Esselâmü Aleyküm.
Sizi bu kadar geç aradığım için kusura bakmayın. Fakat saat 4’de -size telefon etmek üzere- aşağıya inerken, cezaevine gelen bir evanjelik –ki iyi de bir insan- benimle konuşmak istedi. Böyle olunca, ancak konuşabiliyorum şimdi sizinle.
(Av. Güven Yılmaz, mesele teşkil etmediğini söylüyor.)
Türkiye’den haberler neler?
(Av. Yılmaz, haberlerin iyi olduğunu söylüyor.)
Ya Zaman gazetesi?
(Carlos, Fethullah Gülen çevresinin en önemli yayın organı olan Zaman gazetesine 4 Mart 2016 tarihinde devlet tarafından el konulmasına atıf yapıyor. Av. Yılmaz da Zaman gazetesinin kapatılmasının kendileri için bir problem teşkil etmediğini belirtiyor.)
Zaman gazetesinin başına gelenler sizin için bir problem teşkil etmiyor yâni? (Carlos gülüyor ve BARAN dergisi için bir espri yapıyor.)
Umarım, el konulan bir sonraki yayın organı BARAN olmaz. Dikkatli olun derim.
Basın özgürlüğüne inanırım ben. Gülenciler için bile böyle olmalı. İyi insanlar değiller sonuçta ama yazmaya ve yazdıklarını yayınlamaya onların da hakkı var.
Neyse; dünyadan haberler neler?
(Av. Yılmaz, Kumandan Mirzabeyoğlu’nun Carlos’a selâmı olduğunu ve “yeniden yargılanma” çerçevesinde 2 Mart 2016 tarihinde görülen son duruşmasında beraat ettiğini haber veriyor.)
Mahkeme bitti mi hakikaten?
(Av. Yılmaz, Carlos’u doğruluyor.)
Peki karar ne zaman netleşecek?
(Av. Yılmaz, kararın netleştiğini ve Kumandan Mirzabeyoğlu’nun beraat ettiğini ifâde ediyor.)
Aa, beraat etti demek. Çok güzel, harika!..
Avukatı kimdi peki?
(Av. Yılmaz, Kumandan Mirzabeyoğlu’nun çok sayıda avukatının mahkemede hazır bulunduğunu söylüyor.)
Tamam da meselâ kimler?
(Av. Yılmaz, kendisinin dışında, Av. Hasan Ölçer’in, Av. Ahmed Arslan’ın, Av. Ali Rıza Yaman’ın isimlerini sayıyor ve Gaziantep’ten gelen avukatların da mahkemede hazır bulunduğunu ekliyor.)
Siz de var mıydınız aralarında?
(Av. Yılmaz, Carlos’u doğruluyor.)
Fakat Kumandan Mirzabeyoğlu’nun niçin beraat ettiğini anlayamıyorum ben. Siz çok kötü avukatlarsınız çünkü ve buraya her gelişinizde ben hiç beraat etmiyor, sürekli mahkûm oluyor, hem de en yüksek cezayı alıyorum. Siz hiç öyle iyi avukat falan değilsiniz arkadaşım. Bunun delili de benim!..
(Carlos bu son sözünden sonra kahkaha atıyor ve yaptığı lâtifenin ardından bu sefer ciddi olarak konuşmaya devam ediyor.)
Biliyorsunuz, dünyanın tüm avukatlarını da getirseniz, daima mahkûm edilirim ben. Adalet diye bir şey yok Fransa’da. Sürekli Türkiye’yi dillerine doluyorlar ama Türkiye’de burada olandan daha fazla adalet var. Gerçekten öyle! Tamam, Türkiye’deki adalet de öyle mükemmel değil ama ne olursa olsun burada olandan daha fazla adalet var orada.
(Av. Yılmaz, Carlos’a da en kısa zamanda hürriyetine kavuşması dileğini ifâde ediyor.)
İnşallah, inşallah… Günler böyle –bekleyerek- gelip geçiyor işte…
Bana soracağınız herhangi bir soru var mı?
(Av. Yılmaz, herhangi bir sorusunun olmadığını, dilediği gibi konuşabileceğini söylüyor Carlos’a.)
Ailem bakımından, bir nebze şahsî bir konuda konuşmak istiyorum o hâlde.
Bugün, 5 Mart 2016… 5 Mart, Venezüellalı komünistler için önem taşıyan bir gündür. Çocukluğumdan bugüne, benim için de öyle.
5 Mart 1931 tarihi, Venezüella Komünist Partisi’nin kuruluş günüdür. Dağlarda yaşayan insanlarca illegal olarak kurulmuştur. Kaldı ki ülkede cumhuriyetçilerin iktidarda olduğu bir diktatörlük hüküm sürmektedir o dönem ve iktidara farklı devlet başkanları da gelip gitse aynı bölgeden çıkmış sözkonusu devlet başkanları tarafından sürdürülen bu zihniyet 1945’e kadar on yıllarca başta kalmıştır. Bu vesileyle, hem anne hem baba tarafından aile büyüklerimiz de vardır bu devlet başkanları arasında.
Her neyse, işte Venezüella Komünist Partisi, 5 Mart 1931’de yeraltında kurulmuştur ve bu parti dolayısıyla hatırlatılması gereken bir husus da şudur ki, Latin Amerika’da kurulan diğer tüm komünist partilerin aksine, Sovyetler Birliği’ne bağımlı olmayan yegâne komünist partisiydi o.
Hepimiz Sovyet taraftarıydık elbette. Komünist Parti de Sovyetler Birliği tarafından destekleniyordu. Fakat Sovyet ajanı falan değillerdi buna rağmen.
Gerçi birkaç Sovyet ajanı vardı partide. Onları biliyorduk. Bazılarını bizzat ben de tanıyordum. Fakat Sovyetler Birliği’yle ilişkiler bakımından bunların varlığı olumlu olduğu için ses etmiyorduk.
Latin Amerika’daki diğer komünist partilere gelince; istisnâsız hepsi bağımlıydı Sovyetler Birliği’ne.
Amerika kıtası bakımından bunun yegâne istisnâsı ise, ABD Komünist Partisi’ydi elbette. Rusya’daki komünist partisinden bile daha eskiydi çünkü kuruluş tarihi. Kuşkusuz bu insanlar da Sovyet ajanı değillerdi. Şübhesiz onlar da Sovyet taraftarı olup, dünyadaki tüm komünistler gibi Sovyetler Birliği’ni destekliyorlardı, ancak hem Amerika kıtasındaki en eski komünist partisi, hem de Rus Komünist Partisi’nden bile önce kurulmuş bir partiydi o.
Bunları söylüyorum, çünkü ben de yaşlı bir komünistim.
Diğer yandan, bugüne kadar daima iyi bir politik pozisyon alagelmiştir Venezüella Komünist Partisi. Bu sebeble, ülkemde büyük saygı görür bu parti, üstelik muhalifleri, hattâ diktatörler nezdinde bile hep böyle olagelmiştir. Çünkü bu partinin cezaevindeki mensubları bile doğru davranmayı bilmiş, bu yüzden de saygı görmüşlerdir daima. Hakiki inanç sahibleridir onlar. Elbette dinî inanç anlamında değil, sosyal bir devrime inançları bakımından böyledirler.
Her neyse…
Sanıyorum yıllar önce de zikrettiğim bir hatıram… 5 Mart 1953’de, Caracas’taki villamızın arka bahçesinde kahvaltı yapıyoruz. İçinde ağaçları falan olan çok hoş bir bahçeydi burası. Yaklaşık dört yaşındaydım ben o sıralar. Onlarca kuşun öttüğü o güzel atmosferde kahvaltı yapıyorduk…
(Carlos tam bunları söylerken hat kesiliyor ve Carlos’un 5 Mart 2016 tarihli konuşması maalesef yarım kalıyor. Ertesi gün, Av. Yılmaz’ı yeniden arıyor Carlos ve aralarında şu kısa görüşme gerçekleşiyor.)
Esselâmü aleyküm.
Nasılsınız?
(Av. Yılmaz, iyi olduğunu söylüyor, Carlos’a kendisinin nasıl olduğunu soruyor.)
Şimdi daha iyiyim, ama dün çok rahatsızdım. Bu arada, kısa bir analiz oldu dün yaptığım…
(Av. Yılmaz, problem teşkil etmediğini söylüyor.)
Bu vesileyle, Kumandan Mirzabeyoğlu’na karşı yürütülen adlî sürecin sona ermiş olduğunu işittiğime çok memnun oldum.
Türkiye’de hâlledilmesi gereken daha çok mesele var; gerçekten!..
Neyse, size bu hafta yazacağım. Kendinize iyi bakın. Daha iyi haberler almayı umalım hep birlikte.
Selâmetle kalın.
 
5-6 Mart 2016
Baran Dergisi 478. Sayı