Meclis Darbe Komisyonu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın komisyona vereceği bilginin ardından nihaî raporunu hazırlayacak 1200 sayfalık ön rapor 20 Kasım Salı günü TBMM Başkanlığı’na sevk edildikten sonra kamuoyuna açıklanacak. Raporda, halen cezaevinde yatan ve hukuksuz bir şekilde yargılanan fikir adamı Salih Mirzabeyoğlu’nun da aralarında yer aldığı olağanüstü dönemlere ilişkin yargı kararlarının gözden geçirilmesi talep edilecek. Malum olduğu üzere “Brifingli Yargı”nın yargısız infazları neticesi birçok Müslüman işkencelere uğramış ve cezaevlerine atılmıştı ve yine malûm olduğu üzere o “Brifingli yargıç”lardan bazıları özellikle Mirzabeyoğulu davasında “Hata yapmış olabilirim” diyerek hükmün geçersizliğini ilan etmişti. Şimdi gözler TBMM’de bundan sonra 28 Şubat’ın kararlarına sahip mi çıkacak yoksa o kararları ehemmiyetsiz kabul edip hükümsüz mü bırakacak. Göreceğiz. Peki, bu “Brifingli Yargı”nın Kumandana karşı giriştiği bu yargısız infazın sebebi neydi?

Hatırlanacağı üzere 80 yıldır süren “batıcı-laik” rejimin İslâm’a ve müslümanlara dönük saldırıları 28 Şubatla en yüksek doza çıkarılıp “topyekûn savaş-topyekûn imha” ya dönüştürülmüştü. Yine hatırlanacağı üzere Kumandan’ın bu “topyekûn imha” saldırısına karşı cevabı fikrini ve fiziğini tehlikeye atma pahasına “1999 yılı; Kurtuluş Yılı” müjdesi ve karşı taarruz hamlesi ile olmuştu. Ve bu karşı taarruz neticesidir ki “Yeni Dünya Düzeni” seçkinlerinin içte ve dışta devşirdiği İslâm düşmanı zatlar perişan olmuş; Müslümanlar, üzerlerine gelen büyük bir felaketi ufak tefek sıyrıklarla atlatmışlardı. Ancak, bu aşamadan sonra “Yeni Dünya Düzeni” seçkinlerinin Kumandana bakışı sıradan bir “terörist”e! bakıştan farklı olmuş ve kinlerini öfkelerini bir MAKİNE marifeti ile İNSAN’ın – Kumandan’ın üzerine kusmaya başlamışlardır. 12 yıla varan kesintisiz TELEGRAM işkencesinin sebeplerinden biri belki de en önemlisi budur; O, dünya iktidarı kurmaya niyetlenmiş ve kaostan düzen çıkarmaya dayalı metodolojik bir yapı takip eden “yeni dünya düzeni” elitlerinin planlarını boşa çıkarmış, programlarını iflas ettirmiş ve hedeflerine varmalarını engellemiştir. Diğer taraftan “Geliştirdikleri en tesirli “MAKİNE”nin marifetiyle  “İNSAN”ı kontrol etmeye, robotlaştırmaya ve teslim almaya davrananlara karşı 14 yıldır “tek başına” İNSANIN ve İNSANLIĞIN izzet, kudret, şeref ve hâkimiyetinin mücadelesini veren, kazanan ve onlara boynu bükük bir hâlde “nereden çattık!” dedirten böyle bir fikir devine muhatab insanlar olarak bizler”in (Akademya Dergisi, Sayı 3) konumu seyircilik nevinden bile oldukça tartışmalıdır.

Tarih 2000, Metris Zaferi ve ardından TELEGRAM işkenceleri. “Hırka-i Tecrid”i öne çıkaran MÜCERRED FİKİR ve METAFİZİK SAVAŞ  durumu… Üstad Necip Fazıldan bir ifadenin tedaisi; “Yaratmayı anlayabilmek için bir adam yaratmak lazım”. Tecride dair küçük bir hatırlatma; Yalnız başına bırakmak, Tek başına hapsetmek, Dünya alâkalarını kalpten çıkarıp Allah'a (C.C.) yönelmek… Ve İNSAN olmanın ŞEYTAN karşısında yüceliği ve bunun savaşı… Şeytan ADEM’e-İNSAN’a secde ile emrolunmuşken  ve ALLAH’ın varlığını bildiği hesabın çetin olacağına inandığı halde kibrinden-üstünlük taslamasından İNSAN’a secde etmez, dolayısıyla ALLAH’A İTAAT ETMEZ. Hadiseye “inanmış bir mü’min” gözüyle bakan herkes için harika üstü bir tablo vardır ve görünen o ki; İBLİS her açıdan, her mevzudan dostlarına nüfuz edici, öğretici ve yönlendirici işler içinde. Zaman Ahir zaman ve Şeytana da diğerlerine de verilen mühlet dolmak üzere. Bu yüzden DECCALİYET Şeytandan ilhamla “dolu dolu” saldırı halinde… Ve İNSAN’ın BEN KİM’im davası… BEN KİM’im? Şeytan’ın bütün derdi İNSAN’ı kendine secde ettirmede, iradesini teslim almada. MİRZABEYOĞLU KİM Mİ?; SON VE TEK KIVILCIM.