Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı verilerde, evlenme oranlarının son 20 yılda yüzde 20 azaldığı, boşanmaların ise yüzde 47 arttığı kaydediliyor.

Evlenme ve boşanmaların sebepleri arasında ise genel olarak aile bağlarını gevşetici, aile kavramına karşı yapılan çalışmalar gösteriliyor.

Batıcı sistem hiçbir şey vaad etmiyor

Batıcı laik sistem insanlara maddi ve manevî açıdan hiçbir şey vaad etmiyor. Fertler tüketim ve konfor çılgınlığı üzerinden yetiştiriliyor.

Mahkemeler ve eğitim kurumları koordineli olarak aile bağlarını gevşetici ve koparıcı kanunî ve zarurî şartları telkin ediyor.

Cemiyet hayatında hem kadın hem erkek nikâhsız birlikteliklere yöneltiliyor; hem boşanmanın getirdiği “yükten” hem de boşanma ile birlikte gelecek yıkımdan “kendilerince” korunmuş oluyorlar.

Diğer taraftan kadın üzerinden kadın lehine gerçekleştirilen cinsiyet ayrımcılığı neticesinde ailelerin çözülmesi ve çökmesi kolaylaştırılıyor. Sonra da istatistiklere bakılıp “ah vah” ediliyor.

Aile bağları zayıflıyor

Kadın, çeşitli propagandalarla kariyere yönlendiriliyor ve evden koparılıyor. Anneler ise çeşitli etkenler dolayısıyla çalışma hayatına yönlendiriliyor ve aile bağları zayıflıyor.

Boşanmaların en çok ilgisiz ve sorumsuz erkekten kaynaklandığı işleniyor. Halbuki kadının tanrısallaştırıldığı, erkeğin ise kadınsılaştırıldığı, mizaç ve fıtratın bozulduğu bir toplumda erkek ve kadın da aynı yerde iki dakika duramayacaktır.

Erkeği ve kadını asli yerine koymadan, maddi ve manevi şartları oluşturmadan hiçbir boşanmanın da önüne geçilemeyecektir.

Aileye düşman aile bakanı

Kadının beyanının esas alındığı, aile bakanlarının kadını olduğu konumdan çıkardığı bir toplumda evliliklerin azalması da tabiidir. İstanbul’da LGBTİ sapkınlığına karşı yapılan eyleme tepki gösteren bir aile bakanından aileyi korumasını beklemek de abesle iştigal.

Evliliği ticarete dökenler

Ayrıca nerdeyse mevcut kanunların tamamının cinsiyet ayrımcılığı yapılarak kadın lehine oluşturulması, aile içi infazları yahut farklı tepkileri inanılmaz hızda tetiklemekte ve sudan sebeplerle erkeğin sırtına kendisini yıkarak boşanan kadınların sayısı oldukça fazlalaşmaktadır. Hatta bu türden bir piyasa da oluşmuş durumdadır.

Evlenmeyi ve boşanmayı ticarete çeviren kadınlar, laik kanunları tepe tepe kullanmaktan da geri durmamaktadır.

Aileler birbirinden koptukça fuhuş tetikleniyor

Aileler birbirinden koptukça fuhuş tetikleniyor. Çocuklar başıboş ve sıcak bir aile ortamı olmadan büyümeye başlıyor ve güya yurtlarda yetiştiriliyor. Yurtlarda olanlar ise içler acısı; fuhuş, uyuşturucu, dayak ve şiddet.

Zina suç olmaktan çıkarıldığı için de hiçbir yasal takip yapılamıyor ve istatistik tutulamıyor. Aynı şey dul kadın ve dul erkekler için de geçerli.

Aile Bakanlığı’nın çıkardığı bütün kanunlar cambaza bak hesabı sözde ‘aileyi koruma’ üzerine kuruluymuş gibi propaganda edilirken pratikte çok seri ve hızlı çöküşler yaşanıyor. Çünkü boşanma maaşlarla, tazminatlarla, nafakalarla tahrik ediliyor ve cinsiyet ayrımcılığı öylesine korkunç bir hâl alıyor ki, köşeye sıkıştırılmış en masum erkek bile bir cani haline gelebiliyor.

Dinin aile üzerindeki vicdani kontrol mekanizması devreden çıkarıldı

İslami yönden hiçbir katkısı olmayan ve bilakis Batılı programlar üzerinden aile yapısıyla oynanmakta, örfî ve geleneksel aile yapısı büsbütün yok edilmeye çalışılmakta ve dinin aile üzerindeki vicdani kontrol mekanizması devreden çıkarılarak, ailenin başına Batıcı rejimin kanunları dikilmektedir.

Aile içi sıradan basit ve bir arada yaşamanın getirdiği zaruri anlaşmazlıklarda doğan problemler polislik ve mahkemelik davalar haline getirilerek eşler arasındaki problemler iyice derinleştirilmiştir. Bunun neticesi olarak -fıtrata mugayir- alınan laik-batıcı tedbirler güya şiddeti önlemeye dönük iken şiddeti onlarca kat daha fazla artırmakta, ailelerin çözülmelerini hızlandırmaktadır.

Çarpık kanunlarla Müslümanca yaşanmıyor

Kemalist rejim, Batılılaşma ve sekülerleşme adına İsviçre’den Medeni Kanunu, İtalya’dan Ceza Kanunu, Almanya’dan Ticaret Kanunu’nu alarak kolları, bacakları ve vücudu birbirine uymayan çarpık bir hukuk sistemi inşa etti.

Hiçbir cephesiyle Müslümanlara uymayan ve kültür ve değerleri dezenformasyona uğratan yasalarla hem aile kurumu, hem evlilikler, hem de ahlak tamamen yok olmaya gidiyor.

İslami bir rejimle yönetilmediğimiz için çarpık yasalar üzerinden düzenlemeler yapılıyor, bu bataklıktan kurtulmanın yolları yine bataklıkta sinek avlayarak aranıyor. Başta soysuzlaştırma üzerine kurulu olan bu yasanın ve çarpık Kemalist sistemin değişmesi gerektiği her geçen gün kendisini çeşitli sıkıntılar doğurarak hatırlatıyor.

Dikiş tutmayan ve her yeri yama olan bu sistem adeta bir deli gömleği gibi artık şuurlanmakta olan Müslümanların üzerinden çıkarılıp atılmayı bekliyor.