Kamuda memur olmak, akademik kariyer yapmak, üniversiteyi kazanmak gibi hayallerle defalarca girilen sınavlar, adeta ülkenin genç kesimi için “sınav gençliği” denebilecek yeni bir sosyal tabaka ortaya çıkardı.

Her sene arttırılan sınav başvuru ücretlerinin, anayasal güvence altındaki eğitim ve öğrenim hakkına ulaşmayı güçleştiren, eğitimde fırsat eşitliğini zedeleyen “yüksek engeller” haline geldi.

Dar gelirli öğrencilere yıllardır ciddi anlamda maddi yük olan yüksek düzeydeki sınav ücretleri, tutarsız ve öngörülemez artışlar ile daha büyük bir sorun haline gelmeye devam ediyor.

Kâr amacı gütmeyen ve gelir gider dengesi gibi bir zorunluluğu bulunmayan ÖSYM’nin tüm giderlerini sınava giren adaylardan karşılıyor olması, anayasada güvence altına alınan eğitim-öğrenim hakkı ve sosyal devlet anlayışına da uygun değildir.

Memur-Sen, ÖSYM’nin orantısız sınav ücretlerini, 16 Haziran 2021’deki basın açıklaması ile kamuoyuna duyurmuştu. Duyurdukları raporda akademik ve açık kaynaklara dayanılarak resmi veriler ışığında pek çok gösterge inceleniyor, “öngörülemez şekilde artan yüksek sınav ücretleri” sorunu farklı yönleriyle, geniş bir çerçevede ele alınıyor.