Midyat'ta sayısız öğrenci yetiştirerek medrese icazetlerini veren, bölgenin ve Midyat’ın önemli âlimlerinden Seyyid Molla Zübeyir Arnasi yaşlılığa bağlı kalp yetmezliği sebebiyle 91 yaşında Cuma günü saat 23:00 sıralarında evinde vefat etti.

16 yıldır felçli olan Molla Zübeyir Güneş’in vefatı sevenleri ve talebeleri tarafından hüzünle karşılandı.

Molla Zübeyir Güneş’in cenaze namazı bugün (Cumartesi) öğle namazına müteakiben Akçakaya Mahallesi Molla Zübeyir Camisi'nde kılındı ve Kalo Asri Mezarlığında defnedildi.

Seyyid Molla Zübeyir Arnasi kimdir?

Seyyid Molla Zübeyr el-Arnasî, babasının imam-hatip olarak görev yaptığı Batman/Gercüş ilçesi Kelihke (yeni ismi Akburç) köyünde 1931 tarihinde dünyaya geldi. 10 yaşlarındayken ailesi önceden de bulunduğu yer olan Mardin/Midyat ilçesi Arnas/Bağlarbaşı köyüne dönerek oraya yerleşti. Kendisi, medreseye gideceği tarihe kadar kalan çocukluğunu ve gençliğini burada geçirdi. Babası, Seyyid Şehmus’un oğlu Şeyh Mahmud Efendi’dir.

Molla Zübeyir El-Arnasî’nin silsilesi şöyledir: Babası şeyh Mahmud b. Musa b. Temim b. Habib b. Abdulaziz el-Arnasî b. Ali b. Kasım b. Şaban b. İbrahim b. Musa‟dır. Soyları Peygamberimizin torunu olan Hazreti Hüseyin'e dayanır. Bundan dolayı çevrede kendileri ve ailesi hakkında “Seyyid-Seyidler” olarak şöhret bulup kendilerine hürmet edilirdi. Bölgedeki âlimlerce "üstad" olarak kabul edilen es-Seyyid Molla Abdulvahhab ed-Derizbinî (1912-1967) ile Şeyh Fahreddin el-Batmanî de (1910-1972) bu ailedendir. Molla Zübeyr, Şeyh Fahreddin el-Batmanî ve Molla Abdulvahab ed-Derizbînî’yle dedeleri Şeyh Habib‟te birleşirler.

Molla Zübeyr, medrese eğitimine 19 yaşında Arnas'ta başlamış olup bu eğitimi takriben 9 yıl sürdü. Arnas köyünden ayrılana kadar âlim ve fazıl olan babasının terbiye ve himayesinde yetişti. Kur’an’ı Kerim-i okuma ve akabinde medresenin ibtidai derslerini alarak babası Şeyh Mahmud yanında tahsil hayatına başladı. Yaşı biraz ilerleyip bir müddet köy işlerini yaptıktan sonra 1950 yılında -o zaman Batman merkeze bağlı Basorke (Kayabağı) köyünde ikamet eden ve akrabası olan -Şeyh Muhammed Said Seyda (ö. 1960) el-Cezerî'nin halifesi- Şeyh Fahreddin el-Batmanî'ye giderek ilim tahsiline devam etti. Akabinde, -aslen Mazıdağ‟ın Halela (Duraklı) köyünden olan ancak Suriye’nin Halid köyünde ikamet eden ve Şeyh Ahmed el-Haznevî'nin halifesi olan- Şeyh Abdurrezzak'ın medresesinde okumaya devam etti. Orada okuyamayacak kadar ağır bir hastalığa yakalanan el-Arnasî, okumayı bırakıp Türkiye’ye, kendi köyüne döner.

İyileştikten sonra (iki yıl arayla) ikinci medrese serüveni başlayan el-Arnasî, medrese tahsilini devam ettirmek için Molla Abdullah Fırfelî hoca efendinin rıhle-i tedrisinde bulunur. Bir müddet okuduktan sonra daha önce kendisinden ilim aldığı Şeyh Abdurrezak’ın Suriye’den kendi köyü Halela’ye geldiğini duyar. Bunun üzerine Molla Abdullah Fırfelî’nin yanından ayrılarak Halela’ye, Şeyh Abdurrezak‟ın yanına gelir ve rutin olan medrese kitaplarından “Abdulgafûr” isimli ders kitabını okurken bazı talebelere icazet verileceği kendisine söylenir. Seydası şeyh Abdurrezzak’a, “Kendilerine icazet verilenler kadar bilgi ve kabiliyet sahibi olduğunu” söyleyerek kendisine de icazet vermesini ister. Ancak seydası, medrese usulü gereği kitaplarının tümünü bitirmediği için ona icazet veremeyeceğini ifade eder. Bunun üzerine iki ilim talebesi arkadaşıyla beraber oradan ayrılır ve Batman’da ismini duydukları bir medreseye gelirler. Ancak, o medresenin hocası müsait olmadığı için oradan da ayrılırlar. O zaman bölgede meşhur olan ve Mardin/Derik ilçesinde bulunan Sayda Molla Hasan Ta'vîkî'ye gitmeye karar verirler. Bunun için Diyarbakır üzerinden geçerlerken Hazrolu olup Mâla Mele ailesinden olan Haydar Hatipoğlu hoca efendiyle karşılaşırlar. Derik’e gitme imkânları olmadığı için onun yanında okumaya karar verirler. El-arnasî, Hatipoğlu hoca efendinin derslerini çok beğendiği için bir müddet onda okuyarak medrese tahsilini ilerletir. Bir gün önceki hocası olan Şeyh Abdurrezzak (k.s) ve Nurşinli Şeyh Maşuk'un da (k.s) içinde bulunduğu bazı âlimler Diyarbakır’da Hatipoğlu hocaya misafir olurlar. El-Arnasî Hocası Şeyh Abdurrezak’ı görür ve yine onda okumak istediğini söyler. Bunun üzerine hocasıyla beraber Halile köyüne gelir. Medreselerde rutin olarak okunan kalan diğer tüm kitaplarını onda bitirdikten sonra ilmi icazetini Şeyh Abdurrezzak hoca efendiden alır.

İlkokul, ortaokul ve imam hatip lisesini dışarıdan bitiren el-Arnasî, 1959 yılında başladığı fahri imam-hatip/müderris hizmetini yaparken 1967 yılında resmi imam-hatiplik görevini de almıştır.

Tedris faaliyeti ve talebeleri

El-Arnasî Hoca Efendi'nin 91 yıllık ömrü bazen irşad ve sulh hizmetleri yapmakla beraber daha çok önemsediği ilim tahsili ve tedrisi ile geçti. İlmi icazetini aldıktan sonra 1959 ile 1984 yılları arasında kendi köyü Arnas'ta Camii bitişiğindeki mütevazi medresesinde köy imam-hatipliği ile beraber 25 yıl ders okuttu. 1984 yılında intisap ettiği mürşidi Şeyh İzzeddin el-Haznevî'nin tavsiyesi üzerine Midyat’a taşınarak kendi ismi ile inşa ettiği “Molla Zübeyr Camii” ve bitişiğindeki medresede hizmetini devam ettirdi. Burada da hastalanıp felç geçirmiş olduğu 2007 yılına kadar 23 sene daha tedris hizmetini sürdürmüştür. Davalarda sulh ve arabuluculuk hizmetleri dışında genellikle günlük hayatı cami/medrese ve ev arasında geçerdi.

Medresesinde genellikle ortalama 15 ile 35 talebe bulunduran ve yarım asra yakın ilmî tedris ile meşgul olan el-Arnasî, çok sayıda talebe yetiştirmiş olup birçoğuna da ilmi icazet vermiştir.

Evli olan merhum Molla Zübeyir Güneş dördü kız 11 çocuk sahibi idi.

İlkha