AB Komisyon Başkanı Barasso, Türkiye’yi kastederek, “kültür farkı AB’ye engel” dedi ve bunun önemli bir problem olduğunu vurguladı. Bizce de öyle.
Gazze’ye doğru dünyanın değişik yerlerinden 4 filonun daha yola çıkacak olması üzerine, İsrail dışişleri bakanı Eşkenazi tedirginliğini ifade etti ve Mavi Marmara benzeri olaylara yol açılabileceğini kaygıyla belirtti. Mavi Marmara Şehitlerinin bereketi...“Harekette bereket vardır” atasözü boşuna söylenmemiş.
Kürt meselesindeki hareketlilik sürüyor. Şimdiye kadar sessiz kalan bazı İslâmcılar Mütefekkir’den ve onun destanlara konu olan dedesi İzzet Beyin “kesik baş” hikâyesinden ve Mütefekkir’in büyük dedesi Musa Bey’den bahsetmeye başladılar. Mütefekkir Mirzabeyoğlu’nun “Başyücelik Devlet Modeli”, asıl tartışılması-konuşulması gerekendir. Kürd’ün de, Türk’ün de, Çerkez’in de, Arab’ın da meselesi bu olmalıdır. Şartlar bunu dayatmaktadır ve hareketliliğin nihayetinde çıkacağı kapı Başyücelik Devlet Modeli kapısıdır. “Başkanlık Sistemi” tartışmalarının hakikati de… Hem üniter yapı korunarak hem “Başyüce”nin birleştiriciliğinde kültürel, siyasî, iktisadî haklar tanınarak geçmişi şimdiye ve geleceğe bağlayacak benzersiz bir sistem. Hem herkesin hakkını verecek, hem parçalanmaya mâni olacak ve uygulanabilir bir sistem.
“Hareket” demişken, Ege gezisi vesilesiyle ziyaret ettiğim İzmir-Birgi’deki Gazi Umur Bey’den bahsetmek istiyorum. Yirmi yıllık beylik döneminde 26 savaşa katılan ve en sonunda, fethettiği İzmir’in Haçlılar tarafından alınması üzerine tekrar kuşatırken şehid düşen yiğit kumandandan bahsediyorum. Aydınoğlu Mehmed Bey Camii’ni bize gezdiren imam efendi, gaza ve cihad ruhundan ve Gazi Umur Beyin cihad seferlerinden dolayı memleketine bile uğrayamadığından ve bedel ödemekten bahsederken, benim refleks hâlinde “günümüzde cihad yolunda Kumandan Mirzabeyoğlu var” demem üzerine tereddütsüz cevab verdi: “Onun yara olmayan yeri yok” diye.
Kılıç ve kalem ehlinin zirve isimleri, eskinin Selçuklu başkenti şimdinin mütevazi Birgi’sinde birbirine yakın idi. Gazi Umur Beyin 500 m. yukarısında büyük âlim İmam-ı Birgîvî Hazretleri yatmakta idi. Kabirlerinin üzerindeki yeni defnedilmiş intibâını veren örtüleriyle günümüze seslenir gibi idiler, diğer ulemâ ile birlikte.
Şimdi ise kılıç ve kalem ehlini şahsında birleştiren kumandan ve mütefekkir Mirzabeyoğlu var, bu asırda yenileyicinin yeni vasfının gereği.
Sümela’dan sonra Akdamar kilisesinde de âyin yaptırıldı. Müslümanlar “ne oluyoruz?!”diye soruyor, “Ayasofya bize niye kapalı?” diye soruyor. Ermenistan, Akdamar kilisesindeki âyini protesto etti. Tabiî onların gerekçesi farklı. Ermenistan’ın işgal ettiği Dağlık-Karabağ ise Azerî toprağıdır. Bundan vazgeçilemez.
Bizde büyüme tekrar yakalandı ama dünyada ekonomik kriz yeniden başlıyor. Bizde işsizlikte biraz iyileşme olsa bile yeni katılan işsizler var. Bütçe açıkları da enflasyona yol açabilir. Seçim ortamına girdik ve hükümet kesenin ağzını mecburen açacak, borçlanma artacak. Dünyada yeniden nükseden bir krizin etkileri nasıl olacak?
Referandum sonrası bir hareketlilik var. 12 Eylül’le hesablaşma teşebbüsleri, 28 Şubat mevzuu, Özel Harb mevzuları vs. Artık geriye dönülmez noktada Türkiye. Sistem ve zihniyetler değişiyor. Fakat yerine ne gelecek, o pek net değil.
Biz bu değişiklikleri müsbet olarak görüyoruz, fakat sahtelerin gerçek diye çözüm olarak gösterilmesine de karşı duruyoruz.
2010’un sonuyla birlikte 2011’de hareketli bir sene bizi bekliyor. Gidişat öyle….
Önünü kendin açmak marifet olduğu gibi, bir şekilde açılan önünden hızlı yürümek de marifet. Her iki hâlde seyretmek değil, aktif olmak gerek. Kısaca, iş bilenin, kılıç kuşananın…



 Aylık Dergisi 73. sayı, 
Ekim 2010