- Star Gazetesi'ndeki kopmaların sebepleri nelerdir?
    - Gayet basit: "Parayı veriyorum ama hiç düdü k çalamıyorum" diyen Ethem Sancak, bizim arkadaşlarla -yani Mustafa Karaalioğlu ve ekibiyle- daha fazla çalışmak istemedi ve onlarla yolunu ayırdı. Buna hakkı var. İstediği adamla çalışır, istemediği adamla çalışmaz. Ama usul ve üslup çok kötü oldu. Arkadaşlarımızı, namerdin diline malzeme verecek bir şekilde, çok tehlikeli bir örgüte ani darbe havasında tasfiye etti. Buna bozuldu. 1987'den beri beraber yürüdüğüm arkadaşlar. Yol boyunca birbirimize hep sahip çıkmışız. Onlar bu şekilde gönderilince ben de gittim. O kadar. Ortada kötü adam yok. Yakışıksızlık var sadece.

- Paralel yapıya yönelik operasyonlar hakkında gerek zamanlama, gerekse de mahiyeti bakımından neler söyleyebilirsiniz? Bu operasyonlar sonrasında paralel yapıdan ne gibi hamleler gelebilir? Devlet daha ne gibi tedbirler almalıdır? 

- Tahşiyeciler meselesi büyük bir mesele ve devletin, emniyetin, yargının bu meseleye ciddiyetle eğilmesi harika; devlet kadrolarındaki paralelci tasfiyesi şahane; çok güzel, mükemmel, ama bunca zamandan sonra "Başka bir şey yok mu abi?" diye sormadan edemiyorum doğrusu. Paralelciler ne kadar ince eleyip sık dokumuş olurlarsa olsunlar, tahribatı bu kadar aşikâr olan bir güruha karşı devletin elinde çok daha fazla somut belge olmalıydı ve şimdiye kadar atılan adımlardan çok daha büyük adımlar atılmalıydı. Beri tarafta bir sürü paralelci sağda solda hâla mühim mevkilere getirilirken, paralelcilerle alakası olmayan veya kalmayan bazı dostlarımız, can yoldaşlarımız paralelci diye işinden aşından edilebiliyor maalesef. 

- Tüm operasyonlara rağmen cemaatin devlet kadrolarındaki gücü devam etmekte. Bu gücü kırmak için ne gibi tedbirler alınmalıdır?

- Eskisine nazaran güçleri kırıldı. Bunu kabul etmek lazım. Güçleri kırılmasaydı bugün yapılmakta olan pek çok iş asla yapılamazdı. Öte yandan şu da söylenebilir ve söylenmeli: Hâlâ bir güçleri olmasaydı bugün yapılan pek çok iş daha hızlı ve daha iyi yapılabilirdi. Tahşiyeciler soruşturması dahil.

- Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu ile bir görüşme gerçekleştirdi. Yeni Türkiye söylemi ile birlikte düşünüldüğünde bu görüşme hakkında neler söyleyebilirsiniz?

- Salih Mirzabeyoğlu'nun tahliye edildiği günün ertesinde Reis'le (Tayyip Erdoğan'la) görüşme fırsatını bulmuştum. Kalabalık bir gazeteci grubuyduk. Beni bir kenara çekip, Salih Mirzabeyoğlu'nun özgürlüğü için duyduğu sevinci paylaştı. Çok önemsiyor. Kendisiyle görüşmesine şaşırmadım. Bu hem bir entelektüele hem insan haklarına saygının bir ifadesi, hem de bir nevi dava arkadaşı dayanışmasıdır. Müslümanca bir muhabbet tezahürüdür. Düpedüz devrimdir. 

- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5. Din Şûrası’nda yapmış olduğu konuşmayı nasıl yorumlayabiliriz?

- Ben böyle konuşmaları dinlerken mütemadiyen şükrediyorum. En kesif İslâm düşmanlığına dayanan bir düzen vardı bu memlekette. Tayyip Erdoğan gibi adamları karpuz keser gibi kesen bir rejim vardı. Nereden geldiğimizi, kimlerin sallandırıldığı idam sehpalarından geçerek bu günlere geldiğimizi unutmadık. İskilipli Atıf Hoca'ları unutmadık. Lafzetullah'ı yasaklayan genelgeleri, vahşiyle güya alay eden o aşağılık metinlerle dolu ders kitaplarını filan unutmadık. Onun için, "Nereden nereye" deyip şükrediyoruz işte. Ama daha çok işimiz var. Biz burada özgürlüğü kutlarken demir parmaklıklar ardında acı acı gülümseyen arkadaşlarımızın iade edilmeyi bekleyen hakkı hukuku var mesela. Yakup Köse'nin, daha pek çok kardeşimizin, dostumuzun, dava arkadaşımızın... 

- Başta Türkiye olmak üzere İslâm coğrafyasında bir dönüşüm süreci yaşansa da Müslümanlar her yerde zulüm altında. Bu durum nasıl son bulacak?

- İslam dünyasının derlenip toparlanmak ve bu mezalimi durdurmak için bir istinatgâha ihtiyacı var ve Türkiye o ihtiyacı karşılama yolunda inşaallah. Bu uğurda çalışmalıyız, canla başla çalışmalıyız, kim buna hizmet ediyorsa onun yanında olmalıyız diye düşünüyorum.

Baran Dergisi 417. Sayısı