Çağımızda kitap okumanın önemini anlamış fakat kitap okuma alışkanlığı kazanamamış pek çok kişinin sorduğu bir soru “Neden kitap okuyamıyorum?”

Türkler, şifahi kültürden gelmiş bir millettir. Mescid, kıraathane gibi toplanma merkezlerinde bir alim, belirli kitapları okur veya bildiklerinden nakleder, insanlar ise dinleyerek öğrenir. Genel olarak evlerde Kur’an-ı Kerîm ve ilmihalden başka kitap bulunmazdı.

Dünyanın değişmesiyle beraber öğrenme yolları da değişti tabii olarak. Bilgiye en hızlı ulaşılan zamanı yaşıyoruz. Dolayısıyla çok kitap okumak ve belirli bir usul üzerine okumalar yapmak oldukça önemli bir hal aldı. İnancımızda mücadele, önce fikirlerle başlar. Fikir sahibi olmak noktasında da kitap okumanın büyük bir payı vardır.

Matbaanın icadı ile birlikte kitap yazımının arttığını ve şifahi kültürün söndüğünü söyleyebiliriz. Matbaa, bilginin yayılması konusunda büyük bir devrim olsa da, Gutenberg bir şeyi kestiremedi. Kitap artık ticari bir metaa haline geldi. Milyarlarca kitap basımı gerçekleşiyor, meslek edinemeyen bazı tembeller, içi kof kitaplar yazıp neşrederek geçimini sağlamaya çalışıyorlar. Bu sebeple kitap okuyucu bir kimsenin büyük bir önemle kitap listesi hazırlaması ve o listeye göre okumalarını yapması gerekiyor. Böyle bir durumda çok okumadan ziyade nitelikli okumak daha önemli oluyor.

Kitap okumayan, ayrıca farklı yollardan da bilgiye kapalı olan insanların yeknesak bir hayat yaşadıklarına şahit oluyoruz. Bunun farkında olanlar kitap okumak, kendilerini ilmî alanda geliştirmek istiyorlar. Ancak bazıları bir türlü kitap okuma alışkanlığı kazanamıyor ve böylelikle çok istemelerine rağmen kitap okuyamıyorlar.

“Neden kitap okuyamıyorum?” diyenlere “Okuma algını değiştirmelisin” demek istiyorum. Maalesef ki okuma algımız çok farklı. İnsanımız, kitap okumayı sosyal bir aktivite olarak bellemişler. Oysaki kitap okumak ciddi bir iştir ve zaman zaman çok sıkıcı bir hal alabilir. Bunun en büyük nedenlerinden birinin de sosyal medya olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal medyada bir gönderinin, diğer gönderiden çok daha farklı olması sebebiyle orada vakit geçirmek daha zevkli bir hal alıyor. Oysaki kitaplar genelde tek bir konudan gittiği için sıkıcı olabiliyor. Ne yapılması lazım?

Bu konuda tecrübeli bir büyüğün rehberi ile kitap okuma listesi hazırlamanın büyük bir önemi var. Yoksa beynimizin çöplüğe dönmesini asla istemeyiz. Belirli bir usül üzerine okumalar yapmak daha sistematik bir bilgi elde etmemizi sağlayacaktır. Aksi takdirde yalnızca bilgi yığınına maruz kalabiliriz. Örneğin tarih alanında okumalar yapacaksak; yakın tarih mi, Osmanlı tarihi mi, Emeviler tarihi mi gibi tasnif etmeli ve birini seçmeliyiz. Seçtiğimiz konu üzerinde yazılmış kitaplardan önce yüzeysel olanını sonra da derin konuları işleyenini okursak daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Kitap okumanın sosyal bir aktivite değil, ciddi bir iş olduğunu söylemiştim. Günün belirli saatlerini okumaya ayırmalı, o saatte istemesek dahi okuma yapmak için kendimizi zorlamalıyız. Eminiz ki sabahın erken saatlerde işe giden çoğu işçi güle oynaya değil, istemeyerek gitmektedir. Çünkü buna zorunludur. İlim talibi de kitap okuma konusunda zorunludur ve belirlediği saatte oturup kitap okumalıdır. Kitap okumaya başlamadan önce en uygun mekân seçilmelidir ve uykuyu açan birkaç fiziksel hareket yapılmasında fayda vardır. Dikkat dağılmaması açısından da okuma yaparken bir şeyler yiyilip içilmemesini tavsiye ederim.

Ayrıca okuduğunuz kitaplar için evinizde mütevazı bir kütüphane oluşturmak moral açısından olumlu etkileyecektir. Okunan kitapta önemli yerleri işaretleyip, okuduktan sonra rafa kaldırıp, belirli bir zaman sonra işaretli yerlere göz atmanın büyük faydası oluyor. Bu şekilde bilgiler zihinde tazelenmeli ve dinç kalmalıdır. Önemli bulduğunuz kitapları arkadaşlarınız ile müzakere ve mütalaa ederseniz bir daha o bilgileri unutmanız çok zor bir kıvama gelir. Bütün bu uygulamaları yapan kişi, bilgi çağında ön saflarda savaşmaya hazırlık yapan kişidir. Malumunuz üzere artık savaşlar bilgiyle yapılmaktadır. Bilgiye ulaşmanın en güzel yolu kitaptır.