Tarih boyunca hayat sürmüş tüm toplumlar, ahlâk anlayışı, geçmiş tecrübeleri, inanışları, örf ve adetlerine nisbetle oluşmuş kendilerine has bir kültüre sahip olmuşlardır. Bu kültür mezkur topluluğu, diğer toplumlardan ayırıcı bir hususiyet arz etmektedir. Ancak modern zaman ile birlikte toplumlar arasında bulunan farklar ortadan kaldırılmış, Batı merkezli tek tipleştirme yaygınlaşmıştır. Bu tek tipleştirme hamlelerinde moda önemli bir enstrüman olarak kullanılmaktadır.

Fransızca karşılığı "la mode" usul, tarz manasında olan moda, Latince "modus" kelimesinden evrilmiştir. Modus, oluşmayan sınır mânâsındadır ve modanın sürekli değişmesi ve statik olmayışını yansıtmaktadır. Genel bir tanımlama yapmak gerekirse moda: "Değişiklik ihtiyacı ve süslenme özetisiyle toplum yaşamına giren geçici yeniliktir, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlüktür, geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olandır, yaygın duruma gelmek ve herkesçe kabul edilmektir. (TDK, 1992:1032)

Moda akla ilk gelenin aksine yalnızca giyim ile alakalı bir mevzu değildir. Giyimi de içinde barındırmakla birlikte, inanma biçimi, konuşma tarzı, yemek, müzik, eğlence tarzı, düşünce biçimi, gibi meseleleri de kapsamaktadır. Modanın ifade ettiği mânâyı anlamak açısından şu tanım önemlidir:

"Bireysel açıdan moda: İnsanların birbirine benzeyerek farklılaştıkları bir oyundur. Cinsellik açısından: Görünüşün yenilenmesi yoluyla, erotik çekicilik aracıdır. Ekonomik açıdan: Gereksiz şeyler tüketiminde bir değişiklik, servetin gösteriş amacıyla tüketilmesinin düzenlenmesidir. Hiyerarşik açıdan: Moda, insanın kendi toplumsal konumunu saptama, böylece de belirli bir toplumsal sınıfın üyesi olduğunu gösterme aracıdır; modayı izlemek pahalı bir şeydir çünkü." (Hakko, 1983:7)

Tanımlamadan da anlaşılacağı üzere modern zamanda insanlar kendini moda yoluyla ifade etmektedir. Herkesin giydiğini giymek, yediğini yemek, herkes gibi düşünmek modern dünyaya ayak uydurmak açısından önemli görülmektedir. İnsanlar moda olana gösterdikleri ilgi ve alaka nisbetinde modern toplum içinde yer edinebilmektedir. Aksi takdirde dışlanmakta ve yine kökeni Fransızca olan "de mode" olarak isimlendirilmektedir. De mode sözcüğü, modası geçmiş, eskimiş mânâsındadır. Modern zamanın dayattığı modayı takip etmeyen her insan Batı bakış açısıyla "de mode" bir hayat benimsemiş olmaktadır. Bu noktada moda eliyle, geleneksel olan, toplumların kendine has değerleri “de mode”dir anlayışı zihinlere yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Çünkü çağdaş ve modern olmak, modayı takip etmek ve sunduğu doktrinleri benimsemekle mümkündür. Geleneksel öğretilerden kopmamış bir insanın çağdaş veyahut modern kabul edilmesi olanaksızdır. Modayı takip ise yukarıda verdiğimiz iktibasla belirttiğimiz gibi pahalı bir şeydir. Çünkü moda statik değil dinamiktir. Bugün moda olan yarın de mode sayılabilmektedir. İnsanların modayı takip etmek için sürekli harcama yapmaları gerekmektedir. Elektronik aletler, beyaz eşyalar, koltuk takımları, kıyafetler kısacası insanın kullanımına sunulan ne varsa sürekli değişmek ve yerine yenisi konulmak zorundadır. Batı bu sürekli harcamaya dayanan moda anlayışı ile iki şeyi amaçlamaktadır: Birincisi tüketim toplumları oluşturarak kapitalist düzeni ayakta tutmak, ikincisi ise geleneksel olan de modedir anlayışı ile toplumları öz değerlerinden uzaklaştırarak, moda olanı takip etmeye sevk etmek. Bu iki amacı gerçekleştirdiğinde emellerine ulaşmak Batı için daha kolay olacaktır.

Makalenin tamamı için TIKLA