapıyordu. Haberin en iğrenci diyebileceğimiz bu uygulamayı işin ilgililerine havale ediyoruz. Bu arada hatırlatalım bu kamu görevlileri hala “Kamu Görevi” yapmaya devam ediyor; “Afyonkarahisar’da Hocalar İlçe Emniyet Amiri Vekili Komiser E.İ. ve yanındaki 2 kişi, Hocalar Devlet Hastanesi’nde görevli hemşire E.Ç.’ye tecavüz ettikleri iddiasıyla gözaltına alındı.” (22.06.2012, Milliyet)