Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) son dönemlerde FETÖ üyeliği nedeniyle hapse mahkum edilen kişilere yönelik lehe kararlarını eleştirerek “Yargıtay’ın üstünde bir mahkeme değil” dedi.

Yıllık değerlendirme toplantısında basın mensuplarıyla bir araya gelen Akarca, soruları cevapladı. Anayasa Mahkemesi’nin, “FETÖ’nün kriptolu haberleşme programı ByLock’a ilişkin verdiği ihlal kararlarının Yargıtay’ın FETÖ ile mücadelesini olumsuz etkilediği” yönündeki soruyu, Akarca, “Herkesin önce Anayasa’ya ve yasaya kendisinin sadakatle bağlı olduğunu unutmaması gerekir” diye cevapladı. Akarca, Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında bireysel başvurunun inceleme çerçevesini belirlerken, davada uygulanan hukuk kurullarını yorumlamanın ve maddi delil ve olguların değerlendirilmesinin ilgili yargı mercilerin görevi olduğunu anımsattı.

Süper temyiz mahkemesi olmamalı

“Yasa ve Anayasa, Anayasa Mahkemesi’ni de bağlar” ifadelerini kullanan Akarca, şöyle devam etti: “Ama zaman zaman bunu aşma eğilimi olduğunu görüyoruz. Sanki ‘Her konuyu incelerim, bütün maddi delilleri denetlerim, bütün delillere bakarım’ şeklinde bir anlayış doğru değil. Bu, AYM’nin iş yükünün daha da artmasına, işin içinden çıkılmaz hale gelmesine, kesinleşmiş kararlarda hukuk güvenliğinin otoritesinin zedelenmesine de yol açar. AYM kararlarının da Anayasa’ya ve yasaya uygun olması gerekiyor. Eğer yetki aşımında bulunur da süper temyiz mahkemesi niteliğine kavuşursa bu bütün toplumda bir tartışmaya ve kargaşaya neden olabilir.”

“Eğer deliller hukuka uygun toplanmışsa, istinafta da temyizde de bunlar denetlenmişse artık Anayasa Mahkememizin bu alana girmemesi gerekir. Alana girdiği zaman bu sorunlar daha da artabilir. Anayasa Mahkememizin yargısal aktivizm değil de bir yönlendirme yoluna başvurmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Diğer mahkemelerin de elbette Anayasa Mahkememizin kararlarının bağlayıcılığını göz önünden uzak tutmamaları gerekir.”

Yetki aşımı eleştirilebilir

AYM’nin FETÖ kapsamında daha önce verdiği bir ihlal kararına atıf yapılarak sorulan soruyu cevaplayan Akarca, şöyle devam etti: “Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruyu incelerken kendi kararlarında dahi değindiği konularının dışına çıktığını zaman zaman görüyoruz. Aslında Yargıtay’ın kararlarında tek başına hiçbir zaman sendika üyeliği, gazete aboneliği, Bank Asya’ya para yatırma tek başına örgüt üyeliği olarak değerlendirilmedi. Bunların hepsi bir bütün olarak değerlendiriliyor. Anayasa Mahkemesi yetki aşımında bulunursa bu tabii ki eleştirilir. AYM, Yargıtay’ın ya da Danıştay’ın üstünde bir mahkeme değil ki.”

İmamoğlu davası bize gelmeyebilir

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen hapis cezasının seçim öncesi kesinleşip kesinleşmeyeceğine dair soru üzerine Akarca, yargılama sürecinin devam ettiğini, dosyanın önce istinafa gideceğini, belki de orada kararın kesinleşerek, Yargıtay'a hiç gelmeyebileceğini söyledi. Akarca, kararın Yargıtay'a gelmesi halinde de öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca denetlenerek ilgili daireye gideceğini, istisnai durumlarda dosyaların öne alınabildiğini ancak bunun takdirinin yargılama sürecinde görev alan yargı mensuplarına ait olduğunu söyledi.

420 bin dosya 2023’e kaldı

Yargıtay Başkanı Akarca, Yargıtay'daki dosya sayılarına ilişkin istatistikleri de paylaştı. Son yıllardaki dosya sayılarının azaldığını vurgulayan Akarca, şunları kaydetti: "31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla Yargıtay hukuk dairelerinde 153 bin 378 karar çıkarılmış, ceza dairelerinden 202 bin 2 karar çıkarılmış, böylece toplam 355 bin 380 karar çıkarılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığımızda ise çıkan dosya sayısı 199 bin 905'tir. 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla derdest olan, halen elimizde kalan dosya sayısı ise hukuk daireleri ve Hukuk Genel Kurulu'nda toplam 64 bin 126, ceza daireleri ile Ceza Genel Kurulu'nda toplam 293 bin 233, Cumhuriyet Başsavcılığında ise 62 bin 928 dosya bulunmaktadır. Genel toplam itibarıyla 2022 sonunda 2023'e devrettiğimiz derdest dosya sayımız halen 420 bin 287'dir. Derdest dosya sayısının 2016 yılı sonunda 1 milyon 438 bin 785, 2017 yılı sonunda ise 1 milyon 179 bin 27 olduğu dikkate alındığında, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile birlikte son 6 yıl içerisinde Yargıtay'ın derdest dosya sayısında önemli bir azalmanın olduğu ortaya çıkmaktadır. Hiç şüphe yok ki ortalama görülme süreleri de dosya sayısının azalmasına bağlı olarak kısalacaktır."

Anayasa değişikliğine hepimizin ihtiyacı var

Yargıyla ilgili bir Anayasa değişikliği ihtiyacı olup olmadığı sorusunu cevaplayan Akarca, yasalarda da değiştirilmesi gereken hususlar olduğunu söyleyerek, "Türkiye'nin, yargının da derli toplu, sivil, demokratik, hukukun üstünlüğünü esas alan, hukuk devleti ilkesini benimseyen, özgürlükçü, adalet ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayan, adalet anlayışını getiren, toplumsal barışı getiren bir anayasaya hepimizin ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.