Kosova da son zamanda neler oluyor. Müslümanlara karşı yapılan operasyonların iç yüzüne baktığımız da karşımıza çıkan durum nedir? Sorusuna Baran Dergi’sinin 403. Sayısında Tarık Selim’in kaleme aldığı yazı da anlattı:

Kosova’da son dönemde Müslümanlara ciddi baskılar yapılmakta. Aslında bir algı operasyonunun Kosova ayağı da diyebiliriz bu duruma. Emperyalist egemen güçlerin çıkarcı politikaları neticesinde kan deryasına dönen Ortadoğu’da işler öyle bir noktaya geldi ki, bütün bu karmaşanın müsebbibi Batı devletleri, hep olduğu gibi “vaziyeti kâra tahvil” peşinde.

Biraz karışık oldu gibi. Açıklayalım: Şu anda “IŞİD Terörü denilerek” dünyanın her yerinde Müslümanlara baskı oluşturuluyor ve operasyonlar yapılıyor. Bakın “IŞİD terörü denilerek” diyorum.

Cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemlerde Kemalistler, Müslümanlara baskı kurmak için “Algı oluşturma operasyonuna”, Menemen Hadisesi ile başladılar ve yıllarca gayet başarılı bir şekilde yürüttüler. Biz bu Kemalistlerin en son büyük çaplı algı operasyonlarından olan 28 Şubat darbesini yaşamış insanlarız. Bir algı oluşturup o algıyla Müslümanları yok etmek istemelerini en iyi biz biliriz.

Maksat Müslümanların üzerine baskı oluşturmak olunca, bahanenin ehemmiyeti yok. Müslümanlara karşı Terörün en uç noktasını devlet eliyle uygulayan Amerika-İsrail ve hempâlarının oluşturduğu ittifakın, şimdiki algı operasyonundaki malzemesi de IŞİD. Bakın bu onların kullandığı malzeme. Açık ve net olarak Müslümanları etkisiz hale getirmek, zayıf düşürmek ve köle gibi kullanmak için yapılan bir savaş var zaten en az 150 yıldır süren. Bahaneye son noktada ihtiyacı yok ama bir yandan da kendi kamuoyuna ve  kendilerine gönüllü kölelik yapacak  ve İslâm milletini içerden yıkacak satılmışlara ihtiyaç var. Bunun için malzeme gerek.

Kosova’da olan şu: Yurtdışında (Suriye’de) teröre destek verdikleri gerekçesiyle 42 kişi gözaltına alındı önce. Çoğu öğrenci olan bu insanlar hakkında tutuklama kararı verildi ve açıklama olarak İslâmî teröre destek verdikleri söylendi. Bu insanların çoğu, Suriye başta olmak üzere yurt dışında okumaya giden öğrencilerdi. Ve onları yurtdışında okumaya teşvik eden ve yollayan ise mevcut iktidar. Suriye bölgesinde savaş çıkınca ülkelerinin ‘geri dönün’ çağrısına uyup geri gelen öğrenciler, teröre destek veriyorlar denilerek tutuklandılar.

Bu ilk adımdan sonra ikinci operasyon Kosova’daki merkez il cami imamları da dahil olmak üzere, cami imamlarına ve Kosova’da İslâmî kimliği ve yaptığı faaliyetlerle herkesin takdirini kazanan Lisba (Kosova İslâmî Harekete Katıl Partisi) lideri Fuad Ramiqi’ye yapıldı. Bir gece evlerinden teröre destek verdikleri gerekçesiyle gözaltına alındılar. İki günlük gözaltı sonrasında bir ay daha tutuklu kalmalarına karar verildi. Şu sıralar seçim, hükümet kurma vs kriz durumundaki Kosova iktidarı, kriz bitince duruma göre hukukî! kararını verecek.

Bu operasyondan sonra da algı operasyonunun son ayağı olarak ülkede faaliyet gösteren İslâmî kimlikli 16 Sivil Toplum Kuruluşuna faaliyetlerini durdurma kararı verildi.

Bütün bunları biraz açalım:

Kosova’da imamlar devlet memuru değil. Yani devletin parasını alıp onun her yaptığını sallabaş vaziyette onaylamıyorlar. Cami imamları, aktif, sosyal ve cemiyet meselelerinin içinde insanlar... Sorun bu zaten. Mesela laik zihniyette bir vekil, bir sanatçı, bir gazeteci çıkıp İslâmî değerlere hakaret ederse bir imam çıkıp hutbede, Tv'de bu yaptığının yanlış olduğunu söyleyebiliyor. Değerlerini, inancını savunabilen ve halk arasında sevilen sayılan insanlar bunlar. Aynı şekilde tutuklanan LİSBA lideri Fuad Ramiqi, parti olarak Müslümanların haklarını korumak için ciddi çalışmalar yapıyordu. En son ülkedeki başörtüsü yasağı LİSBA’nın öncülüğünde yapılan faaliyetler sonucu kaldırıldı ve bu seçimde bir başörtülü milletvekili meclise girdi. Kendi istediğiniz gibi kullanacağınız Müslüman tipini nasıl oluşturursunuz? Bizdeki durumu düşünün. Sistemin sınırlarını çizdiği gibi İslâm'ı yaşayan Müslümanlar. Bu insanların aradan çıkarılması gerek. Bu insanlara olan sevginin yok edilmesi gerek. Bu sevgi ve saygıyı nasıl yok edersiniz?

Terör de terör… Vahşi bir terör algısı ortaya koyar ve böyle insanları da ona destek veriyor gösterirseniz insanların sevgisi yok olur. Hedef bu.

Birincisi, IŞİD denilerek teröre destek verdiği için tutuklanan imamlar ehli sünnet ve çoğu zaten tekfirci zihniyet tarafından tekfir edilen isimler. Terörle alakaları olmadığını başta onları gözaltına alanlar dahil herkes biliyor. Başkent Priştina Fatih Camii imamı  Dr. Şevket hoca dahil bütün imamlar çok açık bir şekilde İslâm'ı tebliğ etmekten başka bir şey yapmıyorlar. İmamın vazifesi başka ne ola ki?

İkincisi, ki siyaseten daha mühimi, bölgede, İslâmî hassasiyete sahip olan kesimlerin çoğunluğu Türkiye’yi seviyor. Yani ne krallık döneminde ne Yugoslavya döneminde yapılan baskılar, eğitim sistemindeki Osmanlı işgalciydi vs. yalanları, inançlı kesimde karşılık bulmamış ve bu insanlar İslâm hassasiyetiyle kardeşlik hukukunu unutmamış. Bölge üzerinde uzun vadeli planları olan Batı için bu hoş bir durum değil ve her tarafta karşılarına çıkan bir heyula. Okullarda okutulan ders kitaplarına kadar bizi düşman gösterecek şeyler olmasına rağmen bunu beceremiyorlar.

Ne yapıyorlar? İşte operasyonun sonuçlarından biri de bu. Bizimle olanı eziyorlar. Bizim kardeşimizi eziyor, ülkede etkinliklerini kırıp, kötü gösteriyorlar. Balkanlar her zaman cadı kazanı olmuştur. Mesele Türkiye Cumhuriyeti olarak Türkiye meselesi değil. Biz Osmanlıyız düşüncesindeki Müslümanlaradır yapılan zulüm. Laikler zaten bizi sevmiyor!

Üçüncüsü de samimi Müslümanları ezip etkinliklerini kırmak isterken, gerçekten Ehli sünnet dışı veya politik anlamda kullanılmaya elverişli gruplara yol veriyorlar. Halk arasında sevilen ve kabul gören Ehli sünnet İslâm anlayışını silip, yerine Bektaşi, Vahhabi, Şii yahut Amerikancı İslâm anlayışı tesis etmek; plan bu...

Nitekim bu operasyonlar üzerine, Amerika’da uzun yıllar polis olarak eğitim görmüş olan ve şu sıralar gazeteci görünen cemaat mensubu Emre Uslu, ısrarla tutuklananların terörist olduğunu hatta onlara TİKA’nın, yani Türkiye’nin destek verdiğini falan yazmaya başladı.

Bu grup, 28 Şubat darbesiyle içeri giren her Müslüman'ı da terörist diye yaftalamıştı ve hâlâ aynı dili kullanıyor; ne tesadüf değil mi? (Bu arada, bölgede dokunulmayan ve önü açılan tek grup da bu cemaat.)

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in “Bugün bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır.” sözü ne kadar da isabetli!..

TİKA, birçok ülkede olduğu gibi Balkanlar'da da çok güzel faaliyetler yapıyor. Bazı şeyler daha iyi olabilir veya eksik olmuş, keşke şunlar da yapılsa demek başka, doğrudan o kurumu ve onun üzerinden devleti teröre destek veren ülke konumuna sokmaya çalışmak başka. Türkiye, TİKA ve benzer kurumlarıyla bölge insanlarına destek oluyor, işsizliğin çok fazla olduğu yerde istihdam oluşturuyor, insanları iş sahibi yapmaya çalışıyor. Bölgede Ecdat bakiyesi cami, medrese, han ve hamam restorasyonları yaparak, hem o bölge insanına, hem ülkeye hizmet ediyor. Böyle hizmetleri olan bir kurumu “yıkma çabası “ neden? Eleştirmek değil çünkü bu, doğrudan yıkma gayreti, öldürmek için vurmak denir buna; nedendir sizce ?

TİKA gibi kurumların yanında, Hüdayi Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti veya benzer güzel faaliyet yapan vakıf ve dernekler de hedeflerinde bu grubun, neden? Çünkü bu dernek ve vakıflar, inançları ve ülkelerini merkeze alarak faaliyetlerde bulunuyorlar, bir yerlerin vazifelendirmesine göre faaliyet yapmıyorlar. Doğal olarak bu grup kendi hakimiyet alanının elinden gideceği düşüncesiyle kim varsa bulundukları yerde,onu yok etme peşinde. Senelerce yaptıkları buydu zaten. Sadece çok daha sessizce ve insanların yüzüne gülümseyerek hallediyorlardı. Şimdi biraz açık edildiler; durum bu aslında.

Kosova’da yaşananlar üzerinden, hem Amerika’nın istediği gibi buradaki Müslümanları ezmek, hem Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini kırmak, hem de genel anlamda ilerde Türkiye’yi teröre destek veren ülke durumuna düşürmek için yapılan, bir taşla birkaç kuş vurma taktiğinin tetikçiliğinden başka bir şey değil burada cemaatin yaptıkları.

Peki cemaatin Kosova’da dertleri ne diyeceksiniz? Yani niye Kosova’daki Müslümanları hiçbir ölçü gözetmeksizin terörist diye yaftalamaktan imtina etmiyorlar? “Sadece ülkedeki iktidara muhalefet etmek için Müslümanların hayatıyla oynamak ne demektir?” diyeceksiniz. “Kosova’da İslâm muhaliflerinin argümanlarıyla Müslümanları suçluyorlar, bunun sebebi ne ola ki?” diye düşüneceksiniz.

 Kosova Müslümanları, Arnavut milleti içindeki en samimi Müslüman unsurları oluşturmaktadır ve devlet olarak Balkanlarda, yekpare nüfusu en fazla Müslüman burada yaşamaktadır. Kosova’da halkın yüzde 94'ü Müslüman! Fakat yüzde 4 olan Katolik Kilisesinin gelecek on yıl içindeki hedefi yüzde 10 olmak. Arnavutluk’a yakın zamanda PAPA’nın yaptığı ziyarete dikkat!.. Kavga bunun üzerinden yürüyor. Kosova halkının imanını korumaya çalışan imamlar terörist diye tutuklanırken, onlara karşı yapılan operasyonlar da Türkiye’deki “hizmet hareketi” isimli şebekeden destek ve alkış alıyor!

Operasyonu İslâm'ın önünü kesmek isteyen ekip planlayıp yapıyor; onların suçlamalarını da Türkiye’den bir grup hilafsız doğruymuşçasına dünyaya servis ediyor. Anlatabildim mi?

Türkiye bölgede var olacaksa, Müslümanlarla olacak. İnancını yaşayan Müslümanlarla... Ama Türkiye öncelikle ne yapmak istediğini ortaya koymalı. Algı operasyonunu ancak ne yapacağını, niçin yapacağını ve nasıl yapacağını belirleyerek kırabilirsin. Yani Politika oluşturmak ancak böyle olur ve politika da bir fikrin neticesinde oluşur. Asıl sıkıntımız da budur bence.

Hükümet bir an önce bu son operasyonla yapılan zulme ciddi olarak tepkisini koymalı ve tavrını göstermelidir. Balkanlar'da Batı ile süren soğuk savaşın bir kademesidir bu bizce. Bunu iyi değerlendirmek, ona göre adımlar atmak gerekiyor.

Fi Emanillah.