Adalet Bakanlığı, TGS'nin benzer raporuna da itiraz edip, bu kişilerin gazetecilik faaliyetlerinden değil silahla yaralamadan, adam öldürmeden cezaevine girdiğini söylemişti. Biz bu iddiaları kanıtlarımızla çürüttük. Bakanlık, iftira ve yalanda bulunuyor. Yalan söylemeye devam ediyor. isimlerini açıkladığı 11 gazeteci için de bunu söylüyorum. Mesela Erdal Süsem. Süsem'in polis silahı gasp edip, adam öldürdüğü iddia ediliyor. Kendisi ilk yakalandığında bu olayla suçlanıyor, fakat sonrasında düzenlenen iddianamede bu iddialar çürüyor. Ölen polisin eşi, öldürenin iri yarı olduğunu söylüyor oysa Süsem, ufak tefek biri. Dosyadaki bu suçlama sonrasında değiştiriliyor. Hatice Duman'ın üzerine atılanlar da iftira. Silahla hiç ilişkisi olmamış, adam öldürdğü iddianamenin hiçbir yerinde yok. Faysal Tunç, propaganda suçundan içeride. Şükrü Sak, dinci kuruluşlardan gelen biriydi. 28 Şubat uygulamalarını eleştirdiği için hakkında dava açıldı ve 28 Şubat'ı yargıladığını iddia eden bu iktidar döneminde, mart ayında cezaevine girdi. Bu kişiler, özel yetkili mahkemelerde, gizli tanıklarla, terör örgütü üyeliğinden yargılandı. Terörle Mücadele Yasası, fikir suçlarını da bu kapsama sokuyor. Onun için ilk başta Terörle Mücadele Yasası'nın ardından, terörist diyen bu dilin değişmesi gerekiyor. Meslektaşlarımızın gazetecilik faaliyetlerinden dolayı çeşitli suçlarla suçlandıklarını biliyoruz. Dolandırıcılık, çocukları cinsel taciz suçlarından dolayı yargılanan gazeteciler de var.ama bunları takip etmiyoruz.