Son damla dershanelerin kapatılması meselesi. Cemaat gençlikle ve yine onlar aracılığı ile ebeveynlerle kurdukları en önemli köprüyü kaybetme telaşında. Alttan alta Tayyip Erdoğan’ın ve ekibinin kuyusu kazılırken, bir yandan da ikili ilişkilerle kırdıkları vazoyu düzeltme derdindeler. Samanyolu Tv’nin ve Zaman gazetesinin son sekiz aylık politikasına bakıldığında CHP düzeyinde sıkı ve sert bir AKP muhalefeti izlediği, AKP üzerine çok ciddi muhalif baskı unsurları oluşturmaya gayret ettiği rahatlıkla görülebilir. Bu ise gizli saklı olarak yürütülen bir soğuk savaşı beraberinde getirdi. Taraflar birbirlerine hamleleri farklı üslup ve araçlarla yapıyorlar. Olan biteni anlamak aslında çok açık; Tayyip Erdoğan süpürülmek istendi, ama olmadı… Özellikle MİT Müsteşarı Hakan Fidan meselesi bağları tamamen kopardı. Ardından Fetullah’ın ABD-İsrail çizgisinde siyaset izlemesi ve bu siyasetinden hiçbir zaman vazgeçmemesi millet nezdinde şahsını ve taifesini beş paralık etti.

Şimdilerde ise sosyal medyada olsun, yazılı ve görsel medyada olsun, mütevelli heyetlerinin toplantılarında olsun, sohbet gruplarında olsun harıl harıl bu mevzu konuşuluyor ve gruplarda “rant” hesabı biriken güya o “güzide kalabalık” artık dağılıyor. Kredi kartı karşılığı ve yine yakın bir arkadaşının baskısı sonucu abone olunan Zaman aboneliğinden ise her geçen gün ayrılmalar yaşanıyor. Öyle ki son ayda 100 bine yakın bir okur kaybı var.(Tiraj Raporlarına bakılabilir).

Fetullah Gülen mahsur kaldığı ABD’den kalkıp gelici değil. Fetullah Gülen neden Türkiye’ye dönmüyor, dönemiyor? Hukuki ve siyasî anlamda bilinen hiçbir sebep yok.

Buna rağmen yine de dili yerinde durucu değil. Kendine her defasında müslüman milleti inciten yaralayan ve yine kalplerini kırıp buğzlarını üzerine çeken bir siyaset ve politika belirlemiş. Olan biten aslında nasıl bir travma içerisinde olduğunu belgelemektedir. Lâkin, merkezde kendisi olmak üzere etrafında oluşan devasa bir sermaye gücünden, banka imparatorluğundan ve şirketlerin pazar-piyasa ağından dolayı “cemaat” içinde işçi-işveren genişliğinde bir yapı oluşmuştur. Bu ise işverene bağımlı olmak ve ekmek aldığın yerin dinine tabii olmak gibi “güdülenmiş” bir istismar noktası oluşturmaktadır. Gülen cemaatinin de ileri gelenleri bunu çok iyi kullanmakta ve etraflarına yığdıkları birçok kişiyi yine kendilerine ait alanlarda istihdam ederek bu bağımlılığı artırmaktadır. Ve nihaî olarak cemaat içerisinde büyük bir kesim bu çok sayıda şirketin ve birbiriyle bağlı tüketim ağının örgütlü üyesi konumunda olduğundan ekonomik olarak oldukça güçlü bir etki oluşturmuştur. Bunun yanında siyasi ilişkileri, çok milletli şirketlerle kurduğu koordinasyondan dolayı piyasa-pazar algısı mevcuttur.

Sonuç; Tayyip Erdoğan Gülen Taifesine öyle bir darbe indiriyor ki, bu kan damarlarının kesilmesi anlamına geliyor. Dershane bu manada müthiş bir ekonomik boşluk oluşturuyor ve aynı zamanda diğer kurumlar için insan ihtiyacının karşılanmaması demek. Ve bütün şubeleri ile Gülen grubunun ekonomik bağı kopuyor, koparılıyor.