Doğan-Erdoğan kavgası, kalpazanlar kavgasıdır rantı yeme kavgasıdır. Zaten hemen anlaştılar, sözde kavga etseler bile… Şu ân Erdoğan fâik görünüyor ama, birbirlerinin kuyruklarına fazla basmamak üzerine anlaştılar.
En büyük kalpazan ABD, habire dolar basarak ya da dolar borçlanarak iktidarını yürütüyor. Ve dağıttığı dolarla işbirlikçilerini destekliyor, yeni işbirlikçiler satın alıyor. Irak’ta satın aldığı Sünnî aşiret reislerini (Sahva), Şiî Maliki’nin bastırması üzerine Amerika satmış, parayla alınan menfaatle gider.
Tayip Erdoğan’ın başına da böyle şeyler gelebilir. Fakat ters esen rüzgarlardan ve alternatif çıkamamasından istifade ediyor ve hainlik misyonunu Fetullah cemaati ile birlikte yürütüyor. Birbirlerine güvenmeseler de…
Milli Gazetede Mehmet Şevket Eygi, 10.09.2008 tarihli “Cehennemi Oyun…” başlıklı yazısında şöyle diyor:
Türkiye’de çok dehşetli bir trajedi oynanıyor. Bu konuda açık yazamayacağım. Yine de bazı ipuçları vermek istiyorum:
Oyuncular: ABD, İsrail, Siyasî İktidar ve bir Cemaat. Başka küçük oyuncular ve figüranlar da var.
Cemaat, ABD ve İsrail tarafından manipüle ediliyor. Hatta onların hesabına çalışıyor.
Halk tarafından seçilmiş siyasî iktidarın oyundaki rolü her geçen gün biraz daha zayıflıyor geriliyor.
Ergenekon dosyası ilerleye ilerleye siyasî iktidara ulaşabilir. Cemaat Türkiye’nin idaresine el koymak istiyor.
Cemaat XYZ’den memnun değil, onun makamına kendi sadık adamlarından birini geçirmek istiyor. (…)
Bir kısım Müslümanlar manipüle ediliyor.
Riyaset hırsları, para ve zenginlik hırsı, benlik hırsı…
Birileri karpuza benziyor. Dışı yemyeşil, içi kıpkızıl…
Evet, Şevket Eygi Bey haklı; bizim yıllarca dillendirdiğimiz ve çilesini çektiğimiz mevzular, “terörist” damgasını yediğimiz düşmanlıklar…
Ramazanda günahlardan temizlenip, fikrî ve bedeni arındırmak gerekirken bu hainlik tezgahından nemalanan Cemaatler ve Müslüman kılıklı medyalar da var. Bunlar Amerikan kafiri için Ramazanda dua eden alçaklar. Bir sahabe sözünde belirtildiği üzere: “İnsanların en alçağı dini kisve altında dünyalık devşirendir.”
Mehmet Şevket Eygi’nin ismini veremediği fakat bizim açıkça zikrettiğimiz Amerikan finoluğu yapan Fettoş Cemaati, Amerikan erketeliğinin bedeli olarak iktidarı devralmak üzere. “Üçlü din” kalpazanlığıyla Amerikan projelerinin samimi uygulayıcısı bu Cemaatin, Irak’ta dökülen milyonlarca Müslümanın kanını içmekte beis görmediğini belirtelim. Irakta satın alınan aşiretler (Sahva) gibi dolar sapığı olmuş bu Cemaat, “dışı yeşil, içi kıpkızıl karpuz” misalidir. Bakmayın badem bıyıklı süklüm büklüm hallerine, bakmayın namazlarına, oruçlarına! Bakmayın (yahut bakın) zenne kılık ve tavırlarına! Böyle hünsa tabiatlılardan her şey beklenir! Dinin tiksindiği iğrenç tipler!..
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun yeni çıkan “İnsan”  isimli kitabını okuyorum, alt başlığı “Erkek-Kadın”. Hakikî insan soyuna hitap eden ve insan olmanın zorluğu ve güzelliğini gözler önüne seren, fikri ve zikri ile, içi ve dışı ile bir olan Salih Mirzabeyoğlu ve ona feda gençlik; yepyeni nesil…
Ve, Cemaat ve Partilerin de dahil olduğu, Kemalizmin yetişmesinde pay sahibi olduğu, Üstad Necip Fazılın belirttiği küspe nesiller:
“Nerede o dağ gibi insanlar
Nasıl doğdu bu fareler”
Aslında tarih ve hal muhasebemizi yapan dünya görüşümüzde bunun izahı var. Salih Mirzabeyoğlu’nun aksiyon cephesini örgüleştirdiği ve yeni baskısı yapılan “İdeolojya ve İhtilal” eserinde de, nasıl yeni bir gençlik yoğurulduğu, mazi ve istikbaliyle var.
Hepsinin ipliğini bir bir pazara çıkaran İBDA var!     



Baran Dergisi 89. Sayı